ɪ́ʟᴋ ᴋᴀʀşɪʟᴀşᴍᴀ•

61 8 54
                                    

Evin içinde "Kazandım" diye bağırarak sevinçten tüm mahalleyi ayağa kaldırdığım günün üstünden 2 buçuk ay geçmişti. Bir yıl boyunca kesintisiz çalışmalarımın, uykusuz kalmalarımın ödülü olarak istediğim bölümü kazanmıştım.

"Ben sensiz ne yapacam annecim" diyip bana sarılan annemle gözlerim tekrar doldu. Mimarlık bölümünü kazanmıştım. Ama bulunduğum şehirde olmadığı için Ankara'ya taşınıyordum. Çok düşünmüştüm. Avantajlarını dezavantajlarını göz önüne almıştım ve gitmeye karar vermiştim. Emeklerim boşa gidemezdi.

"Anne sanki nereye gidiyorum ya. İstediğin zaman gelirsin yanıma"dedim bende anneme sarılırken. Evin tek çocuğuydum. Bu yüzden annemde babamda bana fazlasıyla düşkündü. Şu yaşıma kadar asla ailemden yana bir şikayetim olmamıştı. Seviyordum onları ve aile ortamımızı.

"Gelirim tabi ama yine de çok özlerim ben seni."dedi. Bir süre daha annemi üzülmemesine ikna ettikten sonra son eşyalarımı da almak için odama girdim. Sanırım en çok özleyeceğim şeylerden biri de odam olacaktı. Çünkü günlerimin neredeyse yarısından fazlasını odamda geçiriyordum. Dolapta kalan son eşyalarımı da alıp tekrar aşağı indim.

Annem bıraktığım gibi oturuyordu koltukta. Babam henüz gelmemişti. Çantamı tamamen hazırlayınca fermuarını çekip kapının yanına koydum. Tıpkı diğer 4 çantam gibi. O sırada telefonumun evi kaplayan sesiyle odaya döndüm. Annem kim olduğunu sorarken ben açıp kulağıma koydum.

"Efendim sevgilim" diyip konuşmaya başlayınca annem Boran olduğunu anlamıştı. Boran'la 3 senedir beraberdik. Annem tanıyordu ama babamla henüz tanışmamıştı. Ankara da oturuyordu oda. 3 sene içinde sadece bikaç kez görüşebilmiştik. Ama şimdi hergün yanında olabilecektim.

"Naber güzellik" dedi sevdiğim sesiyle. Onunla konuşmak bana iyi geliyordu. Koltuğa oturup ayaklarımı uzattım. Gerçekten yorulmuştum. Boran'a oraya taşındığımı söylemeyecektim. Sürpriz yapıp o yüz ifadesini kendim görecektim.

"İyiyim sevgilim nasıl olsun öyle boş boş otıruyorum" dedim. Koltuğa iyice yayılmış konuşmaya devam ederken babamın gelmesiyle kapatmıştık hemen. Kalkıp salona giren babama sıkıca sarıldım. Oda saçlarımı öpüp benden ayrıldı. Saçlarımı öpmesini çok seviyordum. Huzurlu hissettiriyordu.

"Hazır mısın babacım uçağın kalkmasına az kaldı" dedi babam. Gitme vaktim yaklaştıkça ağlama isteğim de artıyordu. Başımla onayladıktan sonra ayaklandık. Babam kapının önündeki çantalarımı arabaya taşıdı. Bende kendi kol çantamı alıp aşağı indim. Annem de gelince arabaya binip havaalanına doğru yola çıktık.

^^

Oldum olası ayrılıklardan nefret ederdim. Havaalanlarında, otogarlarda, tren istasyonlarında birbirine sarılıp vedalaşan çok insan görmüştüm. Tabi o zamanlar daha küçüktüm ve o vedalardan birini birgün kendim yaşayacağımı kestirememiştim.

"Dikkat et ve telefonun sürekli açık olsun" diyip sarılan babama baktım dolu gözlerimle. Annemde sarılınca gözümden düşen birkaç damla yaşı tutamadım. Uçağın birazdan kalkacağını anons eden sesle ayrıldık. Son kez ikisini de öpüp uçağa doğru ilerledim.

Kendi koltuğuma oturup arkamı yaslandım. Tek başıma oturuyordum yanımda kimse yoktu. Uçak yavaş yavaş dolarken ben dışarıya bakıyordum. Annemler gitmişti. Aslında annem gitmek istememişti ama babam zorda olsa ikna edip götürmüştü, görmüştüm.

Yanımda hissettiğim hareketlikle kafamı camdan kaldırdım. Benim yaşlarımda bir adam oturmuştu yanıma. Siyah deri bir ceket giymişti. Görünen her yerinde dövmeler vardı. Elinde, boynunda, kolunda... Bu kadar dövmeyi neden yaptığını merak etmiştim ama pat diye de neden bu kadar dövmen var diye de soramazdım ya.

ELZEM •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin