8. Bölüm

354 31 25
                                    

Diğer bölüm 16♥️ oyla sizlerle...

Bu bölüme tüm günümü verdim bu nedenle sadece bir tuşa basmaktan lütfen çekinmeyin.✊😥

İyi okumalar...



Taehyung'dan


Gözlerimi araladığımda iki çift gözle karşılaşmıştım.

Saçlarımda gezinen minik parmaklar ve aralık dudakları bana eşsiz bir manzara sunuyordu.

Henüz dikkati saçlarımda olduğu için uyanık olduğumu fark etmemişti.

Peki bu benim için bir sorun muydu?
Tabii ki hayır ne de olsa fark ettiği anda yine kendi köşesine çekilecekti ve ben onun kendinin dışında kimsenin içine bile sokmaya tenezzül etmediği köşesinden oldukça bıkmıştım.

Bazen aklıma büyükbabam geliyordu nasıldır bilinmez ama önceden verdiği birçok öğüt artık teker teker anlamlı hale geliyordu. Ve ben onu baya özlemiştim...

Ne demişti bir keresinde; olgunlaşmamış meyve tat vermez her şeyin zamana ihtiyacı vardır bir meyve dahil herşeyin.

İşte bu sözleri benim Jimine olan sabrımın kaynağı olabilir diye düşünüyordum şuan ama bu minik civcivin artık bana adım attığını ,diktiği gözlerinden ve saçlarımı usulca ayıran parmaklarından bariz belliydi.

En son gözlerini yavaşça aşağı indirirken gözlerimiz buluşmuştu ve gerisi...

Bence senaryonun devamını ne benim anlatmaya ne de sizlerin dinlemenize ihtiyacımız yok.

Pekala bir detayı kaçırmamak gerekirdi ; kaçırdığı bakışlarını yere sabitlemiş ellerini sanki bir suçluymuş gibisinden oynaması ve ona çokta yakışan pembe yanaklarıyla leziz bir şekere benziyordu.

"Uyandırdım mı ben çok üzgü-"

"Saçmalama minie hem ellerin saçlarıma gayet güzel yakışmıştı çekmen saçlarımı baya üzdü, öyle diyor"

Dediklerimle anında kıkırdamıştı.

"Seni rahatsız etiğimi sanıyordum."

"Bidaha öyle şeyler duymayayım minie, hem biz arkadaşız böyle şeyleri duymak kalbimi ucundan kırdı."

Kıkırdamıştı dediklerimle ondan hemen sonra ise bende sesizce kıkırdamıştım ne de olsa halen kütüphaneydik.

Gülüşü çok güzeldi aynı güneşi anımsatıyordu gözlerinin kısılması parmaklarını dudaklarının üstünü örtme çabası hafif kızarık yananları kelimelerin artık yetersiz olduğunun bir güzellik boyutuna ulaşmış olduğunu haykırıyordu, bu tablo benim için.

"Gülüşün çok güzel"

"Saçların çok yumuşak."

Artık tek onun yanakları kızıllığa bürünmemiş bana da eşlik ediyordu kızıllıklar.

"Teşekkürler"

"Teşekkürler"

"Kütüphane az sonra kapanacaktır."

"Seni evine kadar bırakmamı ister misin?"

"Aslında..."

"Sadece eşlik ederim minie lütfen beni reddetme."

"Tamam ozaman hadi çıkalım"





Zemine çarpan ayak sesleri huzurlu hissetiriyordu.

ɪ︎ ᴀᴍ ɴᴏᴛ ᴄᴜᴛᴇ//𝕍𝕄𝕀̇ℕHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin