•2•

2.4K 468 494
                                    

Indila, Tourner Dans Le Vide.
-29 Eylül.

Gecenin bir yarısı soluk soluğa kendimi attığım küçük balkonda başımı yan tarafa çevirdiğimde karşılaştığım suret sevgilime ait. Orada, kendi balkonunun cılız ışığı titrekçe üzerini aydınlatırken kucağına çıkmış kediyi sevip sigara içiyor.

Son gördüğümde yalnızca birkaç aylık olan tüy yumağını tanıyorum hemen. Duman, Taehyung'un araba altında ezilmekten son anda kurtardığı ve ismini koyarken klasikliğinden utanç duymadığı sevimli kedisi.

Hava pek de soğuk olmamasına rağmen Taehyung'un öyle pervasızca balkon zeminine oturmuş olması içimi tedirgin ediyor, çıkarttığım seslerden irkilip bana dönen yüzüne birkaç saniye dudak büzerek bakıyorum.

"Jeongguk." diyor beni gördüğü gibi. Cenazenin üzerinden geçen beş günün her akşamı, elimde annemin yaptığı yemeklerle kapısına dayandığımdan bugün gelmemiş olmamın özlemi var suratında, bu şekilde kendimi kandırıyorum.

"Taehyung." diyorum ben de, sesim neşeli değil fakat ona iyi hissettirmek adına canlı tutmaya özen gösteriyorum. Salonun balkon kapısını ardımdan kapatıp demirlere yanaştığımda gecenin karanlığında gözlerim üzerini tarıyor. İncecik bir tişört ve basit bir eşofman giymiş benim gibi, saçları çoktandır taramadığının kanıtı birbirine girmiş ve bacaklarının yanındaki tablaya bakılırsa paketinden de epey sigara eksiltmiş.

Parmaklarım demirlere tutunduğunda Duman, sanki Taehyung'la yaşadığı özel bir anı bozmuşum gibi onun kucağından kalkıp balkonun yerden yalnızca yarım metre yüksekte olmasının avantajıyla bahçeye atlıyor. Büzülü dudaklarımla arkasından bakıp "Hâlâ sevmiyor beni." diye yakınıyorum.

Önüme döndüğümde ve Taehyung'u başını arkasındaki duvara yaslamış bir hâlde bana bakarken gördüğümde, önceden her gece yaptığım gibi demirlerden destek alarak balkonun diğer tarafına geçiyorum. Telaşla doğruluyor yerinde, "Bir yerine bir şey olacak." diyor fakat onun balkonuna atlarken ayağımın takılması dışında ciddi pek bir şey olmuyor.

"Dokuz canlıyım ben." diyerek ona takılıyorum. Adımımın teklediğini gördüğünde elinin havaya kalktığını fark etmem küçük bir çocuk gibi içimden 'Keşke düşseydim.' dememe sebep oluyor. 'Keşke düşseydim de teni tenime değseydi.'

Hızlıca yanına geçip oturduğumda aramızdaki sigara tablasını diğer tarafına alıp parmaklarındaki çöpü de içine atıyor ve "Annen fark ederse kızmayacak mı?" şeklinde anlamsız bir soru yöneltiyor. Yıllar öncesinde, küçük bir çocukken kaç kez bizim balkondan onunkine atlayıp azar işittiğim ilişiyor büyük ihtimalle zihnine.

Umursamıyorum, ayaklarımı onun gibi uzatıp demirlere yaslarken yandan bir bakış atıp "Büyüdüm ya artık." diyorum. "Yirmi iki oldum."

Dudaklarına yerleşen yorgun bir gülüşle paketinden yeni bir sigara çıkartırken "Dört yaşını bensiz kutladın." diye mırıldanıyor. Onsuz geçen son dört doğum günümden bahsediyor lakin suratıma yerleşen kırık gülüşle "Kutlamadım." demekten kendimi alıkoyamıyorum.

"Senin için sensiz büyümemin kutlanacak bir yanı yoktu."

Parmaklarını kendine siper edip sigarasını yakarken sola yatırdığım başımla onu izliyorum. Balkon pek aydınlık olmasa da gözlerinin altındaki morluklar seçiliyor, dudakları epey kuru ve arada bir titriyor.

Sigarasından çektiği ilk nefes ardından "Gitmeyi sen istedin." diyerek yanıtlıyor beni, aramıza koyduğum iki karışlık mesafenin soğukluğu yetmezmiş gibi yüzüme de pek bakmıyor.

Cümlesi istemsizce yutkunmama sebep olurken ellerimi kucağımda birleştirip biraz onlarla oynuyorum ve günlerdir konuşmaya ilk defa fırsat buluşumuzu değerlendirmekten kaçınmayarak "Çünkü beni sevmiyordun." diyorum. Gecenin sessizliğinde dahi zor duyulacak kadar kısık sesim fakat beni anlıyor, bakışlarını yüzümde hissediyorum.

Saçlarında Sigara Külü || Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin