MAHZENDEKİ KAN1.BÖLÜM
Patlamış olan dudağımdan akan kanı parmak uçlarımla sildim."Cezanı çekeceksin!" diyerek yüzüme bir yumruk daha geçirdi.
"Beni kandırmak neymiş göreceksin!" dedi ve bu sefer karnımı yumruklamaya başladı.
Ard arda birkaç sefer karnıma yumruk attı.
Yüzüme bir yumruk daha attı. Bu sefer burnumdan kan aktı. Tekrar yüzüme bir yumruk daha geçirdi. Dudaklarımdan hafif bir inilti koptu. Galiba şuan burnumu kırmıştı. Hayvan oğlu hayvan! Sana kimse kadınlara el kalkmaz demedi mi?
Ağzım kan dolmuştu. Yere eğilip bir avuç dolusu kanı kustum.
"Abi, bu kadar yeter mi? Bilincini kaybetmek üzere," dedi adamlarından biri.
Bence devam edecekti. Bilincimi kaybetmeden bırakmazdı beni. Yanılmamıştım! Bir yumruk daha geçirdi yüzüme. Vicdansızında eli hafif değildi ki. Galiba ağzımla burnumun yeri değişmişti. Son yumruğuda gözüme attı. Sonra gözlerim karatmaya başladı. Evet, bilincimi kaybediyordum!
"Kahretsin! Bilincini kaybediyor!" Son duyduğum söz buydu.
♦️
O güne geri döndüm.
"Atlas Bey sizi odasına çağırıyor efendim."
"Tamam saol Ada. Çıkabilirsin," dedikten sonra odamdan ayrıldı.
Bende Atlas'ın odasına gitmek için kalktım.
Koridorda gördüğüm birkaç çalışana selam verdikten sonra asansöre bindim. Asansörde yanımda Cihan vardı. Yirmi yedinci katı tuşladım.
"Nereye?"
"Atlas'ın odasına. Sen nereye gidiyorsun böyle elinde dosyalarla?"
"Bende Atlas'ın odasına gidiyorum," diyince şaşırmadan edemedim.
Atlas, önemli birşey olmadıkça asla odasına birkaç kişi birden çağırmazdı. Tek tek konuşmayı tercih ederdi.
"Yine önemli birşey var."
"Aynen," derken asansörün kapısı açıldı.
Beraber asansörden indik. Atlas'ın odası koridorun sonundaydı. Koridorda gördüğümüz bir iki kişiye selam verdikten sonra odanın kapısına vardık. Kapıyı tıklatıp içeri girdik.
Yine siyah takım elbiselerini giymişti.
"Bizi çağırttırmışsın."
"Evet, buyrun oturun," derken masasının önündeki karşılıklı durmuş koltukları gösterdi.
Cihanla o koltuklara oturduk. Cihan'ın elinde birçok dosya vardı. Onun aksine bende bir tane bile dosya yoktu. Açıkcası elimi kolumu sallayarak gelmiştim.
"Evet seni dinliyoruz," diyerek sabırsızlandım.
"Birşey içer misiniz?"
"Hayır teşekkürler."
"Sen?" diyerek bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHZENDEKİ KAN
Acción-ARA VERİLDİ- "Benim onun yüzüne çarpabilecek tek bir sözüm bile yokken onun, benim yüzüme çarpabileceği paragrafları vardı." Biz iki yabancı birbirimize kılıç çektik. Biz iki arkadaş yüzümüze güldük. Mahzendeki kan temizlenir. Kalbimdeki kan asla! ...