Lana Del Rey, Fuck It I Love You
-17 Ekim.Yıllar önce, ben henüz 14 yaşındayken eşiyle taşınmıştı karşı dairemize Taehyung.
21 yaşındaydı o sıralarda, Seul'ün epey bilindik üniversitelerinden birinde hukuk okuyor ve güzelliğini yıllarca kıskandığım o kadınla bir evi paylaşıyordu. Henüz bir lise öğrencisi olarak böyle erkenden evlenmiş olmasına pek anlam veremiyordum ilk başlarda, kendisine duyduğum hayranlık da onu gördüğüm birkaç seferin ardından hızla içimde yeşerdiğinden, içten içe o kadına karşı kıskançlık beslemeden edemiyordum.
Taehyung'la ilk defa, apartmana taşınmalarının ikinci ayında, ben arka bahçedeki çiçekleri sularken konuşmuştuk. Sınav dönemim olduğu için biraz gergindim, pek fazla arkadaşım yoktu ve görünüşümden dolayı da özgüvensiz hissedeceğim o süreç kapıya dayandığından her zaman nazik davrandığım bitkilerle o gün biraz tartışıyordum.
Sessizce yaklaşmıştı bana, nasıl irkildiğimi bugün bile hatırlıyorum. 'Kızgınlığını hissedip solarlar, öyle konuşma,' demişti. Elimdeki su dolu şişeyi yere düşüreceğim kadar yumuşaktı bakışları, sonraysa sakarlığım karşısında telaşla irileşmişti. Heyecandan boğulacak gibi hissetmiştim, o ise karşısında kendinden yedi yaş küçük bir çocuk yokmuş gibi bitkileri sulamama yardım edip benimle sohbet etmişti.
O günü, benimle birlikte çiçeklerime baktığı, kapıda karşılaştığımız sabahlar selam verdiği, annemin yaptığı yemeklerden kendisine ve eşine götürdüğüm vakit beni evine davet ettiği günler takip etti. Küçük kardeşi gibi hissediyordum; bunda, epey zeki olduğundan zorlandığım derslerde bana yardım etmeye başlamasının da bir etkisi vardı tabii. Fakat onun için kısacık bir sürede, evine sürekli girip çıkan, karşı komşunun küçük oğlu olmak beni rahatsız etmiyordu.
Sayfa sayısını dahi aklımda tutamayacağım kalın ciltli hukuk kitaplarından, arada bir taktığı siyah çerçeveli gözlüğünden, kemikli ellerinden, bir türlü yemek yapamadığı için eşiyle atışmasından ya da yan yana geldiğimizde gencecik yaşında kendini hayatın ortasına atmamış gibi çocuklaşmasından çok hoşlanıyordum.
Var olan birkaç arkadaşıma sürekli ondan bahsediyor, gece yarıları bizim balkondan onunkine kaçıp duruyor, birlikte bir şeyler yapabilmek için an kolluyordum. Taehyung'un da benimle vakit geçirmekten keyif aldığı belliydi. Mezun olduğunda da, bir avukatlık bürosunda çalışmaya başladığında da bir şekilde bana ayıracak zamanı yaratmayı başarıyor ve beni kendinden mahrum bırakmıyordu.
Sonra, ona hissettiğim hayranlık ve sevginin sandığım gibi tamamen masum hislerden oluşmadığını fark etmeye başladım. On yedime henüz yeni girdiğim zamanlardı, Taehyung benimle eşinden bile çok vakit geçirmeye başlamış, üniversitede onun gibi hukuk okumak istediğimi öğrendiğinden beri her konuda yardımıma koşar olmuştu.
O zamanlar bana sunduğu iç yakan gülüşlerini, tatlı sohbetlerini, hazırladığı yumuşak kahveleri ve derslerime yardımcı olmak için balkon demirlerine yapıştırdığı etiketleri hâlâ hatırlıyorum. Dışarıdan bakıldığında yalnızca karşı komşusunun oğluna yardım eden genç bir avukat gibi gözükse de gözlerinde, ona kapılmamı sağlayan kıvılcımlar oluşuyordu, inkâr edemiyorum.
Bu şekilde, apartmana taşındıkları ilk 3 yıl boyunca arkadaşlık yaptık. Eşini sevmiyor olduğumdan pek denk gelmemeye çalışsam da mümkün değildi, bir şekilde ortak akşam yemeklerinde, çöp atarken ya da eve girip çıkarken birbirimizi görüyorduk ve Taehyung'un aksine o kadının gözlerinde hiç de tatlı parıltılar yatıyor değildi. Bir kez olsun iyi niyetle bakmamıştı yüzüme, beni sevmediğini her şekilde belli ederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saçlarında Sigara Külü || Taekook
FanfictionOnlar sığ insanlar, kalple ilgili şeyleri bilmezler. [ The picture on the cover belongs to @lemsyeming. ]