COK OZURDILERIM. BU BOLUM ICIN TUM OKUYUCULARDAN COK OZURDILERIM.
iyi okumalar👵🏻
seungmin anlatım
"ya kuzenini nasıl unutursun ryujin!" yuna yine sinirle yatakta oturan ryujine bağırdığında ofladım. ayağa kalkıp yuna'nın kolundan tuttum ve geri çektim. ryujin pek umursuyor gibi durmuyordu ama yine de yuna'nın sürekli bağırması başımı ağrıtmıştı.
"tamam yeter yuna" diyerek sakinleştirmeye çalıştım. oturmasını sağladığım koltukta bana daha da yakınlaştı ve koluma sarıldı.
"ya hem ben nerden bileyim o salağın inmediğini!" ryujin sonunda kafasını kaldırıp konuştuğunda bu defa ona döndüm. bir kavgayı daha kaldırabilecek durumda değildim. ryujin bakışlarım yüzünden kafasını eğdi yine. zaten uykusu olduğu belli oluyordu kafasını zor kaldırmasından.
"kai gelir birazdan. hoca onu felixlerin kaldığı odaya götüreceğini söyledi. yatın siz hadi" dedim sakince. hava tamamen kararmıştı bile. kaç saat ormanın içinde kaiyi aradığımızı bile bilmiyorum. saatler sonra gelen telefon sayesinden aramayı sonlandırmıştık.
"taehyung hoca bana patlamasa bari. of!" yuna ters bakışlarını ryujine çevirip konuşmuştu. güldüm bu haline istemsizce. oflayarak ayağa kalktı. bana dönüp gülümsediğinde aynısını yaptım.
"sen yatmıyor musun?" dedi yuna sessiz bir şekilde. "birazdan yatarım" diyerek ayağa kalktım. çantalarımızı koyduğumuz kısma gittim hızlıca. kulaklığımı alıp geri döndüm ve yatağıma geçtim. üç yatak belli aralıklarla koyulmuştu. kapıya en yakın olanını istemiştim. yuna ve ryujinin yattığı gördüğümde kulaklığımı taktım. daha telefonumu bile açamadan kapı çaldı.
"durun ben bakarım" dedim yuna ve ryujine dönerek. ama zaten hiçbiri kapıyı açmak için ayaklanmamıştı. hızlıca kapıya yaklaştım. kapıyı açmamla birlikte gözlerimde şaşkınlıkla açıldı.
"yuna! ryujin!" felix bağırarak içeri girdi beni iterek. ne olduğunu bile anlamadan ne yaptığını izledim sadece. yuna ve ryujin korkuyla ayağa kalktılar. felix nefes nefese kalmıştı.
"kai gelmiş taehyung hoca acil sizi çağırıyor!" dedi. yüzünde o her zaman yaptığı sahte korku ifadesi vardı. belki kimse anlamazdı ama benim her zaman anladığım ifadeydi bu. gözü bana kaydı yavaşça. yüzündeki o gülüşü gördüm. istediğimi alırım gülüşüydü bu. yılların bana öğrettiği önemli şeylerden biriydi işte.
"kesin kızacak işte ya! yürü ryujin hızlı olalım!" yuna hızlıca ryujinin kolunu tuttu ve kapıya doğru çekmeye başladı. felix bir şey unutmuş gibi onlara döndüğünde yuna durdu. "ilk önce taehyung hocanın kaldığı odaya bakın. orada değillerse bizim odaya bakın. kai'yi oraya götüreceğini söyledi çünkü!" dedi hızlıca. yuna hemen kafa salladı ve ryujini çekiştirerek odadan çıktı.
ikisinin odadan çıkmasıyla en başta derin bir sessizlik oldu odada. kıpırdayamadım olduğum yerden. nefes alıyor muydum hala o bile şüpheliydi. felixin ıslak olan kıyafeti dikkatimi çekti ilk başta. bana arkası dönüktü hala. en sonunda derin bir nefes alışını duydum, sessiz odanın içinde yankılandı. yavaşça bana döndü. işte şimdi de istediğimi aldım gülüşüydü. bunu da çok iyi biliyordum.
"yalan söyledin" dedim sakince. göz devirdim ve kapının kolunu tuttum. "çık" dedim aynı sakinlikle. felixin istediğini ona vermeyecektim. çıldırıp kavga çıkarmayacaktım. en azından bunu deneyecektim.
"beni iyi tanıyorsun" yavaşça bana doğru yaklaşırken sessizce söyledi. konuşmasının bile nefesimi kesebilecek etkide olmasından nefret ediyordum. hemen teslim olmama sebep oluyordu her hareketi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cope
Fanfictionaptal orospu: güller kırmızıdır menekseler mor en sevdigim madendir bor eger beni istiyorsan please open the door ... minsung, hyunmin