2.HİKAYE
Yusuf Ali Demirhan, onu kandırdığım için bana kızgındı. Tam altı ay boyunca ona yalan söylemiştim. Ailemin zengin olduğunu, Gürsoyların kızı Hanzade olduğumu sanarak altı ay boyunca benimle sevgili olmuştu. Doğruları öğrendiğinde, yani benim Gürsoyların evinde çalışan bir kadının kızı olduğumu öğrendiğinde bir ay yok oldu. Onun hakkında her gece bir kadınla diye bir haber gelmişti. Gecelik ilişkiler yaşamayan adam gecelik ilişkiler yaşamaya başladı diyen çoktu. Bu duyduklarıma kulaklarımı kapatmak istesem de bir türlü kalbim buna kayıtsız kalamıyordu. Sonunda tüm cesaretimi toplamış onunla konuşmak için karşısına çıkacakken nişanlandı haberi geldi. Kendimi tümden kapattım. Yusuf Ali Demirhan artık benim için bitmişti.
Yusuf Ali, validesinin gözüne gözüne soktuğu Ayşen Gariphan'la evlendi. Bundan sonra mutlu olsun dedim. Ayrılalı iki ay bile olmadan o evlenmişken ve deli gibi para harcayarak nispet yapar gibi bir yalıda Türkiye nin en pahalı düğününü yaptıktan sonra karşıma çıktı. Telefonunu silmiştim, engel d ekoymuştum. Neden böyle yaptım bilmiyordum demek ki bunun için yapmışım. Yusuf Ali, okulun çıkışında elinde sigarası karşıma çıktı. "Konuşalım mı?" diye sordu. Şaşırmış halde etrafıma baktım. Başka kimse ortalarda yoktu. Kendimi göstererek "Ben mi?" diye sordum. Yusuf Ali başını salladı. "Bin bakalım Beril Çetiner" arabasının kapısını açtı. Kendisi binecekken hala yerli yerimde durduğumu farkedince "Neden burdayım merak ediyor musun?" başımı salladım. "O zaman bin" bir süre bekledim ardından tanıdık olmayan arabaya bindim. Arabasını değiştirmişti, yine aynı renk markaydı ama sanırım bu en yeni modeldi. Arabayla sevgiliyken gittiğimiz sahil kenarındaki çay içtiğimiz mekana geldik. Yan yana hep oturduğumuza masaya geçtik. İki çay söyledi, ben hiç konuşmuyordum. Parmağına bakma iç güdüsü duydum ama onun yerine denize bakmaya başladım. Çayımız geldi, çayla oyalanırken sakince "İyi gördüm seni" diye konuşmaya başladı. "Sen de iyi görünüyorsun" yüzüne bakıp gülümsemeye çalıştım. O gülümsemiyor aksine kızgın bakıyordu. Hala beni affetmemişti. Bu o kadar belliydi ki, "Neler yapıyorsun bakalım" konu niye bendim, neden benimle konuşmak istediğini kendisi söylemiyordu? "Ben...benim için herşey aynı, değişen birşey yok" asıl sen hayatını değiştirdin dememek için kendimi zor tuttu. "Çok güzel" dedi. "Yusuf Ali, beni neden buraya getirdin?" adam kaşlarını çatmış karşımda otururken geriye yaslandı. "Evlendiğimi biliyor musun?" başımı salladım. "Nerden öğrendin?" bunu sorması bile saçmaydı. "Ortak bazı arkadaşlarımız var, hala benimle irtibatta olan birkaç kişiden diyelim" gülümsedi. "Demek hala birileriyle konuşuyorsun, kimmiş onlar merak ettim" bu sefer ben gülümsedim. "Konumuz bu mu? Neden buraya geldiğimizi ne zaman söyleyeceksin?" cevabı vermek yerine benleyken bıraktığı sigara içme işine girişti. Tekrar başlamıştı. "Ayşen'le anlaşmalı şekilde boşanıyoruz, yürütemedik. O da ben de mutlu değiliz, yürümüyor. Bu