1.BÖLÜM: BIÇAK

50 8 5
                                    

O kadar yakındı ki nefesini yüzümde hissediyordum. Karşımda öylece durdu ve dedi ki "Begonvilleri sever misin?" Kafayı yemek üzereydim konuşamıyordum, hareket edemiyordum, bağıramıyordum öylece kala kaldım anladım beni öldürecekti. Elindeki satırı bana doğru kaldırdı sadece gözlerimi kapattım ve öylece beni öldürmesini bekledim. Bir anda acı içinde inledi gözlerimi korkuyla açtığımda yerde kanlar içinde öylece yatıyordu kafamı kaldırdığımda Borayı gördüm, Bora benim çocukluk arkadaşımdı. Elindeki bıçağı yere atıp bana sarıldı

İyi misin Alin?
Değilim diye bağırdım

Beni elimden tutup dışarıya çıkarttı arabaya binip hızlıca oradan uzaklaştık. Yol boyunca ikimizde konuşmadık o çok sakindi ve bu beni sinirlendiriyordu az önce birini bıçaklayan o değilmiş gibi. Boranın evine geldiğimizde Tarhan ve Baha bizi kapının önünde bekliyordu. Arabanın arka koltuğunda çantam duruyordu sabahtan beri oradaydı onu almak için döndüğümde gördüğüm şey beni şaşırttı bir çiçek ve bir not vardı ilk önce Bora yaptı diye düşündüm o bu tarz sürprizler yapmayı severdi sadece bana değil Zülale ve Ayzaya da yapardı. Bizi mutlu etmeyi severdi. Notu okuyunca başımdan aşağı kaynar sular döküldü notta; "Begonvilleri sever misiniz?" Yazıyordu. Kağıdı ve çiçeği hemen aldım ve eve girdim evin içindeki havadan anladığım kadarıyla Bora her şeyi anlatmıştı hepimiz çocukluk arkadaşı olduğumuz için birbirimizden gizlimiz olmazdı.
Elimdekileri onlara doğru uzattım Tarhan notu sesli bir şekilde okudu.

"Begonvil ne oğlum?" Diye mırıldandı.

Tam cevap verecekken zil çaldı Baha kapıyı açmaya gitti gelen kişi Zülal di artık hep beraber olduğumuza göre yerimden kalkarak "konuşmamız gerek" dedim.
Baha da ayaklanıp Zülal'e kısa bir özet geçip bu çiçeği açıklamaya başladı.
Bora Baha'nın sözünü kesip bunları nerede bulduğumu sordu "senin arabanın arka koltuğunda" dedim

"Hassiktir" diye savurdu.

"İki gün önce konserde eğleniyor'duk şimdi ise biri bizi öldürmeye çalışıyor." Dedi Ayza

Zülal "Sizin bulaştığınız insanlar yüzünden bunlar başımıza geliyor" diye çemkirdi.
Gerçekten bizi mi suçluyor'du?

Baha "Böyle bir psikopat piç'e hiç birimiz bulaşmadık ve bulaşmayız bizi suçlamayı bırak" diye bağırmaya başladı.
Kavgaları git gide büyüyordu.
Bora da aralarına girdi.

"Şu anda birbirimize yardımcı olmamız gerekiyor kapatın çenenizi" diyerek bağırdı. Dayanamayıp Bora ya "Sen adamı bıçakladın ayrıca bıçağı da orada bıraktın kapat çeneni salak herif" diye bağırdım.
Bir anda herkes sustu ve sadece Bora ya baktı

"Sen bıçağı orada mı bıraktın?" Diye sordu Zülal.
Herkes ondan bir cevap bekliyordu.

Bora kısık bir sesle "evet" dedi. Bağırışlar tekrar başladı. Herkes boranın üstüne gidiyordu ki hak ediyordu birini bıçaklayıp bıçağı orada bırakamazdı. Bu düpedüz aptallık ti.
SUSUN! diye var gücümle bağırdım. Bu kadar zor bir gece geçirirken birbirimize girmemeliydik.

"Oraya geri dönmemiz gerek" dedi Tarhan. Ama bu mümkün değildi oraya geri dönemezdik.

"Mümkün değil" dedim.

"Yapacak birşey yok eğer zamanında gitmessek Borayı ömür boyu göremeye biliriz." Dedi Baha.
İmkanı yoktu. Birini bıçakladığımız yere geri dönemezdik.

"Ya hepimizi tutuklarlarsa" diye sordum.

"Başka çaremiz yok gideceğiz isteyen gelmeyebilir kimseyi zorla götüremeyiz ayrıca eğer size bir şey olursa ben üstlenirim zaten ben yaptım" dedi Bora.
Bu saatten sonra gidecektik hepimiz gidecektik başka yolu yoktu.

Hepimiz arabaya bindik kimseden ses çıkmıyordu. Ya bizi yaklarlarsa diye içim içimi yiyordu. Asıl sıkıntı psikopatın ölüsü de orada idi...

