#2

36K 226 23
                                    

Oyuncağını alamamış bir bebekten daha tehlikelisi var mıdır? Pek sanmam. İçindeki öfke bütün duygulardan daha saftır. İşlenmemiş, dokunulmamış bir öfke..

Küçük fahişe yerde gözleri şaşkınlıktan açılmış ve öfkeden kızarmış bir şekilde oturuyordu. Biraz önce yanından öylece çekip giden kadının son söyledikleri şok etkisi yaratmıştı onda.

"Evine git küçük"

Reddedilme duygusu ve bunu kaldıramayan bir kız. Şaşkınlıktan yerde öylece oturmuş kendine gelmeyi bekliyor.

"Hayır. Beni reddetmiş olamaz" dedi tüm kibriyle. Ona göre dünyadaki her bir kadın onun fahişesi ve her bir insan da onun oyuncağıydı. İstediği ile oynar canı sıkılınca bir köşeye atardı. Ama ilk defa bir oyuncak ona gelmemiş daha da ilerisi onu aşağılamıştı.

İçinde oluşan öfke kat kat artarken kendine gelebilmek için saçlarını geriye doğru itti. Çıldırmış bir akıl hastası gibi davranıyordu. Öyle ki duygusunun dışa vurumu olarak büyük bir kahkaha patlattı. Durmadan.. Hiç durmadan gülmeye başlamıştı.

"Tanrım" dedi kahkahalarının arasından. Hırs gözünü bürümüştü. "Beni.. Herkesin istediği ve arzuladığı beni" dedi karnını tutarak. Gülmekten ağrımaya başlamıştı.
"Reddetti?"

Kapı açık olduğu için koridordan geçen birkaç kişi odanın önünde durmuş anlamaz bakışlarıyla kıza bakıyorlardı.

Küçük fahişe kafasını kaldırır kaldırmaz kapının önündeki küçük topluluğu fark edince hevesle ayağa kalktı ve gülmeye devam etti.

"Gördünüz mü? Beni. Reddetti. Aşağıladı. Ve gitti" dedi gülmelerinin arasından. Elini masaya dayayıp kahkaha atmaya devam ederken bazı kadınların kızın deli olduğunu düşünüp kapıdan ayrılmışlardı.

Fahişenin kahkahaları gittikçe yok olmaya başlayınca diğerleri de uzaklaştı. Küçük fahişe sonunda kendine gelip nefeslenince dudaklarında intikam tutkusuyla oluşan bir sırıtış belirdi.

"Kimse" dedi ayağa kalkıp. Yanındaki aynaya döndü ve sinsice sırıtmaya devam etti. "Beni aşağılayamaz!"

Hemen odadan koşar adımlarla çıktı. O kadını buna pişman edecekti. Bedelini ödemeden de bu bardan salmayacaktı. Koridorlarda deli gibi yürüyüp sonunda hazırlandığı odaya geldi. Tonlarca dantel, saten ve daha birçok kumaştan iç çamaşırlar.. Kafayı yemişcesine tüm askıları çıkardı. İç çamaşıra bakıp fırlattı. Hiçbiri yeterli değildi. Hiçbiri mükemmel değildi.

"Hayır! Başka bir tane! Bu da değil" dedi bağırarak. Sonunda dolaptaki tüm askıları çıkarmış ama kendine layık bir iç çamaşır bulamamıştı.

Aynadan vücuduna baktı tekrardan. Sadece kalçalarını kaplayan bir kumaş vardı üstünde. Dağınık saçlarıyla geceden kalmış gibi görünüyordu.

"Madem bana layık bir kıyafet yok" dedi altındaki kumaşı çıkarırken.
"O zaman bende vücudumla çıkarım sahneye"

Külotunu attıktan sonra çırılçıplak vücudunu inceledi. Saçlarını hemen tarayıp bulduğu tüm krem ve parlarıcıları vücuduna sürmeye başladı.

Kabullenemiyordu. Asla da kabullenmeyecekti. Dünya üzerindeki herkesi kendine hasta yapmadan durmayacaktı. Gerekirse her bir şeyini verirdi. Ama o kabul edilme duygusunu muhtemelen her ay çalışsa dahi kazanamayacağı 100.000 dolara tercih etmişti.

Kendini hazırladıktan sonra eline gelen siyah ruju aldı ve dudağına sürdü. Bu gece o kadını alacaktı.

Çırılçıplak koridora çıkıp tekrardan bara geçti. DJ masasının önüne geldi ve DJ den müziği kapatmasını istedi. Ardından onca kalabalığın ve gürültünün arasından geçip direk sahnesine çıktı. Müzik bir anlığına kapandığında herkes neler olduğunu anlamak için etrafa bakmaya başlamıştı. Tabi küçük fahişenin onlara bir görsel ziyafet sunduklarından habersiz..

Red Wine\\ gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin