" Sanırım size bir daha bücür demeyeceğim ,Yüzbaşım "
Pis bir sırıtışla geri çekildim.Üzerinden kayıp yere oturduğumda yorgunluğumu anca hissedebilmiştim.Kendimi yere bırakıp sırt üstü uzandım.Yanımda sirkelenen yüzbaşıyı ezberlercesine inceledim. Nefeslerini düzene sokmaya çalışırken bir yandan da elindeki havluyla ensesini kuruluyordu. Terden üzerine yapışan atleti karın kaslarını ortaya sermiş altındaki şortu hafif aşağıya kaymıştı.Havluyu vücudunda gezdirip bakışlarını gözlerime dikti.
Gözlerimi kaçırdığımda zihnime dolan sapkın düşünceler beni yüzbaşının yüzüne bakamayacak hâle getiriyordu. Eğitim sahasına giren Komutan ve Hange yanıma kadar geldiler.Elini uzatan Hange'yi geri çevirmeyerek ayağa kalktım.Gözlüklerini burnuna doğru iten Hange ,heyecanlı ses tonuyla konuştu.
" Keşif birliğine hoşgeldin Yüzbaşı Lagrange "
Erwine doğru baktığımda başıyla onayladı.Samimice gülümseyip Hange ile birlikte sahadan ayrıldım.
Bir ay sonra
Soğuk bir duşun ardından Hange'nin benim için hazırladığı üniformaları giyindim. Karşımdaki pencereden yansımama göz gezdirdim. Beyaz pantolonum bacaklarımı sıkıca sarmış üzerimdeki beyaz gömlekle mükemmel bir uyum sağlamıştı.
Beyaz rengini yer altında neredeyse hiç göremediğimi düşündüm.Bütün o pisliğin içinde temiz kalmazdı çünkü...
Üzerime geçirdiğim kahverengi ceketin kısalığı hareketlerimi kısıtlamıyordu. Vücudumun belirli bölgelerini saran siyah kemerler farklı bir hava katıyordu. Camın önündeki sandalyeye oturdum.Uzun kahverengi botları kavrayıp giyindim. Dizlerime kadar uzanmasını hoş bulup ayaklandım.Saçlarımı yukarıdan topladım.
Sonunda asker gibi hissetmeye başladım...
Odadan ayrılıp yemekhaneye ilerledim.Buraya geleli neredeyse bir ay olmuştu.Bir çok askerle tanışıp saygılarını kazanmıştım.Uzun koridorda ilerlerken bir kaç askerin selamlamasına gülümseyerek karşılık verdim.
Yemekhaneye vardığımda el sallayarak kendini belli eden Hange'nin yanına adımladım.Masada oturan Hange ,Levi ,Erwin ,Mike ve Nanaba ile tek tek selamlaşıp boş olan sandalyeye oturdum.Kollarımı goğüsümün altında birleştirip başımı geriye doğru attım.
" Neyin var Aethra ?"
Başımı kaldırıp masada göz gezdirdim.
" Yorgunum biraz ."
Gözlerim donuk irislere ulaştığında dudağının yanı hafif yukarı kalkmıştı.Dudaklarını aralayıp çayından bir yudum aldı. Dün yaşananlar aklıma geldiğinde sertçe yutkundum.
Flashback
"Daha önce size yakışıklı olduğunuzu söyleyen oldu mu yüzbaşım ?"
Tahta kılıçtan destek alarak bitkin vücudunu ayakta tutmaya çalışıyordu.
" Sıkça duyuyorum Yüzbaşı Lagrange"
Aethra aldığı cevap karşısında oldukça şaşırmıştı.Terslemesini hatta cezalandırmasını bekliyordu.Levi'ın cevabından güç alarak sırıttı.
"Böyle müstehcen şeyleri size nasıl söyleyebilirler."
Sırıtması daha da genişlediğinda Yüzbaşı Levi elindeki matarayı bir kenara koydu.İki eli tahta kılıca sabitlenmiş dizlerinin üzerinde duran kadına ilerledi.Bir elini cebine atıp diğer eliyle kadının çenesini kavradı. Yukarıya kaldırdığı çehreye yakınlaşıp uyarıcı bakışlarını yüzünde gezdirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aethra | Levi Ackerman
Fiksi PenggemarRahatsız edici sahneler ve ya yetişkin içerik bulunabilir . Rahatsız olabilecek kişilerin okumasını tavsiye etmiyorum.