İLK GÖRÜŞ SON BAKIŞ

118 11 4
                                    

- İlk Görüş Son Bakış -
Bir haftadır bu hücredeyim.Gardiyan bugün hücreye gelirken elinde bir kaç kitapla geldi. Bugün biraz sessizdi. Evet sessizdi. Kitapları elinde sallayarak geldi ve yanıbaşıma bir mırıltı şeklinde "Yazmaya ara ver ve biraz oku."dedi. O an belli etmesem de içimde kalan son heyecan kırıntıları kalbimi oynattı. Yazmayı severdim ama okumanın yeri apayrı idi benim için. Okurken kahramanlardan kendimden bir yer bulur başına gelmiş gibi okurdum onları. Sevincimi abartılı bir şekilde belli etmesem de dudaklarımın kenara kıvrılmasını önleyemedim. Bu halimi fark etti gardiyan. Zaten dikkatli biri olduğu her halinden belliydi. Yaklaşık beş dakika sonunda sessizliğe yenilerek bir hırıltı şeklinde ağır adımlarla terk etti hücreyi gardiyan. Onun gidişiyle büyük bir açlıkla kitaplara dokundum ve birini elime alıp okudum. Mısraların beni derinden etkilediği kitabın sayfasını kıvırdım ve hızlı ve çevik bir şekilde ayağa kalkıp rengi nemden dolayı hafiften sararmış kağıdı ve kalemi alıp yerime döndüm. Yavaşça el yazısı ile yazmaya başladım.
"Kurtuluş muydu bu ?
Asla
Olsa olsa bir hapsoluştu bu.
Acıya hapsoluş,
Acıda kavruluş,
Arafta yok oluş
Hayır!
Kurtuluş değildi bu
Sadece hapsolmuş bir bedendi
Sadece sessizliğe gömülmüş bir ruhtu. Nasıl da doğruydu o sözler. Nasıl da acının somutlanışıydı. Şiiri yazmayı bitirdikten sonra sevdiğimi düşündüm. Ona üç mektup yazmış hiç birinden cevap alamamıştım. Aklımdan binlerce ihtimal geçmiş ona bir zarar gelmesinden deli gibi korkmuştum. Buraya ilk geldiğimden buraya ait olmadığımı fark etmiştim fakat yavaş yavaş buraya ait olmaktan kendimi alamıyordum. Yavaşça alışıyordu bu yere bedenim, sessizce çürüyordu ruhumun derinliğindeki duygular.
Hücrenin bir penceresinden arada gökyüzünü görmek, onu hissetmek istiyorum. Fakat pencere o kadar küçük ve yüksek ki düşündüğüm bir hayalden ötesi olmuyordu. Gökyüzü deyince aklıma sevdiğim geliyordu. Sonuçta bizde gökyüzünde nükseden, bulutların ıslandığı bir günde tanışmıştık.
Hiç unutmam o anını. Evden okula gitmek için çıkmıştım.Arabam tamirdeydi ve otobüsler iyi bir fikir gibi görünmüyordu. Yürümekse tek seçeneğimdi. Fakat o havada yürümek oldukça can sıkıcıydı. Şemsiyemle yağmurun ıslattığı yollardan hızlıca geçiyordum. Okulda yetişmek için olduğum yerden soyutlanmış bir şekilde ilerliyordum. Ta ki yolun ortasında bağdaş kurarak oturan ve yarım ağız gülen kızı görene dek. Herkes deli gibi bir yerlere yetişme telaşında iken o tüm sessizliği ile oturmuştu. Dikkatimi çekmişti bu kız. Yanına yaklaştım ve şemsiyemi üstüne tuttum. O an hiç tepki vermese de biraz ileride az önce hiç fark etmediğim orta boy bir şeffaf şemsiyeyi gösterdi. Onun bu haline hafifçe tebessüm ettim. Bu halime o da hafifçe kıkırdadı. Yanına yaklaştım ve bende bağdaş kurdum. Biraz öyle durduktan sonra kafamı ona çevirdim ve "Neden buradasın hem de böyle bir şekilde? " diye sordum. Gözlerini baktığı gökyüzünden ayırarak bana baktı ve gülümsedi. O an gamzesi tüm güzelliğini göz önüne koydu. Ve kulağa hoş bir ezgi gibi gelen sesiyle konuştu. "Belki ruhumun kirini yıkar bu damlalar." Deyiverdi. Sessiz kaldım biraz. Ama sonra "Ruhunun kirini damlalar götürmez onları ancak sen çıkarırsın bir yağmur damlası değil. "diye karşılık verdim. Bu sözüme güldü ve "Sadece ıslanmak ve yağmuru hissetmek istemiştim. Sizde öyle sorunca süslü bir cümle kurdum o kadar. "Söylediklerine şaşırsam da pek bir şey demedim. Biraz geçtikten sonra "Neva ben deyiverdi. O öyle söyleyince ne güzel isim diye düşündüm bir an. Bana bakıp cevap vermemi beklediğini fark ettiğimde ise "Berzan
Adım Berzan." Dedim.

Vote verirseniz sevinirim :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 26, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ESARETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin