Merhaba!!
Öncelikle bu benim gerçek anlamda yazdığım ilk kitap. Bu yüzden hatalarım olursa ona göre değerlendirmenizi rica ediyorum. Normal hayatta noktalama işareti kullanan biri değilim bundan dolayı eğer hatalarım ya da eksiklerim olursa -saygı çerçevesinde- yazarsanız çok memnun olurum.Hepinize güzel okumalar~
————————— Tae —————————
Sokak köpeklerinin sesi gecenin karanlığında yankılanırken kaçıncı olduğunu bilmediğim sigaramı dudaklarımın arasına koyup yaktım. Havanın soğukluğuyla üşüyen bedenim her bir çektiğim nefesle az da olsa ısınıyordu.
Üniversiteyi bitireli çok olmamasına rağmen bir okula matematik öğretmeni olarak kabul edilmiştim. Bu yüzden ailemden ayrılıp buraya taşınmış ve kendime yeni bir hayat kurmuştum.
Aslında burayı sevmiştim güzel bir parkı vardı ve aynı zamanda sakin bir yerdi. Henüz taşınalı birkaç gün olsa bile gece sokaklarında yürümeyi sevmiştim.
Birden duyduğum sesle arkamı dönerken yerde yatan ve bana ağlayacakmış gibi bakan bedenle şaşırmıştım. Büyük ihtimalle kardan dolayı kaygan olan yer nedeniyle düşmüştü. Birkaç adım uzağımda olan kişiye doğru ilerleyip elimi uzattım.
"İyi misin?"
Canının acısıyla kaşlarını çatan çocuk uzattığım elimi tutup kalkmaya çalışıyor aynı zamanda da söyleniyordu.
"Evet, çok iyiyim. Düştüm ve sanırım bir yerlerimi kırdım ama harikayım. İyi misin diye soruyor birde. Zaten düşmüşüm!"
Derin bir nefes alıp karşımda taramalı tüfek gibi konuşan kişiye şaşkınca bakıyordum. Kafasını yere mi çarpmıştı yoksa gerçekten çenesi düşük biri miydi diye düşünmeden edemedim.
"Düşmenin sorumlusu sensin. Bana kızacağına sana yardım ettiğim için teşekkür etmelisin."
Söylediklerimle ağzı aralanırken haklı olduğumu anlamış olacak ki ağzını yeniden kapattı.
Bir çift ağlamak üzere olan iri göz, çatılmış kaşlar, dolgun sayılabilecek kiraz renginde dudaklara sahipti. Üzerindeki kıyafetler ise bol olmasına rağmen üstünde oldukça şık duruyordu.
"Teşekkür ederim ama yüzüme far görmüş tavşan gibi bakacağınıza çantamı taşır mısınız? Düştüm ve canım yanıyor ayrıca bu çanta çok ağır. Zaten evim hemen şurada."
Söylediği cümleyle onu uzun süredir incelediğimi fark edip, boğazımı temizleyerek kendimi toparladım. Uzattığı çantaya birde eliyle işaret ettiği tarafa bakıp sıkıntıyla of çekerek çantasını aldım ve yürümeye başladım.
Arkamdan sızlanarak gelen ve asla susmayan bedene katlanamasam da gerçekten kötü düştüğü her halinden belliydi ve yardım etmek şu an yapmam gereken en etik davranıştı.
"İnsan düşe kalka büyür. Sende bugünden sonra biraz daha büyümüş oldun."
Arkamdan gelen homurtuyla cümlemin hoşuna gitmediğini anlamıştım. Evine geldiğimizde çantasını kapının kenarına bırakıp tam karşıda olan evime doğru yürüdüm. Cebimden çıkardığım anahtarımla kapımı açıp ona tekrar bakmadan evime girdim ve kapımı kapattım.
Fazlasıyla yorulmuştum. Hemen uyumam ve yarınki işime geç kalmamam gerekliydi. Üzerimi değiştirip dişlerimi fırçaladım ve yorgunlukla kendimi yatağa atıp, uykunun kollarına bıraktım.
———— KOOK ————Bir kapanan kapıya birde yerdeki çantama bakıp duruyordum. Bir şey bile dememişti. Bari çantamı bana verseydi. Sanki zorla taşıtmıştım. Birde komşum çıktı adama bak.
Sinirle çantamı yerden alıp ağrıyan kıçımı umursamamaya çalışarak zile basmış ve kapının açılmasını beklemiştim. Sonunda kapı açılınca somurtarak içeri girip çantamı girişe fırlattım.
"Jungkook! Kaç defa söylemem gerekiyor çantanı odana götür, girişe atma diye?"
Annemin sesiyle bir tarafıma terlik gireceğini anlasam da canım o kadar acıyordu ki omuz silkip salona geçtim ve kendimi koltuğa attım.
"Sen beni dinlemiyor musun? Hem nerede kaldın bu saate kadar? Ayrıca dışarıdan geldiğin kıyafetle niye koltuğa oturuyorsun oğlum?"
Annemin azarlar ses tonu canımın acısıyla katlanılmaz bir hal almış hatta birde başımın ağrımasına sebep olmuştu.
"Anne zaten düştüm birde sen başlama ya."
Yerimden kalkıp odama doğru ilerledim ve annemin merak ve endişe dolu cümlelerini umursamamaya çalışarak odama geçtim ve kapımı kapatıp kilitledim. Ama annemin babama söylediklerini hala duyabiliyordum.
"Bu çocuğa hep sen yüz veriyorsun. Bak bana cevap bile vermiyor."
Yatağıma, üstümü dahi çıkarmadan yatıp gözlerimi kapatarak uykuya daldım.
***
Sabah alarmımın sesiyle uyanıp zorla kalkarken dün gece düştüğüm için belim hala ağrıyordu. Sızlanarak odamdan çıktığımda tuvalete gidip işlerimi hallettim ve mutfağa girdiğimde annemin çoktan kahvaltıyı hazırladığını gördüm."Jungkook, bak sıcak su da hazırladım. Sen kahvaltını yaparken beline koyarız en azından iyi gelir. Hadi otur yemeğini ye, geç kalma."
Bu karıyı harbi çok seviyorum ben ya. Anaların anası güzel anam.
Annemden daha fazla azar yememek için hızla kahvaltı etmeye başladım. Bir yandan da annemle laflıyorduk.
"Birkaç gün önce biri taşındı karşı binaya. İsmi Taehyung sanırım. Çok efendi bir oğlan. Matematik öğretmeniymiş. Sizin okulda öğretmenlik yapacakmış sanırım."
Annemin sözleriyle zeytin çekirdeği boğazımda kalırken bir yandan nefes almaya diğer yandan da annemin dediklerini sindirmeye çalışıyordum. Annem ise bir yandan sırtıma vurup diğer yandan söyleniyordu.
"Oğlum ne var bu kadar acele acele yiyecek. İyice öksür."
Sonunda zeytin çekirdeğinden kurtulduğumda sanki az önce ölümden dönen ben değilmişim gibi konuştum.
"Anne sen ciddi misin? O adam gerçekten bizim okulda öğretmen miymiş?"
•••••••••••••••••••••
Bölüm sonu geldiii... Umarım beğenmişsinizdir <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Snow | taekook
Fiksi PenggemarDudaklarımdan ayrıldığında yavaşça ve mırıltılarla konuştu. "Şiddetle başlayan hazlar şiddetle son bulurlar. Ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan ateşle barut gibi." "Romeo ve Juliet." dedim gülümseyerek. Ama bu gülümsememin ağırlığı çoktan k...