Kül 3

1 0 0
                                    

3- Geçmişin sessiz notaları

"Geçmişinde yaraları olan bir kız çocuğunun duruşunu kimse bozamazdı. Çünkü o kız olduğu yere gelene kadar çok şey harcamıştı ve kimse yüzünden yıkılmazdı."

Göğsümde hissettiğim acı giderek artarken insanların bağırış seslerini çok rahat bir şekilde duyabiliyordum ama onlar telaştan beni unutmuşlardı bile. Savaş hariç...

"Uyan güzelim, uyan." dedi usulca. Telaşla birilerini arıyor ve insanlara başırıyordu. Zorlayarak "Üşüyorum," diyebildim ama o beni duymadı ve daha çok bağırdı.

"BAĞIRMAYI KESİN DUYAMIYORUM!" Kafasını adamlara çevirdi ve "Bağıranı vurun," dedi. Vurmazdı biliyordum ama susturmanın tek çaresi buydu sanırım.

"Nasıl hissediyorsun Hazal?" diye sordu bir eli nabzımdayken. Harika!

"Üşüyorum," dedim tekrardan. "Ama sen beni kollarınla sarıcaksan geçer bu." Gözlerim kocaman açılırken Savaş zorla da olsa bir kahkaha atmıştı.

"Gülmesene be vicdansızın oğlu canım yanıyor!" Elleri yüzüme deydi ve korkakça okşadı.

"Tamam sakin ol, kıyıya yanaştık sayılır birazdan ambulans ekipleri burda olur. İyileştiricez seni..." dedi teselli etmek için. İçimdeki yaraları da tedavi ederler mi? Çünkü senelerdir görmediğim abimi az önce görmüştüm ve beni vurmuştu. Üstelik bana ceza çektirmek ister gibi yüzünün yarısı maske kapkıydı ve ben yine onun yüzünü görememiştim. Gözlerinden tanımış olmak bana daha çok acı vermişti.

"Zahmet olacak ya!" Gözlerim acıyla kıvrılırken nefes alış verişlerim yavaşlamıştı.

Birkaç dakika sonra bedenimin yerle bağlantısı kesilirken ambulansın kırmızı mavi ışıkları gözüme çarpıyordu.

"Işıkları kapatamaz mısınız ya?" dedim acıyla.

Savaş önde etrafına baktı ve "Ne ışığı?" diye sordu.

"Ambulans ışığı, hangi ışık olcak mal! Gözüme çarpıyor!"

Biraz sonra ışıklar kapanmıştı ve biz yolumuza devam etmiştik.

"Bir de benim canım çikolata çekti Savaş. Çikolatan var mı?" Savaş gözlerini devirip kafasını salladı.

Nefesim kesiliyor ve zamanla yavaşlıyordu ama öleceğimi sanmıyordum. O kadar şanslı değilsin bebeğim.

Ambulans aracı durduğunda yattığım sedye yavaşça çekilmeye ve hastaneye sürüklenmeye başlandı. Ameliyat odasına alındım. Bilincin kapatıldı ve ışıklar kapandı. En azından benim için...

***

Gözlerimi açamıyordum. Sanki iki kapağı birbirine kenetleyen bir çengelli iğne varmış gibi. Ellerim buz kesmişti ama Savaş'ın sıcak avuçları içinde az da olsa ısınıyorlardı. Elime damlayan damlalar Savaş 'ın ağladığı düşüncesini ortaya koyuyordu. Ama başka şeylerde olabilirdi. Ne diye sormayın bilmiyorum.

"Ne zaman uyanıcak?" diye sordu Savaş yorgun bir sesle.

"Uyanmış olması gerekiyordu. Hazal Hanım şu an bilincinizin açık olduğunu ve beni duyduğunuzu biliyorum."

"Yooo uyanmadım ben," dedim zorlayarak gözlerimi sıkıca kapatırken.

"Hazal Hanım gözlerinizi artık açabilirsiniz." Oflayarak gözlerimi açtığımda ilk Savaş'ı gördüm.

Karanlığın NotasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin