Sırtımı duvara yaslamış Jungkook'un işinin bitmesini beklerken vaktin çabuk geçmesi adına telefonumla uğraşıyordum ama bu da bir yerden sonra sıkılmanın önüne geçememeye başlamıştı.
Okul çıkış saatini geçeli iki saat oluyordu. Jungkook birkaç gündür Taehyung'un oynayışında eksiklik gördüğünü belirterek onu sahada basketbol çalışması için tutuyordu. Ve hiç de kolay sayılmayacak antrenmanları birkaç defa üst üste tekrarlatıyordu. Isınma turu bile normalinin neredeyse beş katı fazlaydı. Üstelik bu antrenmanı bütün takıma değil yalnızca Taehyung için ayarlamıştı. İşin en garip tarafı bu olsa da, tek garip tarafı değildi. Antrenman bahanesiyle çocukla resmen dibine kadar uğraşıyordu sanki.
Gözlerimi telefon ekranından ayırıp bakışlarımı ikisi arasında gezdirdim.
Taehyung basket atışını denedi ama top çemberin yanına bile yaklaşamadan sertçe yeri boyladı. Fazlasıyla ıskalayan bir atıştı.
"Aklını topla oğlum." Jungkook elini Taehyung'un omzuna koyarak, tuttuğu basketbol topunu sertçe onun göğsüne bastırdı. "Tekrar."
Taehyung kendisine atılan bir yumruk gibi bırakılan topun ağırlığı ile birkaç adım gerilese de anında tutmuştu. Atmak için bir süre bekledi. Söylediği gibi, komutuna uyarak tekrar attı ama az öncekinden de başarısız bir atıştı.
Tekrar denedi. İyi bir atıştı ama Jungkook bir kez daha yapmasını söyledi. Söylediği gibi bir defa daha attı ve ona hâlâ durmasını söylemiyordu.
"Tut. Bir daha." Jungkook hafifçe seken topu yerden alıp Taehyung'a doğru fırlattığında, ölçüyü biraz fazla kaçırmış olmalıydı ki tutamayacağı bir raddede hızla gelen top yüzüne sertçe çarptı. Taehyung burnunu tutarak yere eğildi ve dayanamamış olacak ki kendini bırakarak yere oturduğunda, Jungkook'un onun yanına gidip nasıl olduğunu sormasını bekliyordum fakat tepkisi beklediğimden çok daha farklı bir yöndeydi.
"Kalk, tekrar." Şokla suratına bakakaldığımda, bakışlarımı fark etmemişti.
Bilerek mi yapıyordu o?
"Jungkook." dedim araya girerek. "Burnu kanıyor."
Çenemle Taehyung'u işaret ederek konuştuğumda, bana karşılık olarak onda görüp görebileceğim en ters ifadeyi sunarken, ardından ise işaretime uyarak ona baktı.
Taehyung, felaket kötü bir haldeydi. Yerde bağdaş kurarak oturmuştu ve ellerini yere yaslamıştı, başı öne eğikti. Hızlı nefesler alıp veriyordu.
Jungkook ona doğru eğildi ve çenesinden tutup başını sertçe kendine doğru çevirdi. Burnundan akan kan çenesine doğru bir yol izliyordu ve itiraf etmeliydim ki çok kötü görünüyordu. Yüzümü buruşturdum istemsizce. Ama benim aksime Jungkook, dağılmasının kendi eseri olan suratı ifadesizce inceledi ve başını salladı. Söylediğimi yaparak ona gitmesini söyleyeceğini sanıyordum ama bunun yerine daha öncesinde koyduğu kenardan kaptığı su şişesinin kapağını açıp, Taehyung'un başından aşağı suyu döktü. "Geçti, evet. Kalk. Bir atış daha." Delirmiş olmalıydı.
"Jungkook, bugünlük bitirin bence." dedim tekrar araya girerek.
Ben konuştukça Taehyung'un ellerinde oluşan titremeyi görebiliyordum. O konuşmamızdan sonra sesimi duyduğunda bile o kadar tedirgin oluyordu ki, bunu tepkilerine yansıtıyordu. Benimle aynı ortamda bulunsa da bakışları bana değmiyordu. Yani, doğrudan olarak değmiyordu. Sahada olduğumuz süre boyunca direkt olarak değil de sahanın aynalı kısımlarındaki yansımama bakarak beni izlediğini fark etmediğimi sanıyordu büyük ihtimalle. Yanlış biliyordu.
Jungkook "İşime karışma." dedi karşılık olarak. İşin tuhaf yanı, bunu söylerken bana değil de Taehyung'a bakıyordu. Ona elini uzattı ve kalkmasını bekledi. Taehyung onun elini tuttu fakat yerinden kalkamadan geri yere düştüğünde Jungkook elini uzatmaya devam etti. Hâlâ devam ettirmeye çalıştığına inanamıyordum, onu buradan kaldıracak ve antrenman çalışması adı altında yaptığı işkenceye devam ettirecekti. Daha önce böyle çalışıldığını hiç görmemiştim. Taehyung da aksi gibi itiraz bile etmiyordu. Sanki buna razı gibiydi. Hiç karışmak istemesem de olaya bu noktada el atmam gerekiyor gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fuck up the friends | liskook
FanfictionOkulun yıldız çifti Lalisa ve Jungkook, görünenin aksine birbirine aşık bir ikili değildi; birbirlerinden nefret ediyorlardı ve ikisi de isteklerinin dışında aralarındaki sahte ilişkiye katlanmaları gerektiğini biliyorlardı. fuck up the friends lali...