sabah uyandığımda ayato telefonda konuşuyordu. kalktığımı görünce kapattı.
thoma: günaydın.
ayato: günayydın.
thoma: kim o sabah sabah?
ayato: sabah değil ama ayaka aradı.
thoma: bir şey mi olmuş?
ayato: hayır hayır ne zaman geleceğimi soruyor.
thoma: sen dedin
ayato: bilmiyorum dedim.
thoma: eve gidesim hiç yok.
ayato: benimde gidesim yok.
thoma: aynı eve mi çıksak acaba.
ayato: derslerine çalış üniversitelerimiz aynı olsun çıkarız o zaman.
thoma: ya ders deme işte ya.
ayato: aa suss.
thoma: sustur.
ayato: konuş boşver.
neden böyle tepki verdi ki ya -_-
ayato: ne yemek istersin.
thoma: seni..
ayato böyle bir cevap beklemediği kesindi. yanakları kızarmıştı.
ayato: sonra yersin.
thoma: şimdi olmaz mıı??
ayato: hayır.
thoma: off tamam.
ayatonun gözünden:
bende isterdim şimdi yapmak ama açım. aç açına televizyon bile izleyemem. hiçbirşey yapamam.
hızlıca omlet hazırlayıp yemeye koyulduk.
thoma: bugün ne yapalım??
ayato: bilmem bana farketmez.
thoma: bisiklet sürelim. ayaklarımız ağrıyana kadar.
ayato: olurr güzel olurr.
thoma: sen bulaşıkları topla bende tekerleklere bir bakayım.
ayato: tamamdıırr.
sürekli bulaşık işini bana kakalıyor. yemekten sonra ilginecek birşey bulayım diye bahaneler uyduruyor.
thoma: toparladın mı canımm?
ayato: canını yesinler. ben üzerimi giyinmeye çıkıyorum.
thoma: bekle birlikte çıkalım.
eskiden ayrı ayrı giyiniyorduk. vücudunu görebilmek için odaya yanlışlıkla girdim bahanesini uydurup vücutlarımıza bakıyorduk. ama şimdi nerdee. utanmasa her saniye elleyecek.
............
bahçeden bisikletleri alıp sürmeye başladık. yaklaşık beş on dakika ilerledikten sonra karşımıza köpek çetesi çıktı.
thoma: saldırırlarmı sence.
ayato: hiçbir fikrim yok ama saldıracaklar gibi.
thoma: hızlı sürersek atlatabiliriz bence.
ayato: umarım atlatırız kuduz olmak istemiyorum...
thoma: hazır mısın?
ayato: evet..
yavaş yavaş köpeklerin yanlarına ilerliyorduk. pek de saldıracak gibi görünmüyorlardı. fakat biri tepki verene kadar.
thoma: EYVAHH!!PEŞİMİZİ BIRAKANA KADAR SÜRMEYE DEVAM ET SAKIN DURMA..
stresten bayılacağım şimdi.
.............
uzun bir kovalamacanın ardından bisikletleri parka sürdük. bisikletleri kenara atıp kendimizi çimenlere saldık.
thoma: daha bisiklet sürebileceğimi zannetmiyorum.
ayato: mmhbende
thoma: lan ne oluyo.
yanlışlıkla çıkardığım inlemenin ardından thoma tepki vermişti. kısa bir bakışmanın ardından ağacın arkasına geçip öpüşmeye başladık.
ayato: duur eve gidince devam edebiliriz.
thoma: şey almamız gerek.
ayato: boşver hadi yürü eve.
boşver demem de ne vardı ama anlamadım ama. eve giderken sürekli sırıtıyordu.
ayato: yarın mı yapsak-
thoma: BUGÜNUN İŞİNİ YARINA BIRAKMAA
ayato: bağırmasana çocuk..........akşam yemeği senden o zaman.
thoma: ay canııım ya sen yeterki iste
ayato: bulaşıklar da aynı şekilde-
*SMUT BÖLGESİ*
sanki aylardır açmışçasına öpüşüyorduk. bu diğer hepsinden farklıydı. daha fazla his ve zevk hissediliyordu.
yazar gözünden:
soyunma merasiminden sonra. ayato durdu. thomayı yatağa yatırıp aletine doğru ilerliyordu.
thoma: h-hey ne yapıyorsun?!
thomanın kalbi patlayacakmış gibi çarpıyordu. ayatonun her bir hareketinde kendinden geçiyordu.
thoma: nng- bekle bo-şalacağım
thoma ayatonun ağzına geldikten sonra titremeye başladı.
ayato: güzelmiydi??
ayato bu sefer gerçekten hevesliydi. thoma dizlerinin üzerine dikildi. ayatoyu altına alıp öpüşmeye başladı. bir yandan ise ayatonun deliğini gevşeltiyordu.