new game, new tip

652 79 24
                                    


[11]

— new game, new tip
the weeknd - same old song

İki saat aralıksız süren dersin sonunda kafein ihtiyacıyla girdiğim kafede ayakta zor duruyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İki saat aralıksız süren dersin sonunda kafein ihtiyacıyla girdiğim kafede ayakta zor duruyordum. Uykusuzdum, başım dönüyordu, en son ne zaman bir şeyler yediğimi bile hatırlamıyordum. Hava kapalıydı. Sabahtan beri sağanak durmamıştı ve o çok korktuğum gök gürültüsünü her duyduğumda korkumu gizlemeye çalışmaktan çok uzak, yerimde zıplıyordum.

Kafenin girişinde Taehyung'u gördüğümde beni fark etmesini umarak birkaç kez el salladım. Sonunda beni fark ederek yanıma yaklaştığında baristanın uzattığı kahveyi alarak teşekkür ettim ve camın önündeki sayılı boş masalardan birine adımladım. Kışı seven biri olarak üşümekten nefret etmem garip bir tezatlıktı fakat kafede çalışan klimalar, iç mekanda taktığım şapkam dahil ısınmam için olan hiçbir şey titreyen vücudumu durduramıyordu. Dumanı tüten kahve bardağını parmaklarım arasında turlatırken ısınmak için dumanını yüzüme doğru tutuyor ve bu seferde yaşaran gözlerimle uğraşmak zorunda kalıyordum.

Taehyung, her gün sıkılmadan içtiği sütlü kahvesini alarak karşıma oturduğunda ne zaman geldiğini fark etmediğim Jungkook'da yanımdaki boş sandalyeye oturarak kahvesini masaya bıraktı. Telefonunu göz hizamda tutarak gülmeye başladığında ekranda az önce Taehyung'a el sallarken çekilmiş fotoğrafım vardı. Maskemi masada bir kenara koyarak kahvemden küçük bir yudum aldığımda ben de gülmeye başladım. "Bu kadar tatlı olmak zorunda mısın sen?"

Şaşkınlıkla ona döndüğümde yüzündeki gülümseme beklediğimin aksine yerini terk etmemiş, hatta daha da büyük bir alanı kaplama hakkını kendinde görmüştü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şaşkınlıkla ona döndüğümde yüzündeki gülümseme beklediğimin aksine yerini terk etmemiş, hatta daha da büyük bir alanı kaplama hakkını kendinde görmüştü. Parmakları ekranın üzerinde yanaklarımı okşadığı sırada ne kadar güzel güldüğünü söylemek istedim ben de ona. Yine korktum, cesaret edemedim. "Bir de şuna bak. Zoomun anasını ağlattım ama hala çok güzelsin."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
kills and kissesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin