(Umarım resimlerden rahatsız olmuyoruzdur)
Sarışın olan salondan topladığı bardakları mutfağa götürdü.
Evi birkaç gündür çok dağınıktı.
Tabi düşünceleri de öyle.
Önceki gün Tao'ya olan hislerini itiraf etmişti.
Belki tam bir itiraf sayılmazdı,mükemmel de değildi.
Ama kendini biraz olsun anlatabildiği
ve aslında isminin Yifan olduğunu söylediği için mutluydu.
Yine de Tao'nun Yifan'ı tanıması istemezdi.
Küçük itiraftan sonra biraz sohbet etseler de yine kendilerini
birbirlerinin bedenlerinde bulmuşlardı.
Tao bedeni yorulsa da ruhunun huzura ulaştığını hissetmişti.
Öyle zıt şeyleri aynı anda hissediyor ki....
Kris sabah kalktığı gibi evi toplamaya başladı.
Önce çarşaflarını değiştirdi.
Sonra da kirli tabak ve bardakları musluğun kenarına dizdi.
'Önce süpürgeyi çalıştırsam iyi olacak...'
Evi zaten küçük olduğu için zorlanmayacağını tahmin etti.
Mutfaktaki uzun sürgülü dolabı açtı ve küçük elektrik süpürgesini çıkardı.
Mutfağı süpürmeye başladı.
Salona geçtiğinde fişi daha yakın bir yere taktı ve devam etti.
Pop-artlı duvarın önüne geldiğinde gülümsedi.
Süpürgeyi bir ileri bir geri hareket ettirirken yerdeki boyalı ayak
izlerinin üzerine ayağını koydu.
Tao'yla ayağını karşılaştırdı.
Neredeyse aynıydı.
Gülümsedi.
Küçük koltukların önüne geldiğinde ise yere baktı.
Parkede beyaz lekeler vardı.
Tao'nun bıraktığı lekeler...
Kris sanki üşümüş gibi bir ürperti hissetti.
Ama üşümemişti.
Garip bir his karnını ve hatta karnının altını dürttü.
Süpürgeyi kapatıp yere bakmaya devam etti.
İster istemez gözleri dalıyordu.
Gözünün önüne koltuktaki anları geldi.
Bu lekenin sıcak ve taze olduğu an...
Tao onu delirtiyordu.
Hormonlarını dengesizleştiriyordu.
Koltuğa oturdu ve gözlerini kapadı.
Seks parçacıklarını toplamaya çalıştı.
Düşündü.
Tao'nun inlemelerini düşündü.
'Imh-ah...'
İncelen sesi kulağına varmıştı bile.