sabah dava günü avukatlar aracılığıyla alındı" az kalsın öksürme krizine girecektim. "Daha yeni evlendiniz, ne çabuk?" adam benim suratıma bakmayı bırakmadı. "Anlaşamadığını anlaman için on sene evli kalmak gerekmez Beril Hanım" bana alaylı bir bakış attı. "Ayşen'i biliyorum seni seviyordu, çocukluktan beri demişti hatta üzülmüş olmalı, belki konuşarak..." beni susturdu. "Bu saçma iyilik hallerini bırak, senle Ayşen'i konuşmaya gelmedim. Ben zaten kararımı vermişken senin bana birşeyler demen umrumda olmaz" sustum. Çayını tazeletti, ben birşey istemedim. "Beril adına alışmak ne kadar zor, ismin ağzımda acı bir tat bırakıyor sanki" kalkıp gitmek istedim. "Aslında bu konuşmayı senle iki ay önce yapmalıydım ancak öyle öfkeliydim ki ortalığı yıkma olasılığını göze alamadım" hala susuyordum. "Birşey demeyecek misin?" gözlerinin içine acıyla baktım. "İyi yapmışsın" sigarasının sonunu içiyordu. "Hiç değişmemişsin, hala kırılgansın" gözlerimi boş bardağa sabitledim. "Doğru değişmedim, neden değişeyim? Sana söylediğim yalanlardan dolayı hala kendimi sana akrşı suçlu hissediyorum, senden defalarca özür diledim yine diliyorum ama artık bunun senin için öenmli olmaması lazım" kaşlarını kaldırdı. "Neden önemli olmasın?" bunu ilgiyle sormuştu. Bunu neden sorduğunu anlamamıştım. "Çünkü hayatına yön verdin, geçmişteki bu olay geride kaldı. Öyle değil mi?" cevap vermedi. "Seninle yüzleştiğimizi hatırlamıyorum" gülümsedim. "Bunun mümkün olmadığını gayet iyi biliyorsun, gözüme gözükme demiştin" başını salladı. "Bana yaptığını sindirmem için iki ay gerekiyormuş demek ki" iğnelemesine rağmen kendimi kaybetmedim. "Yusuf Ali, beni buraya ne için çağırdın?" adam sonunda cevap verdi. "Boşanıyorum dedim sana, sence ben sana neden bunu söylemek için buraya çağırayım" anlamıştım ama ondan da duymak istiyorum. "Beni affedemeyeceğini söylemiştin" başını salladı. "Seni affetmedim, etmeyeceğim" o zaman diye fısıldadım. "Avukatımla görüştüreceğim seni, ben ne istiyorsam gerekli her şeyi sözleşme olarak belirttim. Birazdan burada olur" tam o sırada ayağa kalktı. Avukatıyla uzakta konuştu ona ne dediyse adam resmen yerlere eğilerek emredersiniz Yusuf Ali Bey diyerek elindeki dosyalarla resmen koşturarak yanıma geldi. Ayağa kalktım, el sıkıştık. Terini sildi, adama acıdım koşturarak gelmiş olmalıydı. "Kusura bakmayın, bir davam vardı hızlıca buraya gelmeye niyetlendim ama malum trafik" önemli değil dediysem de hala devam etti. "Yusuf Ali Bey'in hazırlatmamı istediği sözleşmeyi hemen çıkarayım" sözleşme dediği her neyse kitap kadar kalındı. "Size içeriği bahsetmiş olmalı" hayır deyince terini silerken biraz bekledi. "Soğuk bir şeyler içelim mi, bugün hava kış olmasına rağmen çok sıcak ya da bana öyle geliyor" çok komik konuşan bir adamdı. Karşısındaki insanı rahatlatmaya çalıştığı da açıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATA DAİR KISACIK HİKAYELER by sealater
RomanceKISA AŞK HİKAYELERİ, BAZEN BİTİRİŞLER BAZEN DE BİTİŞLER... iyi okumalar.