Çalan telefonu görünce eli titremeye başlamıştı küçük oğlanın. Kendi kendine sakin olması gerektiğini söylüyor ve odanın içinde dört dönüyordu.
Tamam sakin ol jimin. Sadece konuşacaksınız başka bir şey yok diyerek kendine teselli vermeye çalışıyordu.Ona telefon numarasını niye verdiğini bilmiyordu. Ya da niye telefon numarasını istediğini , o anlık heyecanla vermişti. Şimdide çok pişmandı. Telefon 3. Kez çalmaya başlayınca jimin , bu yoldan kaçış olmayacağını anladığı için çalan telefonu açtı ve kulağına götürdü.
"A-alo"
Jimin kekelediğine kendine kendine kızarken saçlarını yoluyordu. Jungkook, bu naif ses karşısında ne diyeceğini bilmeden dört dönmeye başladı salonun içinde. Saniyeler içinde cevap vermesi gerektiği aklına gelince konuşmaya başladı.
"Selam adını bilmediğim çocuk "
İlk söylemesi gereken bu cümlemiydi emin değildi ama söylemişti işte.
"Sana da selam adını bile bilmediğin çocuğa ibne diyen jungkook" .
Jungkook duyduğu şey ile affalasada karşısındakinin haklı olduğunu biliyordu.
Jimin ise bunu söylediğine kendi bile inanmıyordu, ama cesaret jimine her şeyi yaptırabilirdi.
"Ah deme öyle insan kendini kötü hisediyor"
"Sende bana ibne dediğinde bende kendimi çok kötü hissetmiştim. Hele ki sevdiğim kişiden duymak daha çok yaralamıştı beni ".
Sonlara doğru sesi titremişti küçük oğlanın. Gözlerinin dolduğunu ve birazdan ağlayacağıni iyi biliyordu. Jimin , konu jungkook olunca çok fazla hassas davranıyordu. Bunu 5 ay içinde çok iyi tecrübe etmişti.
"Sen beni gerçekten seviyor musun "
Jungkooka göre tanımadığı birinin onu sevmesi çok garip geliyordu hatta imkansız. Ama karşısındaki kişinin bunu söylemesi ve söylerken sesinin titremesi jimin' in duygularını gayet gerçekçi kılıyordu.
"Sevmek benim hissettiklerimin yanında az kalır jeon. Ben seni sevmiyorum , ben sana aşığım. Evet bu itirafı asla bu şekilde düşünmemiştim ama şartlar bunu gerekti. Neyse bu konuşmadan sonra beni engelliyeceğini var sayarsak. En azından bilmeni istiyorum" .
Jimin bir çırpıda söylediği sözlerin arkasından derin bir nefes alıp rahatlamıştı. 5 ayın sonunda ona bu itirafı yapmak çok iyi gelmişti içinde tutuklarının bir nebzesini karşısındaki
adama söylüyordu." Neden seni engelliyeceğimi düşündün ki üstelik ben seni aramışken ve telefon numaranı ben istemişken " .
Jungkookun ani sorusu jimini şaşırtmıştı. Ne diyeceğini bilmiyordu ama bir yandan da heyecanlanıyordu. Çünkü jungkook ile bir daha konuşma fırsatının olmasi jimin ' in minik kalbini durması için yeterli bir sebebti.
"Bilmiyorum öyle hissetim ". "Sahi sen beni niye aradın acıdığın icin mi yoks- "
"Hayır hayır asla öyle bir şey değil "
Jungkook jimin ' in lafını keserek araya girmişti. " Ben sadece ne bileyim acımak değil aslında cümlelerimi toparlayamıyorum. Bana bir dakika izin verir misin ".
Jimin, jungkookun sorusu üzerine kısa bir evet demiş ve jungkooku beklemeye başlamıştı.
Jungkook ise neden bu kadar heyecanlandığını bilmiyordu. Normalde asla insanların düşüncelerini önemseyen biri değildi. Ama bu çocuğa neden farklı davranmıştı anlamlandıramıyordu kendi kendine. Sadece ağladığı için olamazdı. Onu sevdigi içinde olamazdı. Çünkü jungkooka gün içinde binlerce kez seni seviyorum mesajı geliyordu. Belkide hiç biri jimin kadar samimi olmadığı için , jungkook bu gelen mesajların hiç birine inanmamıştı. Ya da gerçekten bu çocukta farklı bir şey vardı. Ne olduğunu bilmesede bir cevap vermek zorundaydı. Derin bir nefes aldı ve söze atıldı.
"Bak seni neden aradığımı bilmiyorum beynim yap dedi ve yaptım. Normalde asla insanların düşüncesini umursamam. Ki ibne dediğim tek kişi sen değilsin. Ama yinede sanırım itirafların samimi geldi ve ben ilk defa bir insanı kırdığıma pişman oldum "
Jimin duyduklarına üzülse mi gülse mi bilemedi. Ve Sadece tamam diyebildi.
"Hey bu arada ismin neydi" jungkook ısrarla konuşmaya devam ettirmeye çalışıyordu. Karşısındaki çocuğun onunla konuşmak istemediğini düşünse bile.
Ama tam aksine jimin, jungkook ile konuşmak için herseyi yapabilirdi. Ama şimdi her şey çok ağır gelmişti. Ve ne kalbi, ne de minik bedeni bu durumu kaldırabiliyordu.
"Sana ismimi söyleyemem jungkook üzgünüm ama bunu yapamam kimseye söylemedim"
"Ben kimsemiyim ? "
Jimin duydugu cümleyle ne diyeceğini bilemesede. Jungkook haklıydı. O Kimse değildi. O jeon jungkook. Jimin ' in ilk aşkıydı.
"Tabikide kimse değilsin jungkook ama ne bileyim söylemek istemiyorum "
"İyi sen bilirsin ama şunu söyleyeyim. Bana burda seviyorum ayaklarına yatıp ismini dahi söylemeyen biri ile konuşmam oyüzden hoşcakal "
Jungkook fazla sinirlenmişti. Ama neden sinirlendiğini kendi bile anlamıyordu . Sadece ona sevdiğini söyleyip ismini dahi söylememesi çok garip geliyordu.
"Şey peki jungkook görüşürüz "
Jimin göz yaşlarını zar zor tutuyordu. Her şey çok fazla geliyordu jimin için hemde çok fazla.
"Bir şey demiyecek misin gerçekten "
"Hayır demeyeceğim jungkook sadece hoşcakal"
Jungkook telefonu kulağından çekti ama kapatmadı. Karşısındaki çocuğun kapatmasını bekliyordu. Ama jimin de kapatmamakta ısrarcıydı.
En azından ismimi bilmeye hakkı var diyerek söze atıldı , Jungkook ' un kendisini dinlediğini gayet iyi bilerek.
"Hey orda mısın gittin galiba "
Jimin , ses alamayınca duraksasada sözüne devam etti.
"Eger ordaysan diye söylüyorum "
"Adım jimin . Park Jimin "
Ben bunları niye konuşturdum ki
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEMİNEN ~JİKOOK ~
FanfictionÜzgünüm ama sizin bahsettiğiniz gibi bir ibneyle işim yok.