bir önceki bölümü kontrol edin lütfen. birkaç kişiye bildirim gitmemiş sanırım, okumamış olabilirsiniz.•
[14]
— a familiar stranger
anıl emre daldal - m.
"Chaeyoung, geceyi o alkolsüz kokteyl ile bitiremezsin." Chanwoo, sonuna geldiği bira şişesini göz hizamda sallayarak gülümsediğinde kokteylimden bir yudum daha aldım. "Halimden oldukça memnunum. Bu gece sarhoş olmak gibi bir niyetim yok." Sınav haftamız yeni bitmişti ve günlerce uykusuz kaldığım için bedenim oldukça yorgundu. Minnie, bu gece buraya gelmek için yalvararak istediğim her şeyi yapacağını söylediğinde onu kıramamıştım ve sonuç olarak birkaç saat önce geldiğimiz barda eğlenmeyen ve de sarhoş olmayan tek kişi bendim. Bang Chan, kızarmış yanaklarını çıplak omzuma sürttüğünde okulda ettiğimiz kavgadan dolayı onunla yakın olmak istemiyordum. Yine de omzumu çekmedim. Onunla konuşmam ve aramızdaki sorunu halletmemiz gerekiyordu fakat bunun için onun da mantıklı düşünebildiği bir anın içerisinde olmalıydık.Ettikleri sohbete dahil olmak için fazla yorgundum. İkinci kokteylimin sonundaydım ve başım şiddetli bir ağrının esiri olmuştu bir anda. Başı sık sık ağrıyan biri değildim ve en ufak bir ağrıyla bile baş edemeyen o tiplerdendim. Gözlerimi birkaç kere açıp kapadım, her açışımda görüntü biraz daha bulanıklaştı. Başımı koltuğun yumuşak derisine yaslayıp alevlerin sardığı yanaklarımı ellerimle serinletmeye çalıştım. Yüzümü yıkamalı, kalabalığın içinde bir şekilde lavaboyu bulmalıydım. Ayağa kalktım, başım öyle bir döndü ki son anda Bang Chan'in bacaklarına tutunmasaydım muhtemelen şu an yerde olacaktım.
Kalabalığa girdim. Attığım her adımda başka birine daha çarpıyor ve durmadan özür dileyerek ilerlemeye çalışıyordum. Lavabonunun sağda olduğunu gösteren tabelayı gördüğümde o tarafa yöneldim ve aniden şiddetle çarptığım bedenle geriye sendelerken aynı anda çarpıştığım sarı saçlı çocuğun arkasında da Minnie'yi gördüm. "Dikkat etsene!" Minnie, beni fark ettiği an başını eğdiğinde sarışın çocuğu es geçerek arkadaşımın kolunu tuttum hızla. Görmemi istememişti ama ağladığını ve dudağının kanadığını görmüştüm bile. "Hey, seninle konuşuyorum." Az önceki sarışın, kolumu sertçe tutup beni adeta diğer tarafa fırlattığında kaç bedene çarpıp en sonunda yeri boylamıştım, bilemiyordum. Canımın acısıyla sızlandığımda etraftaki uğuldamalar zihnimi daha da bulandırırken sarı saçlı çocuğun öfkeyle dolmuş gözlerini yüzümde gezdirdiğini fark ettim. Koreli değildi ama asyalı olduğuna emindim ve daha önce kesinlikle görmediğim biriydi. Minnie'nin yanında ne işi vardı?
Yanıma birinin eğildiğini hissettim. "Chaeyoung endişelenme. Sadece öpüşüyorduk ve işler beklediğimden daha hızlı gelişince korktum, bu yüzden ağladım. Sen iyisin, değil mi? Canın yanıyor mu?" Başımı yavaşça salladım ve aynı soruyu ona yönlendirdim. İyiymiş gibi görünmüyordu. Gülümseyerek bana baktı. "Ne kadar yakışıklı olduğunu görmüyor musun? Sanırım bu gece bekâretimi kaybedeceğim." Arkasında bekleyen tanımadığım sima öfkesinden kurtulmuş gibiydi. Sanırım çabuk parlayan bir yapısı vardı. Az önceki ifadesine oldukça tezat masum bir gülümsemeyle Minnie'yi izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kills and kisses
Fanfictionachtland: iki seçeneğin var. öldür ve öp. öldür ya da öp. geri sayım başladı chaeyoung. bu gece kum taneleri senin için akıyor. © rachelysa | 111220