Dolaptan bıçağı aldım ve salona gittim . Hiç bir şey demeden onlara gösterdim. Hepsi baka kalmıştı.
"Bu o bıçak" dedi Bora. Başımı sallayarak onayladım.
"Nereden buldun" diye sordu Ayza.
"Zülal'in dolabından" dedim.
Herkes ikinci şoku yaşarken Zülal'den bir açıklama bekliyordum."Ee Zülal bir açıklaman var mı?" Diye sordum.
Zülal "b-ben gerçekten bilmiyorum" dedi. Zar zor konuşa biliyordu. Hemen onu suçlamamalıydım. Ama bıçak onun dolabından çıkmıştı.
Tarhan "Zülal gerçekten yaptın mı?" Diye sordu.
Zülal "Sence ben böyle birşey yapar mıyım?"
Baha "Bilemiyorum artık, baksana bıçak senin dolabından çıktı" diye araya girdi.
Zülal "Onu oraya biri koymuş olabileceğini düşünemeyecek kadar aptal mısın?" Diye sordu.
Baha "Olay akşamı eve en geç gelen sendin belki de oraya gidip bıçağı aldın, belki de katilin yancısısındır?" Diye suçlamaya başladı. Zülal'in şaşkınlığı ve siniri yüzünden anlaşılıyordu.
Ayza "Zülal böyle birşey yapmaz saçmalama" dedi.
Bende öyle düşünüyordum. Ama ya gerçekten öyle birşey yaptıysa?Tarhan "Vay be aramızda bir katil varmış ta ruhumuz duymamış" dedi.
Zülal'in siniri yüzünden anlaşılıyordu.
Zülal "Size inanamıyorum nasıl beni bu şekilde suçlarsınız kaç senelik arkadaşız biz.
Baha " olay günü eve geç geliyorsun ve bıçak senin dolabından çıkıyor ne dememizi bekliyorsun?"
Zülal böyle birşey beklemiyordu özellikle de en yakınlarından.Bora "Arkadaşlar sakin olur musunuz hemen katil ya da yancılıkla suçlayamazsınız" diye araya girdi.
Zülal hiçbir şey söylemeden dışarı çıktı. Peşinden gittim ama beni sert bir şekilde uyardı. "SAKIN, SAKIN GELME ALİN"
"Bana da mı tavır alıyorsun?"
Evet.
İçeride ağzımı bile açmadım.
Sorunda bu zaten Alin ağzını bile açmadın yanımda durmadın. Şimdi sana tavır almamamı mı bekliyorsun?Haklıydı, onu içerde korumamıştım.
İçeri girdim.
Bora ve Baha tartışıyordu.Balkona çıktım. Sigara paketini açtım ve içinde küçük bir not buldum. Kaşlarımı çatarak notu aldım ve okumaya başladım.
"Onu sizden uzaklaştırıyorum. Zamanında onu benden uzaklaştırdığınız gibi"
Hemen kağıdı alıp içeri girdim, bağırışlar hala devam ediyordu.
Kağıdı masanın üstüne attım ve herkes susup kağıda baktı. Tarhan kağıdı aldı ve okumaya başladı.Baha "Manyak piç" diye söze girdi.
Bora "Kızı boşu boşuna suçladınız salaklar"
Baha "affeder o bizi" dedi.
Çok rahattı."Bok affeder" dedim...
Saat bir'e geliyordu. Zülal'den hala haber yoktu. Hepimiz meraklanmıştık.
Ayza "Ya başına birşey geldiyse?"
"Abi saçmalama ne olmuş olabilir ki bir yerlerde içip sızmıştır" dedi Baha.
Delirecektim en yakın arkadaşlarımızdan biri kayıp ve o bu şekilde konuşmaya devam ediyordu.
Ardından Tarhan muhteşem fikrini ortaya attı. "Çıkıp arayalım."Harika bir plan Tarhan. Dedim dalga geçercesine.
Tarhan "Tamam o zaman oturup böyle bekleyelim"
O da olmazdı.Ayza "Polise gidelim" dedi.
"Gidemeyiz. Bıçak bizde" diye atladım.
Bora "O zaman çıkıp arayacağız" dedi.
Evet arayacaktık.Hep beraber dışarı çıktık. Herkes tek tek ayrılıp gitme ihtimali yüksek olduğu yerlere bakacaktık. 5 saatlik aramanın sonunda artık pes ettik.
Hiçbir yerde yoktu. Tam eve dönerken parkın yakınındaki çalılıklar da bir ayakkabı gördüm. Bu ayakkabı Zülalin'di. Kaskatı kesilmiştim ama oraya bakmak zorundaydım. Kendimi toparlayıp yavaş yavaş çalılıklara doğru ilerledim. Ve o an işte o an gerçekten kaskatı olmuştum. Bu Zülal'di kanlar içinde öylece yatıyordu ve yanında bir not ve çiçek. "O DA ARTIK BEGONVİLLERİ SEVİYOR."