Merhaba <3 Okuyan çok yok ama teşekkür ederim <3<3<3<3<3<3<3
"Jungkook?"
Yanıma gelen Yugyeom ile toplamaya başladığım çantayı bir kenara bırakmıştım. Malum haberden sonra onunla da iletişimim azalmıştı.
"Biliyorsun, abim biraz agresif davrandı ama ben hala senin arkadaşınım bunu unutma lütfen."
Gülümsedim.
"Kendini zor durumda bırakmanı istemem Yugyeom, eğer Jackson hyung istemiyorsa görüşmeye ara verebiliriz."
"YUGYEOM!"
Amfinin kapısından gelen tanıdık sesle ikimiz de oraya döndük. Jackson hyung sinirle bize bakıyordu. Yugyeom da abisini görür görmez hızlı adımlarla kapıya ilerlemeye başlamıştı. Hemen arkasından da ben gidiyordum.
Abi kardeş bir şeyler konuşurlarken yanlarına gittim. Hala beni affedebileceklerini düşünüyordum.
"Hyung-"
"Sus!"
Nazik çıkan sesime tezat onun sert sesiyle bakışlarımı kaçırdım.
"Anlatmam için bir şa-"
"Sus Jungkook."
Beni kendinden böyle uzaklaştırması beni üzüyordu. Gözlerim dolmuştu, okulumdaki arkadaşlarım beni istemiyorlardı artık.
"Sevgilim?"
Jackson hyungun arkasından gelen sesle hepimiz ona döndük. Tanrı aşkına! Böyle bir durumda Taehyung'un burada ne işi vardı?
"Kapıda bekliyordum, gelmeyince merak ettim seni. Hadi gidelim." Diyerek elimi kavradı.
Onun hareketlerine karşı bir şey yapamıyordum.
"Sevgilinle zaman geçir Jungkook ve bir daha benimle konuşma."
Jackson hyung sinirle sınıftan çıkmıştı. Hepsi onun yüzündendi!
Sinirle Taehyung'a döndüm ve elimi sertçe çekerek tutuşundan kurtuldum.
"Derdin ne senin!"
Taehyung derin bir nefes aldı. Ben onun kadar sakin olamıyordum çünkü kaybeden taraf bendim!
"Eve dönüyoruz."
"Sen dönüyorsun. Rahat bırak beni!"
Onu arkamda bırakarak sınıftan çıktım. Nefret ediyordum ondan! Lisede yaşadıklarımı tekrar yaşıyordum onun yüzünden!
Ağlamaya başlamıştım. Lisedeki anılarım gözümde canlandıkça daha çok ağlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başımın Belası-Taekook-Vkook
Fanfictiontop: tae, bottom: kook hikayesidir. ❤️ "'Seni seviyorum' demek değil ki marifet, önemli olan o kelimenin tüm sorumluluğunu alabilmek" demiş Can Yücel. Biz de diyelim ki: "Senden nefret ediyorum" demek değil ki marifet, önemli olan nefret ettiğin ha...