Arabadan inip binaya doğru yürümeye başladık merdivenlerden evin olduğu kata çıktık evin kapısı bıraktığımız gibi açıktı. Ama aralık bırakılmıştı biz çıkarken ise tamamen açıktı korksak ta içeri girmekten başka bir çağremiz olmadığı için içeri girdik ve gördüğümüz manzara karşısında şok olduk. Neredeyse tam orada bayılacaktım adam yoktu ve bıçağı da alıp gitmişti. Borayla birbirimize baktık.

Tarhan "Nerede bu bıçak." Dedi

"Yok" dedim çaresiz bir şekilde.

"Nasıl yok siz bizle dalga mı geçiyorsunuz?" dedi hışımla.

Yok işte yok, o piçte yok, bıçak ta yok alıp gitmiş. Diye bağırmaya başladım olduğum yerde çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Asıl şimdi boku yemiştik, hem o adam yoktu hem de bıçak.

Bütün evi aradık. Ama yoktu. Hızlıca çıkıp arabaya bindik. Sessizliği Baha bozdu; "Ee şimdi ne yapacağız?"

Zülal tam söylenmeye başlayacakken onu susturdum şimdi sırası değildi.

"Bilmiyorum" dedim endişeli şekilde.
Eve vardığımızda saat 02:00 olmuştu. Zaman geçmiyordu. Bu olaylar olurken saat 11:15 ti gerçekten üç saat mi geçmişti.

Telefonum titremesiyle irkildim annem arıyordu. Ne diyecektim; "anne bizi öldürmeye çalışan bir katil var" mı gerçekten saçmalık. Telefonu ister istemez açtım.

"Neredesin Alin?" diye sert bir tonla sordu.

"Bu gece Zülalde kalacağım anne" diye yalan söyledim.

"Kime sordun peki?" ses tonu git gide sertleşiyor'du.

"Ben reşit bir bireyim anne sormama gerek yok diye düşünüyorum" dedim.

"Bak sen" diye dalga geçti.

"İyi öyle olsun, seni seviyorum annecim" diye konuşmayı bitirdi.

"Bende seni annecim" dedim.

Salona döndüğümde kimse konuşmuyordu herkes delirmiş gibiydi. Sessizliği ben bozdum.

"Şimdi herkes yatsın çok geç oldu kafamızı toparladıktan sonra konuşuruz."

"Vay be katille burun buruna geldin ama hala çok sakinsin." Dedi Tarhan

Doğru ben katille burun buruna gelmiştim onunla en çok yakınlaşan bendim ama bunun için korkmaya vaktim yoktu.
Tarhan'a bir şey demedim.

"Hadi bakalım yatın zıbarın sabah olunca konuşuruz." Dedim
Kimsenin uyumayacağını biliyordum çünkü bende uyumayacaktım...

Zülal hepinizden önce uyanmış, bize kahvaltı hazırlamış. O hep böyleydi.

Herkes uyandıktan sonra kahvaltı ettik ve okula gitmek için hazırlandık.
Hepimiz Hukuk 1.sınıf öğrencisiydik.

Okulda bu konuyla alakalı hiç konuşmamamız gerekiyordu. Ama Tarhan çenesini tutamayıp herkesin içinde; "Ee katilimiz hakkında konuşmayacak mıydık?" Diye bağırdı.
Gerçekten patavatsız dı.

"SUS!" Diye bağırdık. Herkes bize bakıyordu rezil olmuştuk.

"Bir kere de şu çeneni tut"diye araya girdi Zülal.

Tarhan "Tamam ya, kızmayın özür dilerim" dedi...

Okul bittikten sonra hepimiz Zülallere gitmeye karar verdik. Arabaya bindik ve Bora sessizliği bozmak için müzik açtı "Midnight Rambler" çalıyordu. Bu kadarı fazlaydı böyle bir olaydan sonra bu şarkı çalması hiç hoş değildi.
Hemen şarkıyı değiştirdim. "Diet Mountain Dew" çalıyordu. Lana Del Rey en sevdiğim şarkıcıyıdı. Çok hoşuma gitmişti...

Eve girdiğimde yaptığım ilk iş hepimize kahve yapmak oldu ama o kadar dalgındım ki kaynar suyu üstüme döktüm canım yanmamıştı. Zülal'in yanına gidip onun dolabından tişört alıp alamayacağımı sordum.

"Tabii ki alabilirsin" dedi.

Odasına girip dolabı açtığımda bütün vücudum dona kalmıştı. Bıçak oradaydı. Dolapta öylece duruyordu.

Nasıl yani bıçağı o mu almıştı. Yapamaz. Eğer yapsaydı buraya mı saklardı o yapmadıysa tek bir seçenek kalıyordu o adam eve girip koymuştu.

Biz nasıl bir şeyle karşı karşıyaydık böyle...

BEGONVİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin