6. Bölüm

46 5 4
                                    

Ağız birliği ile sürdürmeye devam ettirdiğimiz sessizlikten rahatsızlık duyan Adar,

''Evet, hadi söyle bakalım neymiş senin merakını körükleyen mevzu?'' Diyerek direttiği sorusuyla, cevabı duymak istediğini yinelemişti.

Adar'ın odağının ibliste olmasından yararlanarak, elimdeki küreyi önümde duran Ehir'e verdim. Ehir de eline aldığı küreyi, Adar'ın fark etmesine fırsat vermeden kolunun iç kısmına yerleştirdi.

Dudağının bir kenarını kıvırarak sırıtmaya başlayan çaylak,

''Sadece kısa sürede herkesin ilgi odağı haline gelmeyi nasıl başardı, bunun sırrını öğrenmek istedim. Direttiğim halde kendisinden bir cevap alamadığım için de bu sırrı kendi yeteneğim ve zekamla bulacağımı söyledim. '' Dedi ve ardından, göz ucuyla bana baktı.

Ehir ile beni ele vermemesinin arkasında yatan neden, neydi acaba? Zihninden nasıl bir düşünce geçti de vazgeçti.

Aklımdaki soruya geçerli bir yanıt ararken, 

''Sahip olduğunuz hırsınızın büyüklüğü, aranızdaki rekabetin kızışmasını sağlayacak.'' Diyerek, çaylak gibi sırıtmaya başlayan Adar'a baktım.

''Kesinlikle, öyle de olacak.'' Diyerek, Adar'ın düşüncesine katılan iblis, Ehir'in arkasına geçerek kulağıma doğru eğildi ve 

''Bu iş burada bitmedi. Gözüm üzerinde çaylak kız.'' Dedi. Ardından yanımızdan uzaklaştı.

Ehir'e hesap soran gözlerle bakan Adar,

''Buraya çaylaklarla kaynaşmak için geldiysen eğer, bu düşünceyi aklından çıkar. Çünkü böyle bir durum asla olamaz.'' Dedi ve ekledi.

''Ayak altında çok dolanma da çabuk kaybol buradan.'' Ehir, Adar'ın emrini yerine getirmek için harekete geçti.

Şeytanların aşağılamalarına maruz kalan Ehir'in, kendisini savunma gereği duymaması içimi acıtıyordu.

Ehir'in arkasından bakarak; konuşmaya başlayan Adar,

''Şu mahluku görmeye katlanamıyorum. Gördüğüm yerde onu parçalara ayırmak istiyorum ama maalesef dokunamıyoruz. Tabii şimdilik.'' Diyerek, olmasını dört gözle beklediği durumu, gerçekleştirmek istediğini bu şekilde dile getirmişti.

Suskunluğumu koruyarak, kendisini dinlemeye devam ediyordum.

''Benden alacağın eğitim sayesinde bu aşağılık varlıkların canlarını rahatlıkla okuyabileceksin, merak etme.'' Dedi.

Ehir'e ve diğer tüm meleklere karşı beslediği düşmanlığının içerisine beni de dahil etmesi gerektiğini bilseydi eğer, öğreteceği teknikleri uygulayarak; parçalara ayırmak isteyeceği melekler arasında ilk sıraya yerleştireceği kişi, ben olacaktım.

İleride yaşayacağı hayal kırıklığından habersiz bir halde yanımda yürüyen Adar, gerçekleşmemiş düşlerinin vereceği hazzı şimdiden yaşıyor ve bunu benimle paylaşıyordu.

Eğitimin ikinci gününün sabahına; bugün de biriyle karşılaşma yapma ihtimaline karşı, nasıl bir kurtuluş yolu bulabilirim fikriyle uyandım. Yol boyunca da bu düşüncemi devam ettirdim.

Alanda, Azur ve diğerlerini sessizce beklerken; dün aramızda geçen olay hiç yaşanmamış gibi normal bir şekilde, bulunduğum yere doğru gelen iblisi gördüm.

Edindiğim düşman benim gibi toy biri de olsa, neler planladığını kestiremediğim bu kişiyi, göz ardı etmemeliydim. 

Adar ve Rima alana doğru geliyorlardı. Geç kalmalarının önemli bir nedeni var mıydı? Yoksa bu sebep; dersleri, her gün aynı saat aralıklarında işlemedikleri için miydi?

KAYBOLUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin