boş umutlara kürek çekmişiz

19 0 0
                                    


O kadar aptalımki umut vermemem gereken birine umut verdim şimdi ise işin içinden çıkamıyorum.
Girilmesi yasak bahçeye girmiştim ve yenilmesi yasak meyveyi yemek üzereydim bu gününe kadar kardeşim dediğim çocukla öpüşücek kadar onsuz kalamazdım umutlarımı boşa atamazdım kendimi o kadar gereksiz hissediyorum ki sırf bu konu yüzünden batu bana ve erene düşman kesilmişti partide esip gürlemiş yıkıp dökmüştü boş boğaz batu gitmişti kendimi o dakika o kadar yalnız hisseddimki erenin varlığı bile bu yalnızlığı kapatamazdı kurtulamazdım çıkmaza girmiştim
ereni sevmeye çalışırsam etrafımdaki her kezi kaybediceğim kesindi onları kaybetmeyi göze alamıyordum fakat ereni kaybetmeyide göze alamıyordum ereni sevmiyordum ama onun duyguları ile oynamakta istemiyorum sorun bendeydi bu duygu karmaşasına kendim girmiştim çıkamıyordum her zaman oldugu gibi bunuda elime yüzüme bulaştırmıştım
tam bana göre bir alışkanlık batunun gönlünü almam şarttı ama o kadar emin konuşmuştuki onun yanında ardada bana cephe almıştı yoktum işte yok olmuştum eren bile birleştiremişti beni bulut olmuştum bir rüzgar gibi üflemişlerdi bana yine kaybolmuştum iki gündür her dakika her saniye her sanise eren yanımda yanımda oldukca ona duygularımın olmadığınk biraz daha anlıyorum telefonuma gelen mesaj sesi ile beni içine çeken duygu karmaşasından çıktım küçük uğaşlar sonucu yatağımda kaybettiğim telefonu buldum ve mesajı açtım
"Yapılmaması gerekeni yaptım sana olan aşkımı söyledim benim yüzünden çevrendekileri kaybetmeni göze alamam benim sana duyduğum duyguları seni bana duymuyacağını biliyorum aramıza görünmiyen bir duvar örme zaten mesafeler giricek sen bir portakal çiçeğisin baharın renkli günlerine aitsin kendini üzmeni istemiyorum buraya kadarmış mavi gözlüm.
ELVEDA..."
-Eren-
kendi kafasında bitirmişti hiç başlamayan bu ilişkiyi bitirmişti peki aramıza mesafeler giricek derken ne demek istemişti ona duyduğum güvendemi bitmişti gidicekmiydi gözlerim dolmuştu erenin zaten mesafeler giricek cümlesi doldurmuştu gözlerimi beni bırakışı değil belki ona eskisi gibi kardeşim diyemezdim ama en azından yanında olurdum onun yanımda oluşu yeterdi kendimi mutlu hissetmem için telefonun sinir bozucu meledosi kulaklarımı tırmalamaya başladı numaraya baktığımda BİLİNMEYEN NUMARA yazıyordu yine aynı kişi arıyordu iki gündür aynı saatte beni arıyordu işi yokmuş gibi neyim olduğunu soruyor ve onu tanımam gerktiğini söylüyordu telefonu açmamayı düşünsemde açtırana kadar arıyordu telefonun sesi kesilmişti fakat daha bir dakika geçmeden yine aynı melodi çalmaya başladı burnumu çektim ve telefonu açtım "efendim" dedim ağlamaklı çıkan sesim ile
"Bir sorunmu var" yine başlıyorduk her gün aynı soru bıkmadı usanmadı yemedi içmedi neyim olduğunu öğrenmiye çalışıyor
"Neyim olduğunumu soruyodun hiç birşeyim yok hiçbirşeyim herkezi herşeyi kaybettim ailemin sevgisini güvenini ailemin yokluğunu giderdiğim arkadaşlarımı kaybettim ne uğruna boş umutların uğruna" bağırarak hatta boğazımı yırtarak söylemiştim "sen herşehi herkezi kaybettiğini sanarsın ama hiç kimseyi kaybettin yok ailem gözümün önünde öldürüldü hiç arkadaşım olmadı hiç kimseye sığınamadım numaranı tamamen şans eseri buldum belki sana sığınırım diye ama sende boş umutlara kürek çekiyosun sende benim gibisin ben sadece birine gerçeklerimi anlatmak istedim v..-"
"Buluşalım"
"ne"
o kadar ani karar vermiştimki bir yarım salak diye haykırıyordu ya bana zarar verirse verirse versin artık kaybedicek hiç bir şeyim kalmadı "ne zaman istersen yüz yüze konuşa biliriz biraz sert çıktım özür dilerim buralarda oturuyosan bir cafede buluşalım nasıl istersen"
"Elif cafeyi biliyosundur herhalde bu arada benim adım Pars"
"Adım Merve ve o cafeyi biliyorum bugün müsaitsen 15:30 elif cafeye gel şimdi kapatmam lazım cafeye gelmiyecsen mesaj atmayı unutma " dedim ve telefınu direk kapattım bir yabancı ile buluşmak çok saçma gelebilrdi ama benimle aynı duyguları taşıyan bir yabancı belkide farklı olurdu saate baktığımda daha bir saate yakın bir sürenin olduğunu gördüm hızla banyoma koştum on dakikalık kısa bir duşun ardından saçlarımı kuruttum ve düzleştirdim şansıma hava yağmurluydu siyah süper ince çorap siyah  şort ve kazak giydim kazağın alt kısmının birazını şortun içine soktüm diz üstü kalın topuklu botlarımıda glydiğimde hazırdım hafif bir göz makyajı yaptım ve telefona baktım parstan mesaj vardı "üstümde mavi bir kazak olucak on dakika sorna görüşürüz" hızla arabama dogru koştum...
Arabamı park ettim dışarı çıktım ve kapıları kitledim cafeye doğru yol aldım içeri girmeden önce kendime biraz düşünme payı verdim ne yaptığımın farkında değildim ereni unutmuştum onun yerine hiç tanımadığım biri ile buluşmaya gelmiştim zaman ilerliyor ve ben kapının önüne dikilmiş bekliyorum belkide unutmam lazımdı herşeyi daha fazla bekliyemem kapıdan içeri balıklama daldım mavi kazak giyen birini arıyorum telefonuma gelen mesaj bunu kolaylaştırdı
"Lütfen cafenin kapısında boş boş masalar bakan kız ol eğer oysan onikinci masaya gel" onikinci masaya doğru sandelyeyi çektim oturdum ve karşımdaki çocuğa baktım yüzündeki her bir nokta sanki özenle yapılmıştı
"Senmi başlayacaksın benmi başlayayım PARS..."

Portakal Çiçeğim(Askıya alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin