🎨30: "An Armful Of Chocolate Milk"🩹

1.2K 77 337
                                    

~☆~
Hepinize merhaba uwucuklarr.

Yaşadığımız kargaşadan dolayı, bölüm birkaç gün gecikti. Sizlerle de dün bu durumu paylaştık.
🧚🏻‍♀️💖

Açıkcası biz, 32 diyeceğinizi düşündüğümüz için kendimizi buna hazırlamış, hatta bir final yazısı bile yazmıştık. Ama durum öyle olmadı, neredeyse tamamınız 35 dediniz.

🧚🏻‍♀️💖💝💗💘

O bölüme yorum yapan kimseye cevap veremedik ama fikirlerinizi bizimle paylaştığınız için buradan hepinize teşekkür ediyoruz. Vee son 5 diyerek yolumuza devam ediyoruz.

🧚🏻‍♀️🤏🏻🥺🤧💘

Keyifli okumalar.🧸💜

~☆~

🧸🐰🧸

"Seni seviyorum. Her şeyden öte, kendimden geri."

Başımı gömdüğüm boynunda nefeslerim düzene girmişken onun beni rahatlatan konusunu içime derince soluyarak, güvende olduğum hissiyatını artıyordum. Onun da çenesi benim omuzlarım üzerindeydi. Sürekli hareket eden başından yüz ifademi kontrol ettiğinin de bilincindeydim. Mayıştırıcı etkisi olduğuna inandığım elleri, ilk sarıldığından bu yana olduğu gibi sırtıma ufak, hayali daireler çizmeye devam ediyordu.

Ağlamam onun bana güven verici şeyler söylemesinin üzerine gözyaşlarım dursa da sürekli olarak ağladığım için gözlerimin yanma hissi hâlâ geçmemişti. Zaman kavramını yitirmiş olsam da uzun bir süredir bu hâlde olduğumuza emindim. O beni tedirgin etmek için çekilmiyordu, ben de kırgınlığıma rağmen onu özlediğim için. Bu pozisyonu elbette ki birimiz bozacaktı ve bozulduğu anda bir daha temas etmeye ikimizin de cesareti olmayacaktı.

Kalplerimizin çarpış sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Bu ses biraz farkındalık biraz korku biraz da endişe doluydu. İkimizin de kalbinde şu an beslediği duygular aynıydı. Suga ve Jimin kapı pervazına yaslanmış, sessizce bizi izliyorlardı. Ağzımı açıp onlara iyi olduğuma dair birkaç kelime bile söyleyemezdim ama onları da böyle görmek istemiyordum. Bu yüzden gözlerimi yumup açarak iyi olduğumu anlatmaya çalıştım.

İyi değildim, sadece onlar iyi olduğuma inansın istiyordum. Fiziken hiçbir şeyim yoktu, yüzümde kurumuş yaşlar haricinde. Ama ruhum tamamen iyi kavramından uzak bir hâldeydi. Ruhumu yaralayan adamın kollarında ve sözlerinde huzuru bulmam çok acizceydi. Bu kadar güçsüz olmak istemiyordum. Elbette ki onu affetmemiştim, sadece ihtiyacım vardı. O da sakinleştiğimi görmesine rağmen, beni zor duruma sokmayarak tek kelime etmeden sarılmaya devam etmişti.

Beni böyle gördüğü zaman ağlayacak gibi olmuştu ama kendini tutarak teselli vermişti. En son sarıldığındaysa sessiz bir şekilde ağlamaya başlamıştı. Ama ben yine de duymuştum, her şeyini duyardım ki ben onun. Kalbini içimde attırır, bakışlarını kendi gözümden görürdüm. Berbat bir hâlde olsam bile onu her zaman hissederdim.

Aradan geçen birkaç dakika daha ondan bir an önce ayrılmam konusunda beni baskılıyordu. Biraz daha bana sarılmaya devam ederse hiç düşünmeden bu gece kolları arasında uyuyabilirdim. Yalan yok, istediğim şey buydu ama bu kadar kırgınken bunu yapamazdım. Uykusuzluk içimde dolaşıp bu durumu daha da zorlarken hâlâ ondan ayrılmak istemeyen tarafımla büyük bir savaş içindeydim.

Vante's Stitches|TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin