[5 ay önce]
Minho sanki o gün Dünya'nın en mutlu çocuğuymuş gibi uyanmıştı. Günün aynı şekilde devam etmesi için tanrıya dua ederken Jisung'u da unutmamıştı tabii
"Tanrım, lütfen onu görebiliyim bugün lütfen.. Şimdiden teşekkürler"
Güzelce kahvaltısını yapıp çıkmıştı evden. Güzel bir kot pantolon ve üstüne de bol bir tişört giymişti. Üstünde Jisung'un sevdiği gruplardan birinin baskısı vardı. Onun için almıştı bu tişörtü doğum gününde ama ona veremediği için kendisi giyiyordu. Üstünde ise kot bir ceket vardı.
Bugün gerçekten çok güzeldi. Otobüs durağına geldiği gibi otobüsün gelmesi bir olmuştu. Bu demek oluyor ki Güneşin altında onca zaman beklemeyecekti.
Otobüs ise bomboştu nerdeyse. İstediği koltuk boştu. Oraya çok fazla kişi gelmediğinden kalkmak zorunda olmuyordu.
Okula geldiğinde ise sevmediği insan toplulukları ile karşılaşmamıştı. Aksine nereye gitse Jisung'u görmüştü. Her an göz göze geliyorlardı. Bu diğerleri için küçük de olsa Minho için çok büyük ve detaylı bir olaydı.
Gününü güzel bitirmek için evde kendi çapında parti vermeye karar verdi. Arkadaşları olmasa da eğleneceğini düşünüyordu. Ta ki o mesaj gelene kadar
Bilinmeyen Numara;
Anneni ve babanı kimin öldürdüğünü merak ediyordun değil mi?
Eğer hâla merak ediyorsan gönderdiğim konuma yarım saat içinde gelmiş ol📍Bir Konum Gönderildi
Açmak için basHiçbir şey demeden sadece üstündeki ceketi geri giymiş ve hızla gönderilen konuma doğru yürümeye başlamıştı.
Yaklaşık olarak 20 dakikada varmıştı konuma. Herkesin olduğu bir sahil kıyısıydı. Ama onların bulunduğu yer en ıssız ve en uzak olanıydı.
"Sen kimsin ilk önce bana onu söyle"
"Biraz fazla hızlıyız sanırım bu konuda" Minho'nun kan beynine sıçramaya başlamıştı. Her zaman olduğu gibi bu sefer de mi işin dalgası geçiliyordu? Anlamıyorlar mı burda 2 insanın ölümü söz konusu.
"Sen direkt başladıysan ben de direkt konuya giriyorum. Onların katili sensin Minho. Sen istemeseydin olmayacaktı. Bir yaz günü 15 yaşındaki bir çocuk neden olur da annesini ve babasını gönderip evde tek kalmak ister."
"O araba-"
"O arabanın içindeki bendim Minho. Anneni ve babanı ben öldürmüş olsam da bu senin yüzünden değil mi"
'Senin yüzünden. Sen öldürdün' Bu kelimeler Minho'nun zihninde tekrarlanıyordu sürekli. Susmuyordu. Elleri ile kulaklarını tutuyordu ama hayır.. Susmuyordu.
Kendinden geçmişti. Ne yaptığını bilmiyordu. Ne yapabileceğini de bilmiyordum. Çekiştirmekten saçları elinde kalıyordu artık. Karşısında konuşmaya devam eden adama tahammül edememeye başlamıştı. Şu an aklından geçen tek şey onu boğma isteğiydi.. Öyle de olmuştu...
Adam arkasını dönmüş ilerlerken arkasından koşup bir eli ile ağzını kapatmıştı diğer eli ile de boğmaya başlamıştı. Önüne geçip onu arkada bulunan kayaklıklığa yaslamıştı. Olabildiğinde güçlü sıkıyordu. Hâla kendinde değildi. Ne yaptığını bilmiyordu.. Artık ses çıkaramamaya başlayınca diğer eli ile de tüm gücü ile sıkıyordu.
Yaklaşık 8 dakika sonra avuçları içindeki adam hareketsiz kalmıştı. Minho ise öfkesini yitirip yavaş yavaş eski hâline dönüyordu. Elleri arasındaki ağırlığa bakınca elleri titremeye başladı. Bir anda geriye çekildi ve bununla birlikte adam yere yığılmıştı.
Minho'nun istediği bu değildi. Onu öldürmek istememişti. Her şey onun yüzündendi. Sinirine hakim olamıyordu küçüklüğünden beri. Örenememişti. En son bu boyuta ulaşacağını kim bilebilirdi ki?
O günden sonra her şey alt üst olmuştu. Minho'nun psikolojisi, hayatı, dersleri, aşk hayatı... Her şey...
Polisler ise yaklaşık 2 gün sonra bulmuştu cesedi. Tesadüven birinin ordan geçmesi ile bulunmuştu. Çoktan morarmış ve kokmaya başlamıştı bile... Şimdi ise Minho'nun korkusu yeni başlıyordu. Her gece o adamın dediklerini rüyasında duyuyordu, boğduğu anı ise görüyordu.
Minho tek kelime ile bitmişti...
---
Selam
Oy vermeyi unutmayın ve düşüncelerinizi de paylaşırsanız çok mutlu olurum <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
impossible love || minsung
RomanceBazı şeyler insanların elindedir. Ama bazı şeyler değildir. Bir hastalık veya vücudunda bulunan bir kusur insanın elinde olan bir şey değildir. Ve bunlar insanlara istemedikleri şeyler yaptırabilirler, kendilerinde olmadıkları için ise hep kaçarlar...