"yeonjun evladım, biraz daha kurabiye almaz mıydın?" soobin'in annesi ısrarla bana bir şeyler yedirmeye çalışırken soobin kıs kıs gülüyor, iki kardeşi de bana ters ters bakıyordu.
"çok teşekkür ediyorum bayan eunha ama yeterince doydum zaten. gerçekten çok güzellerdi, ellerinize sağlık."
"peki, sen bilirsin canım. sınavlar nasıl gidiyor? var mı kötü olduğun bir ders? soobin seni çalıştırsın."
"zaten genelde o beni çalıştırıyor." dedim mahcup bir şekilde. "zamanını fazlaca aldığım için suçluluk duyuyorum doğrusunu isterseniz."
soobin dirseği ile beni dürttü hafifçe. "hey, tüm zamanımı sana armağan edebileceğimi biliyorsun. böyle şeyler söyleyip durma."
soobin'in on iki yaşındaki kız kardeşi eunbi gözlerini biraz daha kıstı bunun üzerine. "ilk andan beri dikkatimi çekiyor da... siz, sevgili falan olabilir misiniz?"
ben gerildiğim için cevap veremezken soobin bir an bile tereddüt etmeden yanıtladı kız kardeşinin sorusunu. "evet."
eunbi ise hiç de beklediğim bir tepki vermedi. "biliyordum işte!" yan tarafında oturan ikiz erkek kardeşine dil çıkardı. "iddiayı kazandım, seni ucube."
jiyong ona ters bir bakış attıktan sonra soobin'e baktı doğruca. "kızlardan hoşlanmıyor muydun ya sen?"
"seni ilgilendirmez."
kardeşleri ile soobin'in muhabbeti inanılmaz derecede samimiydi. sanki aralarında hiç yaş yokmuş gibi yaptıkları sohbetler beni her seferinde şaşırtıyordu. özellikle soobin'in ailesinin yanındaki hali karşısında donup kalıyordum. dışardaki o kibar ve sevimli soobin, evdeyken huysuz ve sabırsız biri oluyordu. bunun sebebi de ikiz kardeşlerinin onu sürekli sinir etmesiydi ve soobin'in de onlara tahammül edememesiydi.
jiyong ve soobin'in sözlü dalaşı bir süreden sonra yastık savaşına dönüştüğünde soobin'in kardeşini ciddiyetle kovalamasını izlemeye başladım şaşkın bir şekilde.
annesi gülüp elini dizime koydu ve dikkatimi ona vermemi sağladı. "dışardaki halinden oldukça farklı, değil mi? umarım hâlâ onu seviyorsundur."
kuruyan dudaklarımı ıslattım ve kucağıma baktım. "sizin için sorun değil mi? yani... oğlunuzu sevmem... iki erkeğin birbirini sevmesi..."
kafama yediğim yastıkla kaldırdım başımı. şok olmuş bir ifade ile eunbi'ye bakarken tek ayağına yüklenip tam karşımda durdu asabi kız. bir elinde daha yastık vardı. "iki insanın birbirini sevmesi ne zaman sorun oldu geri zekalı?" bayan eunha kızını uyarsa da eunbi onu hiç dinlemedi. "abimi üzmesen iyi edersin. yoksa aklının eremeyeceği şeyler yaparım sana."
"ta-tamam." o an öyle korkunç görünüyordu ki...
"anne! abim kafamı klozete sokmaya çalışıyor!" jiyong'un çığlığı ile gür bir kahkaha atarak ayağa kalktım ve lavaboya doğru koştum. eunbi de hemen arkamdaydı.
"soobin dur!"
soobin bana itaat edip durduğunda jiyong derin bir nefes aldı. soobin tarafindan bacakları tutulmuş, bedeni ters çevrilmişti. ve elleri ile klozetin kenarlarından tutunup da direnmese kafası klozete girebilirdi.
arka cebimden telefonumu çıkarıp kamerayı açtıktan somra sırıttım. "tamam, devam edebilirsin."
jiyong tiz bir çığlık daha attı. "anneeeeee!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rude # yeonbin
Fanfictionsoobin'e karşı herkes çok kaba. bir kişi dışında. tw: kisa bolumler ✩ ! orijinal kurgu onlytsum kullanıcısı tarafından yazılmış olan aynı isme sahip kurgudur. kurgudan yalnızca ilham alınmış, son da dahil pek çok şey değiştirilmiştir. FOR ANHELEOS ...