2. Bölüm

503 39 33
                                    

Taehyung'dan

Bir haftadır okula gidip geliyordum bu sırada Yoongi hyung Namjoon hyung ve Jin hyungla daha çok zaman geçirmeye ve tanışmaya başlamıştık.

Bu durumdan son derece mutluydum.

Bugün ise bir kulübe katılacaktım birçok kulüp vardı kütüphane, dans ,müzik, yüzme, zeka oyunları, resim, fotoğrafçılık... Ama tam olarak karar verememiştim.

Yoongi hyung daha az efor sarf etmek için kütüphane kulübüne katılmıştı.

Namjoon hyung ise beklenilen gibi zeka oyunları.

Jin hyung ise fiziğini koruyacağını düşündüğü yüzme klubüne.

Açıkçası onlarla aynı klube katılmak istiyordum ama nasıl desem kulüpler bana göre değildi daha çok müzik yada fotoğrafçılık bana göre gibiydi ikisi arasında bir seçim yapacaktım.

Ve grup oylamısıyla son karar müzik grubuna katılmaya karar verdim.

Sırama oturduğunda herzamanki gibi dışarıya odaklanmış bir Park Jimin görmüştüm.

Onu hyunglara sorduğumda umursamaz ve soğuk biri haricinde detay vermemişlerdi.

Hatta onunla neden oturduğunda sormuşlardı.

Cevaplamamıştım.

Onlarda o kadar takılmamıştı zaten.

En son bende Jimine kafamı döndürdüm ve elimden destek alarak onu izlemeye başladım.

Nedense onu o şekilde izlemek huzurlu hissettirmişti.

Fazla uzun bakmış olacaktım ki yerinde hafifçe kıpırdayarak bana bakmıştı.

Beklemediğimden ve şaşırdığımdan ona ağzı açık gözlerimi hafif büyüterek bakmıştım. Bu halim komik olsa gerek çok silik bir şekilde gülümsemişti.

Bir an rüya bile sanmıştım.

Ama ben okadar güzel rüyalar görmezdim ki.

Yine saçmalamaya başlamıştım.

Ve artık gözlerimiz konuşuyordu. Yada ben öyle sanıyordum.

Gözlerinde hep bir ışık vardı ne kadar sönük olsa bile hep bir şekilde parlayabiliyordu, sönmemeyi ve orda hep kalmayı başarıyordu.

Onunla bakışmak anlamadığım bir şekilde kalbimi tekletiyordu.

Saçmaydı ama doğru hissetiriyordu.

Dersin başlamsıyla bakışmamız son bulmuştu.

Ders sonunda kulübe adımı yazdırmak için müdürün odasına gitmiştim adımı listeye yazdırmamı söyleyip kalemi uzatmıştı.

Listeleri göz geçirirken gözüme bir şey çarpmıştı.

Park Jimin -Dans klubü

Açıkçası Jiminin hiç birine katılacağını düşünmezdim. Beni şaşırtıyordu.

Nasıl dans etiğini düşünmeden edememiştim ne de olsa her daim dışarıyı seyreden Park Jimin'den nasıl bir dans ruhuna sahip olduğu merak uyandırıcıydı.

Hemen müzik klubü olan listeye adımı yazdırıp çıkmıştım.

Kulüpler aslında çoktan başlamıştı ben dönem ortası geldiğim için geç başlayacaktım.

Yemekhaneye indiğimde benim için sıra tutmuş üçlüye doğru adım atmıştım.

"Ooo bay yürüyen afet de gelmiş"

"Jin hyung sanırım iltifatlarınaı hemen alışamıycağım."

"Awww şimdi yalan mı söyleyim taetae
Görmüyorsun etrafındakileri herkes sana nasıl bakıyor tabii yanında ben olunca doğal olarak bakıyorlar ama seninde hakkını da yemeyelim."

Dedikleri hafif kızarmama engel olamamıştı.

Yoongi hyung ise huysuz kedi gibi yine gözlerini devirmişti.

"Kıskanıyorum ama Kim Seokjin bana böyle iltifat etmiyorsun"

Namjoon hyungun çemkirmesi ile Seokjin hyung yemeğini bırakmış Namjoon hyungun yanaklarını sıkmaya başlamıştı.

"Hanimiş benim agucuk bugucuk bebeğim hem sen zaten okulun en yakışıklı erkeğine sahipsin koçum kim tutar seni"

" Yani benim iltifatım sana sahip olmak mı şimdi?"

"Hiç olur mu öyle şey benim gök taşı çukurlu sevgilim o gülümsemen bile kalbimi eritmene yeterli."

"Hmm öyle mi?"

"Öyle"

Yoongi hyung kusma efektleri yaparken ben ise tatlı çifte gülümseyerek bakıyordum.

"Hiç öyle hareketler yapma yoongi kimden hoşlandığını biliyoruz."

Yoongi gözlerini açmış ve tıslarcasına Seokjin hyunga tıslamıştı.

"Sen ne saçmalıyorsun!"

"Hiçte saçmalamıyorum Yoongi sence bu gözler birşey kaçırırmı"

"Umrumda sanki"

"Noldu kedicik sanki bir durgunlaştın."

"Bana kedicik deme!!!!"

"Sana ne dememi istersin baş harfi Hoseok mu?"

"Saçmalamayı bırakmazsan saçlarını yollarım hyung"

"Otur oturduğun yerde yoksa şimdi Hoseok diye bağırırım yaparım bilirsin."

Yoongi daha fazla birşey demeden köşeye sinmiş ve Seokjin hyunga atabileceği en kötü bakışları atmaya koyulmuştu.

Tabii Seokjin hyung onu taktığı söylenemezdi.

Bende aklımdaki soruyla Yoongi hyunga bakmıştım.

"Bir erkekten mi hoşlanıyorsun hyung?"

Seokjin hyung hemen lafa atlayıp.

"Welcome to gayland bebeğim "

"Yok öyle birşey bunun dediğine inanma Taehyung "

"Sen onu benim külahıma anlat."

Seokjin hyung ve Yoongi hyungun atışmasıyla öğle tenefüsü bu şekilde sona ermişti.

Yeniden sırama adımladığımda benim artık alıştığım görüntü bekliyordu.

Dalıp gitmiş bir Park Jimin

Dakikalar sonra öğretmenin gelmeyeceği sınıfa bildirilmişti bende oluşan gürültüden kurtulmak için kulaklığımı takmıştım.

Yanımdaki beden gürültüden rahatsız okurcasına ellerini kulaklarına siper etmişti ,elleri oldukça minik ve sosis gibi tombuldu ne kadar tatlı diye içimden geçirdim.

Ve sonra kendim de inanamayacağım birşey yaptım.

Kulaklığımın sol tarafındakini çıkarmıştım ve Jiminin sol elini çekerek kulaklığı yerleştirmiştim.

Jimin bana şaşkın şaşkın bakıyordu.

Ona samimi bulduğum gülüşümü sundum.

Oda bana çok hafif bir şekilde tebessüm ederek önüne dönmüştü.

İçimde beni reddetmediği için kıpır kıpır bir his uyanmıştı.

Ve sonradan birşey fark etmiştim elini çekerken kendi elime hapsettiğim eli hala aynı şekilde duruyordu.

Çok güzel ve uyumlu.

Şaşırdınız değil mi hemen yazdım diye. Umarım hikayenin gidişini beğeniyorsunuzdur ponçikler.Herneyse ben kaçar sizi morluyorum...

ɪ︎ ᴀᴍ ɴᴏᴛ ᴄᴜᴛᴇ//𝕍𝕄𝕀̇ℕHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin