"Birkaç gün önce biri taşındı karşı binaya. İsmi Taehyung sanırım. Çok efendi bir oğlan. Matematik öğretmeniymiş. Sizin okulda öğretmenlik yapacakmış sanırım."
Annemin sözleriyle zeytin çekirdeği boğazımda kalırken bir yandan nefes almaya diğer yandan da annemin dediklerini sindirmeye çalışıyordum. Annem ise bir yandan sırtıma vurup diğer yandan söyleniyordu.
"Oğlum ne var bu kadar acele acele yiyecek. İyice öksür."
Sonunda zeytin çekirdeğinden kurtulduğumda sanki az önce ölümden dönen ben değilmişim gibi konuştum.
"Anne sen ciddi misin? O adam gerçekten bizim okulda öğretmen miymiş?"
______________
Annemin şaşkın bakışlarıyla karşılaştığımda kendime biraz çekidüzen verip ciddileştim.
"Evet, ne olmuş ki o adama?"
"Hiç sadece öğretmen olmak için çok genç duruyordu. Onun için sordum. Hem sen nereden biliyorsun ki?"
"Oğlum, komşun taşınıyorken bir hoşgeldin denir. Bir şeye ihtiyacı var mı diye sorulur. Tabi sen odandan hiç çıkmazsan böyle şeyler yapmayı bilmezsin. Bütün gün o telefona bak. Sınavların başlayacak ama hal-" Annemin azarlarına daha fazla katlanamayıp, hızla sandalyemden kalkarak annemin yanaklarına kocaman öpücükler bıraktıktan sonra çantamı alıp evden koşar adımlarla çıktım. Yerler hala kaygandı bu yüzden dünkü gibi düşüp rezil olmamak ve aynı zamanda daha da fazla canım acımaması için yavaş ve dikkatli yürümeye çalışıyordum. Okul zaten evime çok uzak değildi bu yüzden acele etmeme çok gerek yoktu.
"Sonunda gelebildin be oğlum, hiç gelmeyeceksin sandım. Götüm dondu burada." Popoma geçirilen şaplakla neye uğradığımı şaşırırken hali hazırda zaten acıyor olan kıçım daha da ağrımaya başlamıştı.
"Jimin götüm zaten ağrıyor birde sen vuruyorsun." Popomu tutarak yürümeye devam ederken bir yandan da en yakın arkadaşımı azarlıyordum.
"Noldu lan götüne?"
"Düştüm amına koyayım düştüm. Zaten canım yanıyor." Jimin' e nazlanmayı severdim. Çünkü beni tek çeken arkadaşım oydu. Aslında tek arkadaşım oydu. Çocukluğumuz beraber geçmişti. "Onu bunu bırakta bizim giden matematikçinin yerine gelen hocanın kim olduğunu öğrendim."
"Kimmiş?" diyen Jimin'in umursamadığı her halinden belliydi. Zaten onun matematiği iyi olduğundan öğretmenin kim olduğunu umursamaması da gayet normaldi.
"Bizim karşı komşumuzmuş. Yeni taşınmış, baya efendi biriymiş zart zurt. Annem bay övdü adamı. Ama asıl önemli olay o değil. Ben dün düştüm ya adam bana yardım etti. Tabi ne kadar yardım etmiş sayılırsa. Adamın kafasını siktim eve gelene kadar. Sonra da bana bir şey demeden, çantamı kapıya bırakıp gitti. Ben sana diyeyim bu adam kesin kıl biri."
Yüzüme ifadesizce bakan arkadaşıma kafamı 'ne oldu' der gibi salladım.
"Bir bok anlamadım amına koyayım."
Sanırım kafayı yiyecektim. Zaten düşük olan matematik not ortalamam daha da düşecekti ona emindim. Ayrıca o adamla hiç iyi anlaşamayacağıma da emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Snow | taekook
Fiksi PenggemarDudaklarımdan ayrıldığında yavaşça ve mırıltılarla konuştu. "Şiddetle başlayan hazlar şiddetle son bulurlar. Ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan ateşle barut gibi." "Romeo ve Juliet." dedim gülümseyerek. Ama bu gülümsememin ağırlığı çoktan k...