24

2.6K 305 222
                                    

beomgyu
kai
bugün lunaparka gidelim mi???

kai
ne alaka lunapark?

beomgyu
hiç
canım çektı öyle.
seninle gitmek istedim ben de.

kai
lunaparkları sevmiyorum.

beomgyu
sinemaya gitsek o zaman?

kai
vizyonda güzel film yok.

beomgyu
buluşup gezsek?

kai
yorgunum.

beomgyu
peki
güzel dinlen <3
sonra görüşürüzz

kai
aptal mısın sen beom..|
dinlenirim

(aynı gün)

beomgyu
MATEMATİK SINAVINDAN 54 ALMIŞIM

kai
rezil

beomgyu
BU BENİM EN YÜKSEK NOTUM!!!!

kai
NE
ŞAKA MISIN SEN?
NASIL YA

beomgyu
soobin çalıştırdı onun sayesinde alabildim

kai
elli dört iyi bir not mu..?

beomgyu
evet!

kai
yazık

beomgyu
of neyse
kutlayalım mı bunu???
yemeğe çıkalım

kai
yok canım hiç almayayım ben

beomgyu
ama neden :(

kai
canım istemiyor dışarı çıkmak falan

beomgyu
o zaman ben sana geleyim!

kai
beomgyu
istemiyorum.
laftan anlamıyor musun?
seninle herhangi bir şey yapmak istemiyorum.

beomgyu
ama
neden?

kai
çünkü umut vermek istemiyorum|
istemiyorum işte
yapışık insanları sevmiyorum.

beomgyu
özür dilerim
bunaltmak istememiştim
hoşça kal o zaman
<3

beomgyu'nun ağzından.

bu mart soğuğunda neden dışardaydım bilmiyorum ama bir şekilde düşünmeyi kesmek istiyordum. lunaparkın önünde bir süre daha bekledikten sonra içeri girdim ve bir süre uyuşuk uyuşuk etrafa baktım. hava soğuk olduğu için pek fazla insan yoktu.

telefonum titrediğinde arka cebimden çıkarıp arayana baktım. yeonjun arıyordu. derin bir nefes alıp yanıtladım.

sesimi olabildiğince doğal tutmaya çalıştım. "efendim kanka?"

"oğlum neredesin lan? biz kailere çoktan geldik."

"trafik ya. yetişebilirsem gelirim."

"o sesler ne?"

"otobüste kavga var."

bir süre hiçbir şey söylemedi. birtakım sesler duydum. bir kapının kapanma sesinden sonra konuştu, alçak bir sesle. "lunaparkta mısın sen?"

"evet." yalan söylemeyi hiç becerememiştim bu zamana kadar zaten.

"e kai reddetmedi mi teklifini? ne diye gittin tek başına oraya?"

"dedim ya, canım çok istiyordu."

"e doğum günü ne olacak? kai'ın doğum gününü en çok sen kutlamak istiyordun. her şeyi sen ayarladın oğlum."

titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım. konuşursam sesimin titreyeceğini biliyordum. bu yüzden telefonu kapattım ve grup konuşmasına girdim.

beomgyu
siz bensiz kutlayın
yetişemem büyük ihtimalle

ve telefonu tamamen kapatıp cebime soktum.

dönme dolap için jeton aldıktan sonra onaa bindim ve ağır ağır yükselmeyi bekledim. şehir buradan çok güzel gözüküyordu. sadece onun da bu manzarayı görmesini istemiştim. tek istediğim buydu...

gözyaşlarım yanaklarımı ıslatmaya başladığında dizlerime doğru eğildim ve sessizce ağlamaya başladım. canım yanıyordu. tarif edemeyeceğim kadar çok yanıyordu hem de. en başından beri benden hoşlanmayacağını bilmeme rağmen çabalamam saçmaydı ki zaten. elbette onu rahatsız etmiştim. kim isterdi ki sevmediği biri tarafından sürekli mesaj almayı ve rahatsız edilmeyi?

aletten indikten sonra yavaşça çıktım lunaparktan. rüzgar yüzüme doğru esip ıslak yanaklarımı kaşındırdığında hırkama sildim yüzümü. şapkamı kafama çekip ellerimi ceplerime soktum. soğuktu. ama kalbimin üşümesinin sebebi bu soğuk değildi.

bilmediğim, bana yabancı gelen ne kadar sokak varsa hepsine girdim. saatlerce dolaştım. yorulup da bir yere çöktükten sonra telefonumu çıkardım saate bakmak için.

telefonumun açılmasını sabırsız bir şekilde bekledim. karşıma ilk çıkan pin şifresini girdiğim gibi ekrana bir arama düştü. taehyun arıyordu. onları endişelendirdiğim için kendimden nefret ediyordum.

boğazımı temizleyip bir konuşma denemesi yaptıktan sonra aramayı olumlu yanıtlayıp kulağıma götürdüm.

"efendim aşkım?" dedim enerjik bir tonla.

birkaç saniye sesi çıkmadı. "beom, iyi misin?" dedi sonra. "biz... endişelendik senin için... o yüzden aramıştım. neredesin şu an?"

"ben mi? geziyorum ya öylesine."

"bu saatte mi?" biraz daha zorlarsa ağlardım. zaten çok yorucuydu gerçekten nasıl hissettiğimi saklamak.

"lunaparka geldim işte." dedim. birkaç kez yutkunup titrek bir nefes aldıktan sonra devam ettim. "sonra gezindim azıcık. çok güzel dükkanlar varmış buralarda biliyor musun? bir ara üçümüz gelelim buraya. yeonjun soobin'i de çağırabilir isterse."

"beom, ne anlatıyorsun sen..?"

telefonu kendimden uzaklaştırıp ağzımdan derin bir nefes aldım. burnum tıkalıydı çünkü. telefonu tekrar kulağıma yasladığımda normal bir sesle devam etmeye garet ettim. "boş boş gezdim işte. siz ne yaptınız? kutladınız mı? benzi pek tadı çıkmamıştır ama olsun." gülmeyi denesem de beceremedim.

taehyun'un ağladığını fark ettiğimde dudağımı dişledim. "neredesin?" dedi. sesi, ağladığı için boğuk ve titrekti. tekrar etti: "neredesin?"

"konum atayım." dedim alçak, fısıltıdan farksız bir sesle. aramayı direkt olarak sonlandırdı. ben de ağlamaya kaldığım yerden devam ettim.

-

duzyazida bok gibiyimdir gomen bir iki bolume duzeltirim 👍

rude # yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin