4.BÖLÜM

125 5 3
                                    

Yine her zaman ki gibi ayakkabımı giydim. Çantamı aldım. Evden çıktım ve otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Bi 5 dk bekledikten sonra işe gitmek için her sabah bindiğim 16F' ye bindim. Pizzacıya geldiğimde önlüğümü taktım ve saçımı topuz yaptım. Daha sonra siparişleri almaya başladım. Saat 11'e doğru bir grup genç geldi. Aralarından bir tanesi benim dikkatimi çekti. Çocuk kahverengi saçlı, ve yeşil gözlüydü. Dar bir tişört giymişti bu yüzden karın kaslarını rahatlıkla seçebilirdun. O masaya aslında Buğra bakıyordu ama ondan sadece bir müşterilik, masaya benim bakmam için izin istedim. Buğra, sağ olsun kabul etti. Hemen üstümü başımı düzelttim, kağıt kalemimi elime aldım ve emin adımlara masaya doğru ilerlemeye başladım.
- Siparişinizi alabilir miyim?
- Beğendiğim Çocuk: Evet. Biz iki tane büyük boy karışık pizza alalım. İçecek olarak da bir fanta iki de kola alalım.
- Peki hemen geliyora.
Çok sakinleştirici bir sesi vardı. Bunu sevmiştim. Aynı zaman da çocuğu da. Çok tatlı, cool ve yakışıklıydı. İçeri gidip hemen siparişleri mutfağa verdim. Verir vermez de hemen boş bir masaya oturup çocuğu dikizlemeye başladım. Bu çocuk ne tatlı yaa. Keşke benim sevgilim olsa. Tam bunları düşünürken çocuk bana bakmaya başladı. Ben de ona. Öylece birbirimize bakıyorduk. Çocuğun içine düşmeme az kalmıştı ama içerden bir ses bana seslendi.
+ Selinn!! Siparişler hazır.
Hemen mutfağa koştum ve pizzaları kaptığım gibi çocuğun masasına gittim.
- Siparişler hazırrr!!
+ Teşekkürler güzel bayan. Pizza harika görünüyor. Ben dayanamicam bir dilim alıcam.
Elini pizza dilimini almak için uzandığında, dikkatimi bilekliği çekti. Üzerinde "KEREM" yazıyordu. Oleyyy!! Çocuğun adını öğrenmiştim. Kerem. Kerem. Adı da onun kadar tatlıydı.
Bunlar baya bi oturdular. Ee tabi biz de arada biraz bakıştık. Tüm bakışmalarımız tesedüf falan değili. Kerem bana gerçekten bakıyordu. Ben de ona tabikii. En son yemekleri bittiğinde "tesadüfen" hesabı ödemeye Kerem geldi.
- 35 lira 99 kuruş tuttu toplam olarak.
- K: Peki bir dakika
Elini cebine attı ve bir şey çıkardı. İlk başta paradır her halde diye düşündüm. Daha sonra kağıdın üzerine bir şeyler karalamaya başladım. Karalamasını bitirdikten sonra bana uzattı. Kağıdın üzerinde adı, soyadı, telefon numarası ve adresi yazıyordu. Tamam. Diğerlerini anladım da niye adresi yazıyor şimdi. Kağıdı okuduktan sonra Kerem'e baktım. (Bu arada çocğun ismi gerçeken Kerem'miş. Doğru tahmin. Oley!!) O da bana baktı ve inci gibi dişleri ile bana gülümsedi. Tanrım. Çocuğun gülümsemesi bile çok tatlıydı. Ben de ona gülümsedim. Daha sonra parayı verip arkadaşları ile dışarıya çıktı.
Eve eldiğimde hemen okul üniformalarımı giydim ve servisimi beklemeye başladım. Mağlum, öğlenciğim. Öyleğe kadar iş daha sonra da okul. Offf!. Servisim 10 dk içinde geldi. Ben de hemen kızların yanına geçtim. Onlara pizzacıda olanları anlattım.
- S: Vay be!! Çocuk tam anlattığın gibi ise çok tatlıymış.
- Sibel bunları Murat duymasın. Yoksa hemen sei kıskanır.
- D: Bence sen bu çocuğa mesaj at. Hem pizzacıda sana gülümsemiş.
- S: Bence sen mesaj atma. Zaten ilk adımı atıp çocuğa bakmışsın. Sen sadece onun saba mesaj atmasını bekle. Yani ikinci adımı o atsın.
- Ben valla burda Sibel'e daha çok hak veriyorum.

Eve gelmem saat 6'yı buldu. Eve gittiğimde ders çalılma ve daha sonra film izleme planım vardı ama yata uzandığım da bu gün ne kadar çok orulduğumu fark ettim. Hemen kedicikli pijamalarımı giydim, dişlerimi fırçaladım ve direk yatağa girdim. Yatağa yattğımda Kerem'i düşündüm. Ne kadar tatlı ve yakışıklı olduğunu. Onu istiyordum. Hem de çok.

Londra AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin