jisung anlatım
ön cebimde sürekli titreyen telefon yüzünden gözlerim yavaşça açılmış ve kendime gelmemi sağlamıştı. oturduğum pozisyon yüzünden her yerimin ağrıdığını hissediyordum. kafamı çevirdiğimde minhoyu görmemle birlikte panik olmuştum. kıpırdamaya çalıştım ama olduğum konumda pek mümkün değil gibiydi. kucağımda bir elimde tuttuğum minho'nun bacağına baktım bir süre şaşkınca. diğer elimi minho'nun boynundan çekmeye çalıştım ama minho elimi öyle sıkı tutmuştu ki onu bile başaramadım. yavaşça minho'nun omzumda yatan yüzüne doğru baktım. yine minhoyu ilk defa fark etmiş gibi hissetmiştim. bu kadar yakından bile böylesine güzel olduğunu, bu kadar güzel koktuğunu tam şuan ilk defa anlıyordum.
"lan minho!" chris hızlıca konuşurken arkasına döndü. benim uyanık olduğumu fark etmesiyle sahte bir gülümseme sundu.
"dur uyandırayım ben şunu-" elini minho'nun kafasına doğru hızla götürürken minho'nun bacağında olan elimle hızlıca durdurdum onu. "uyandırma" dedim sessizce. ben elimi çektikten bir süre sonra minho'nun ayağı kayarak geriye doğru düştü. bu ani hareketle minho yavaşça uyandı. kafasını omzumdan kaldırıp etrafa baktı. yeni uyanmış olduğu için yüzünde şaşkın ama tatlı bir ifade vardı. gülümsememe sebep olmuştu.
"günaydın!" dedi chris yüksek bir sesle. minho kafa salladı ve hiçbir şey demeden gözlerini tekrar kapattı. boynunda olan elimi tekrar tuttu ve omzuma koydu kafasını. chris oflayarak önüne döndüğünde gülmemi tutmayı bıraktım. gülmeye başlamamla minho kafasını kaldırıp bana baktı. o da bana gülümsediğinde garip hissettim. bir anda gülümsemeyi bıraktım içimdeki tuhaf hisle. yutkunamadım sanki. derin bir nefes almaya çalıştım ama onu bile yapamadım.
"hocam ben galiba kusacağım!" changbin'in bağırmasıyla hızla oraya baktık ikimiz de. taehyung hoca ön koltuktan kalkıp hemen changbin'in yanına geldi.
"sakın bak!" diye bağırdı changbin'e. ama changbin kendinde değil gibiydi. taehyung hocayı duyduğu bile şüpheliydi. eliyle ağzını kapattı ve kafasını eğdi.
"ya ben sana o kadar yemek yeme dedim! sakın üstüme falan kusma" yeonjun yanında oturan changbin'e iğrenerek bakarken konuştu hızlıca. kendini olabildiğince geri çekmeye çalıştı.
"hocam siz bizi kaçırıyor musunuz ya? kaç saattir yoldayız bitmedi!" hyunjin ayağa kalkıp bağırdığında taehyung hoca bu defa bakışlarını ona çevirdi. hyunjin korkmuş olacak ki aynı hızla kalktığı yere geri oturdu ve bakışlarını kaçırdı.
"hocam atın şunu camdan dışarı. hem ormana girmişiz kendi doğasına dönmüş olur" felix oturduğu yerden kalkıp bağırarak söyledi ve gülmeye başladı.
"seni yemeden hiçbir yere dönmeyeceğim" changbin bir anda kafasını kaldırıp söylediğinde taehyung hoca hızla gerilemişti. "korkmayın hocam sizi yemem"
"dalga geçme changbin!" taehyung hoca sahte bir sinirle söylediğinde önde oturan nayeon ve soyeon hocanın da gülme sesleri gelmişti. taehyung hoca göz devirdi ve kalktığı yere geri döndü. bir süre sonra servis sonunda durduğunda derin bir nefes aldım.
"hadi inin çocuklar" soyeon hoca neşeli bir şekilde söylediğinde herkes çantalarını alıp inmeye başladı. ayağa kalkıp minho'nun geçmesine izin verdim. kalktığında dönüp bana baktığını fark ettim ama çok üstünde durmadım. hızlıca soobin'in yanına gittim.
"daha iyi misin?" diye sorduğumda yüzünü buruşturdu ve sağa sola kafasını salladı.
"ne kırılgan çıktın sen ya!" soobin'in yanında oturan jeongin oflayarak söylediğinde gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdım. "tüm yol ayağına masaj yaptım hala mı acıyor?" dedi bu defa endişeli bir sesle. soobin sadece kafa salladığında gülümsedim ve koluna girdim. yavaşça ayağa kalkmasını sağladığımda yan koltuktan kalkan jeongin de diğer koluna girdi soobin'in.
![](https://img.wattpad.com/cover/309332151-288-k95830.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cope
Fanfictionaptal orospu: güller kırmızıdır menekseler mor en sevdigim madendir bor eger beni istiyorsan please open the door ... minsung, hyunmin