chapter 26

53 6 10
                                    

1 yıldır bölüm atmıyordum ama hey guyss! Bu arada evet çeviri kitabı da gelecek inşallah.

Harry'nin evlilik teklifinin üstünden daha 2 gün geçmişti ama düğün heyecanı her yeri sarmıştı. Annem davetli listesiyle ve dekorasyonla uğraşıyordu. Louis ve Niall, Harry'nin nikah şahidi olmak için birbirlerini yiyorlardı. Liam ise bizim evleneceğimizi duyunca işi gücü bırakıp ilk uçakla yanımıza gelmişti. Bazen bana öyle geliyordu ki herkes benden daha heyecanlıydı.

Benimse şüphelerim vardı ve çok saçma da olsa içten içe bir öfke hissediyordum. Sanki kimse gerçekten ne hissettiğimi bilmiyordu. Harry'i seviyordum. Ama onunla evlenmek? Bunun için çok erken değil miydi? Onunla konuşmak istiyordum ama bu konuşmanın yanlış bir yere gitmesinden endişeleniyordum. Ya onu sevmediğimi düşünürse? Ya Zayn'e karşı hislerim olduğunu düşünürse? Ya kalbini kırarsam?

Ve işte şimdi buradayım. Kafamda dolup taşan varsayım ve kuşkularla Jasmine'in yanına oturmuş, annemin kabinden çıkmasını bekliyorum. Siyah saten bir elbise beğendi ve sivri burun ayakkabısıyla ne kadar harika olacağını düşünüyor. O kadar mutlu gözüküyor ki o elbisenin büyük ihtimalle ona küçük geleceğini söyleyemedim.

"Ah bunun fermuarı kapanmıyor, yardım etsene biraz."

Olay yerine çağrılan bir polis gibi ciddiyetle müdahale etmeye gittim.

"Biraz karnını içe çeksene anne."

"Çekiyorum zaten. Biraz daha güçlü asılsana."

"Elbiseyi mi koparayım? Bence bir beden büyüğü lazım sana. Kaç bu 40 mı?"

"Yoo gayet de oturdu bu, 42 büyük gelir."

Kafamı sallayıp elbisenin bir beden büyüğünü bulmaya çalışırken bir yandan mırıldanıyordum.

"İç organların birbirine yapıştı içerde."

Annem kabinden çıkıp yanıma geldi.

"Her şey yolunda mı tatlım?"

Bu soruyla afalladım. Elbise için geldiğini sanıyordum.

"Nasıl yani?"

"Ne kast ettiğimi biliyorsun işte."

Bana imalı imalı baktığında anlamıştım.
Bu iyi bir zaman mıydı bilmiyorum ama içimde dolup taşan şüpheleri saklmak istemiyordum.

"Şüphelerim var anne. Ya çok acele ediyorsak?"

Annem bu cevabı zaten beklediğini belirtircesine gülümsedi.

"Doğru kişiyle evlenmek için neden bekleyesin ki? O senin için doğru kişi bunu biliyorum hayatım."

Cevap vermeyip yere baktığımda annem konuşmayı sürdürdü.

"Böyle şüphelerin olması çok normal. Ben evlenirken de şüphelerim vardı ama şimdi geçmişe dönüp baktığımda anlıyorum ki doğru şeyi yapmışım."

Annem bana sarıldı ve başıma bir öpücük kondurdu.

###

Harry ve Niall geldiğinde yorgunluktan bayılmak üzereydim. Gezegendeki bütün mağazaları gezmiş gibiydik. Annem ve Jasmine aradıkları elbiseleri buldukları için çok mutluydular. Bense poşet taşımaktan Naim süleymanoğluna dönmüştüm.

"Nasılmış benim güzel karım?"

Harry elimden poşetleri alırken sordu.
Hitap şekli beni gülümsetmeye yetmişti.

"Utanırım ama ben."

Harry beni öpmek için eğildiği sırada annem kasadan bağırdı.

"Kızım bu kartın şifresi neydi? Basıyorum olmuyor."

Derin bir nefes alıp annemin yanına gittim.

"Biz bunu daha ucuza alamaz mıyız, kızım evleniyor da."

Annem kasiyerle pazarlığa kalkıştığında utançtan yerin dibine girmiştim.

"Anne bırak da ben halledeyim, olur mu?"

"Kızım sen bu pazarlık işini hiç bilmiyorsun bak-

Harry araya girdi.

"Hadi anneciğim gel biz seninle bir yorgunluk kahvesi içelim. Olivia halleder bunu değil mi?"

Annem yumuşamış gözüküyordu. Harry hızlıca cüzdanından kartını çıkardı ve bana uzattı.

"Biz starbuckstayız." Bana göz kırptı ve annemi götürdü.

###

Annem ve Harry'i sohbet ederken buldum. Ya da annem konuşuyor zavallı Harry dinliyor mu demeliyim? Jasmine Niall'a yeni aldığı ayakkabıları gösteriyordu. Niall ise bir yandan kafa sallıyor bir yandan arkadaki pastaları süzüyordu.

"Ah kızım gelmiş. Ben de Harry'e şu aşağıdan aldığım çocuk patiklerini gösteriyordum. Baksana ne kadar minik."

Annem aldığı mor patikleri  gösterdi.

"Ne zaman aldın bunu sen?" diye sordum şaşkınlığımı gizleyemeden.

"Ne kadar yakışacak torunuma. Beyazı da vardı ama çocuk bu çabuk kirletir."

"Anne bunlar için çok erken daha. Hem keşke bana da sorsaydın. Değil mi Harry?

Harry gülüyordu. Bu çocuk meselesi onun çok hoşuna gidiyordu anlaşılan

"Bunları da ben aldım."

Minik bir gömlek ve battaniye çıkardı önündeki poşetten.

"İnanmıyorum sen de mi?"

"Ama baksana ne kadar tatlı. Harry harika bir baba olacaksın sen."

Annem Harry'nin sırtını sıvazladığında iç çektim.

"Düğünde lazım olacaklardan başka her şeyi almışsınız."

Harry mahcup bir şekilde gelip yanıma oturdu.

"Sana sufle söylememi ister misin?"

Modum bir anda yükselince elini omzuma atıp diğer eliyle garsonu çağırdı.

Garson tam siparişi alacakken arkadan Jasmine'in çığlığını duyduk.

"İnanmıyorum bunca zaman beni dinlediğini sanıyordum. Oysa tek düşündüğün yemekmiş. Yazıklar olsun sana Niall"

Roses, Murders And LoversHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin