Yeni bir hayat.

8 2 0
                                    




Bir Cuma sabahı, ameliyathanede beklenen ağlama sesi duyulmamıştı. Herkes telaş içinde oradan oraya koşturuyordu. Doğan bebek morarmış ve nefes almıyordu. Hayata ölü gelmişti Lia. Yapılan uzun müdahaleler sonucu bebek sonunda ağlamış, hayata dönmüştü. Küveze alınmıştı. Prenses gibi uyuyordu. O kadar güzel bir bebekti ki, hastanede çalışan onlarca doktor onu görmeye gelmişti. Saçları kızılımsı, gözleri masmaviydi. Onu çok sevecek olan ailesiyle tanışmaya hazırdı. Annesi onu kucağına aldığında öyle büyülü hissetmişti ki, ömür boyu onu koklamak, ona dokunmak istemişti. Aileden birçok kişi onu görmeye gelmişti. Şenlik gibi birkaç gün geçirmişlerdi. Hastanede kalınan günler sona ermiş, eve doğru yola çıkılmıştı. Lia, uzun koridoru, büyük salonu, cam önünde masası olan şirin mutfaklı evlerine ilk kez gelmişti. Çok sevildi, her şeyi vardı. Aradan birkaç ay geçtikten sonra aile içinde bazı problemler çıkmıştı. Ve Lia'nın ilk yolculuğu işte böyle başlamıştı.

Evinden çok uzağa, ülkenin diğer ucundaki bir şehre gitmişlerdi. Sebebini Lia'da bilmiyordu. Sanırım öyle olması gerekmişti. Babasının orada bir oteli vardı. Fotoğraflardan bildiği kadarıyla, kocaman bahçesi, uzun masaları, bambu şemsiyeleri olan bir yerdi. Bebekliğinin bir kısmını orada geçirmişti. Orada yaşadıkları sırada Iris'in annesi sürekli arıyor, torununun sesini duymak istiyordu. Çok özlem çekiyordu. Ama Sean'dan hiç haz etmiyordu. Onu görmek dahi istemiyordu. Neden böyle olmak zorundaydı? Hep birlikte de mutlu olamazlar mıydı? Günler geçti, özlem çoğaldı. Lia ve annesi bir oraya bir buraya savrulmaya başlamışlardı. Normal bir hayat yaşayamayacakları belli olmuştu. Lia'nın 1. yaşı böylece sona ermişti. Evlerine geri dönme kararı almışlardı. Kızlarına normal bir hayat verebilmek için sorunlarını göz ardı etmeye başlamışlardı. Lia başına buyruk bir çocuktu. İstediği olmazsa ağlar, istediğini yaptırmaya çalışırdı. Ayakkabı giymeyi hiç sevmezdi. Yağmurda çıplak ayakla koşturmayı çok severdi. Yazları deniz kenarındaki evlerine gider, üç ay orada kalırlardı. Babası ona bisiklet sürmeyi öğretir, onunla denize girerdi. Lia'nın da tüm sevdikleri oradaydı. Çok mutlu bir çocuktu. Bu mutlu geçen günler, 3 sene sonra korkuya ve endişeye dönmüştü. Sean'ın işleri kötü gitmeye başlamıştı.

O gün Iris olacaklardan habersiz Sean'ın en sevdiği yemeği yapmıştı. Güzel bir akşam yemeğinden sonra her şey olması gerektiği gibiydi. Salonda hep birlikte televizyon izliyorlardı. Her şey çok güzeldi. Ama böyle hissetmeyen biri vardı. Sean. Uykusu geldiği için huysuzlanan Lia'yı, annesi yatak odasına götürmüştü. Saatlerce uyumadığı için yorulmuş ve o da kızıyla uyuyakalmıştı. İşte o gece Lia babasız kalmıştı. Artık zor günler başlıyordu. Aniden gelen o ölüm, Lia ve annesinin hayatını tamamen değiştirmişti.

YoğunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin