•Final•

2.4K 395 540
                                    

Ghostly Kisses, The City Holds My Heart.
-27 Mart.

İlkbahara girmemize rağmen kasvetinden geçilmeyen hava, eve attığım adımlarımın dahi keyifsiz olmasını sağlarken zihnimde yalnızca Taehyung var. Henüz öğle saatlerinde ve büroya gitmek zorunda olmadığım tek cumartesi günündeyiz.

Tek elimde annemin almamı istediği birkaç yemek malzemesiyle ev kapımızda durup anahtarımı çıkartırken içime çöken o huzursuzluk hissini yok etmeye çalışıyorum. Böyle havalar her seferinde üzerimde bu etkiye sebep olduğundan artık alışsam da içimden artık yaz insanı olduğuma dair yakınmadan edemiyorum.

Kapıyı açıp da içeri girdiğimde ve birkaç saat önce telefonda konuşurken evde olduğunu söyleyen anneme seslendiğimde hitabım yanıtsız kalıyor, beni karşılayan ailem değil de gökyüzüne yerleşmiş o uğursuz havanın bir benzeri oluyor.

Kaşlarım çatılırken poşeti ayakkabılarımla birlikte girişteki dolabın önüne bırakıp koridora adımlıyorum, küçük salonumuzdan gelen sesler adımlarımı oraya yönelttiğinde kalbim, kötü bir şey olacağını hissetmiş gibi hızla atmaya başlıyor.

Hafif bir tedirginlik ve merakla odaya girdiğimde beni ilk karşılayan şey balkon kapısının önünde dikilen annemin bedeni oluyor. Sırtı bana dönük olduğu ve dışarıda biriyle konuştuğu için adım seslerimi fark etmiyor büyük ihtimalle, aynı şekilde geldiğimi de, bu yüzden ona bir kez daha seslenirken gözlerim her şeyin yolunda gittiğini kontrol etmek amacıyla içeride geziniyor.

Annem sesimle irkilip de bana döndüğünde ve kanlanmış gözleri üzerime düştüğünde korkuyla yerimde irkiliyorum, beni görmeyi beklemiyormuş gibi bir adım geri atarken "Jeongguk." diyor telaşla. Bedeni refleksle aralık duran balkon kapısını kapattığında anlamazca "Anne?" diyorum. "Ne oldu?"

Sesim telaşlı, onu epey uzun bir süredir ağlamış bir hâlde görmediğimden göğsüme büyük bir sancı yayılıyor. Zihnime anında dolan düşünceler içinden en korktuğumu seçerek "Babam iyi mi?" diyorum hemen. Avuç içlerim anında terlemeye ve parmaklarım da titremeye başlıyor.

Annem telaşla ona attığım adıma engel olmak istermiş gibi "Bahçede." diyor hızla. Gözlerindeki o hüzün ve bilinmezlik beni boğuyor, "Ne oldu?" diyorum bir kez daha fakat beni yanıtlamaya dili varmıyormuş gibi "Jeongguk." diyor o da. "Odana geç istersen, olur mu?"

Bir şeylerin yolunda gitmediğini biliyorum, ifadelerinden her şey anlaşılıyor. Beni yönlendirmesini umursamadan hızla yanına adımlayıp balkona çıktığımda o kasvetli gökyüzünün altında babamı buluyorum. Annemin dediği gibi bahçede ve yıllar öncesinde çiçek ektiğim o köşede yere çömelmiş bir şeyler yapıyor.

Annemin yanımda telaşlı mırıltılarını işitmezken hızla onun bedenini kontrol ediyorum. Bir sorun olmadığına kanaat getirdiğimde ise annemin sesine başını kaldırıyor babam, göz göze geliyoruz ve benim bakışlarım ancak o zaman ellerine düştüğünde aldığım nefes ciğerlerime yetmiyor.

Duman, Taehyung'un yıllardır baktığı kedisi ve babasından ona kalan tek hatıra, öylece toprak üzerinde yatarken henüz dün gece parmaklarımı gezdirdiğim tüyleri her zamanki kadar kabarık durmuyor. Bir gariplik var, çözüyorum hemen fakat zihnim böyle anlarda kendini öyle bir soyutluyor ki tam olarak ne olduğunu anlayamıyorum. Duman toprak üzerine yatmayı hiç sevmez normalde, bahçede gezdikten sonra Taehyung'un açık balkonundan girip yatağına ya da mutfak masasının altına atar kendini.

Bakışlarım Taehyung'un balkonuna düştüğünde ancak o zaman demirlerdeki kan lekelerini görüp her şeyi anlıyorum. Kalbim göğsümü yarıp da kendini bedenimden atacak sanki, öyle bir şiddetle kasılmaya başlıyor. Nefes alamıyorum, dizlerim titremeye başlarken annem hızla bedenimi sürüklemeye çalışıyor fakat yerimden bir santim kıpırdayamazken "Taehyung." diyorum can havliyle. "Taehyung nerede? Gördü mü?"

Saçlarında Sigara Külü || Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin