ya aq ben niye bu kadar uzun bolum yaziyom bilmiyom durduramiom kendimi
yorum yapin cok sinirliym (sak
jisung anlatım
"minho yeter amına koyayım!" parkın kaydırağına yatan minho'ya baktım. bıkkınlıkla koluna girip ayağa kaldırdım. gülmeye devam ediyordu ve bu bana da gülme istediği getiriyordu. derin bir nefes aldı kalkarken. dudaklarını birbirine bastırdığında göz devirdim.
"seungmin neymiş öyle ya." dedi hayranlıkla. aynen böyle düşünüyordum ben de. seungmin'i daha önce bu kadar ciddi bir konuşma yaparken denk gelmemiştim. öncesinde felixle yaşadığı şeylerin çoğunu bilmiyorduk. ama seungmin'in davranışları her şeyi açıklıyordu. böyle olacağını hiç düşünmemiştim. seungmin ve hyunjin aklımın ucundan bile geçmemişti. ama bu durumun böyle bitmesi oldukça mutlu etmişti beni.
"sinirlendiğinde fena oluyordu ama bu defa bir farklı geldi. içinde çok biriktirmiş belli." yürümeye başlarken konuştum düşünceyle. minho hızlıca yetişti bana. çok fazla düşünce dolmuştu kafam. bundan sonra nasıl olacaktı çok merak ediyor aynı zamanda korkuyordum. her şeye rağmen asla hiçbirinden uzaklaşmamıştım. hep bir arada olmuştuk. ama şimdi ne olacaktı düşünemiyordum. bir yandan seungmin'in felix takıntısının bitmesine sevinirken diğer yandan arkadaş grubumun dağılması üzüyordu beni. çok bencilceydi belki ama böyle düşünüyordum.
"yine aynı şeyi yapıyorsun jisung." dedi yanımda yavaşça yürüyen minho. yavaşladım ve başımı ona çevirdim. önüne bakıyordu bana çevirmedi bakışlarını.
"yine arkadaşlarının ilişki hayatı hakkında çok düşünüyorsun." dedi sessizce. sesinden gergin olduğunu anlamıştım.
o an kendime kızdım. minho bu zamana kadar hep bunu söylemişti bana. biraz kendimi de önemsememi istemişti. onu fark etmemi sağlamak için bile arkadaşımı araya katmıştı. farkındaydım hayatımın arkadaşlarımdan ibaret gibi gözüktüğünün.
derin bir nefes aldım ve minho'nun elini tuttum. hızlıca bana döndü bu hareketimle. sadece gülümsediğimde o da aynısı yaptı. bu gülüşü bu kadar yakından görebildiğim için kendimi çok şanslı hissetmiştim. daha önce hiç hissetmediğim şeylerdi. havanın soğukluğunda bile bedenim alev alev yanıyordu yanımda minho olduğunda. ve bunların hepsi sadece birkaç günde olmuştu. aniden nasıl bu kadar etkisi altına almıştı beni.
"özür dilerim. artık senin yanındayken başka hiçbir şey düşünmeyeceğim." dedim ilerlemeye devam ederken. güldü ve göz devirdi. inanmamış gibiydi ama fazla üstüne gitmedi konunun. beraber sessizce yürüdük. yanımda olmasının güzelliğini yaşadım sesimi çıkarmadan.
seungmin anlatım
sokağın kenarında hyunjin'i beklerken telefona gelen mesajlardan sıkılarak açtım telefonu. felix'in artık yaptığı şeylere bir son vermesini istediğimden konuya girdim. hyunjin gelene kadar felix'e açıklama yapmakla uğraştım. attığı her bir mesaj ondan daha çok soğumama sebep oluyordu. kendime bile şaşırıyordum bu kadar hızlı soğuduğum için. hyunjin'in sessizce yanıma yaklaştığını gördüğümde gülümsedim. felix'in atmaya devam ettiği mesajlara baktım tekrar hızlıca. konuyu bir daha açılmaması gerekir şekilde kapatmak istiyordum artık.
koşar adımlarla hyunjin'e yaklaştım o daha yanıma gelmeden. gülümsedi yavaşça. utanması gülmeme sebep oluyordu. "beklettiysem üzgünüm. evden çok erken çıktığım için anneme açıklama yapmam gerekti." dedi sakince. kafa salladım gülerek. "geleceğini bildiğim için saatlerce bile beklerim hyunjin." dedim. bunu niye dediğimi bilmiyordum. kendime şaşırmaya devam ediyordum. hyunjin yanımdayken nedense içimden ne geliyorsa onu söylüyordum bi anda. kendime engel olmam çok zordu bu durumda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cope
Fanfictionaptal orospu: güller kırmızıdır menekseler mor en sevdigim madendir bor eger beni istiyorsan please open the door ... minsung, hyunmin