2. Bölüm: "Belki de Van Gogh eşcinseldi."

429 38 85
                                    

"Bana baktığın zamanlar kalbimin normalde olduğundan daha hızlı attığını hissediyorum."
demişti bir keresinde Hyunjin. Onun salonunda, pizza yiyorduk. Televizyonda random bir film açıktı. İkimiz de izlemiyorduk.

"Aşıksın bana." demiştim gülerek. Ciddi değildim. Ciddi olmadığımı biliyordu. Cevap vermemişti. Sadece gülümseyip pizzasını yemeye devam etmişti. O zaman anlamamıştım. Ama şimdi ondan uzakta, bir şeylerin kafamda yerine yerleştiğini hissediyordum. Hyunjin bana fazlasıyla değer veriyordu. Bilmiyordum. Belki de kafamda kuruyordum. Sonuçta bana gerçekten aşık olsa bunu bana söylerdi. O kadar sosyal bir hayatın içinde bana aşık olmaz diye düşünmüyordum. Ben güzeldim. Çekiciydim. Kimsede olmayan bir auraya sahiptim. Çok yakışıklı bir erkeğin bana aşık olması düşüncesi bana saçma gelmiyordu. Ama yine de...olsa söylerdi.

Yan yatağımda uyuyan Sunghoon'a baktım ve kalbimin normalde olduğundan daha hızlı attığını farkettim. Odaya gelip çıkardığı seslerle beni uyandırdıktan sonra benimle ayaküstü sohbet etmişti ama ben hem uyku mahmurluğu hem de şaşkınlıktan ona pek karşılık verememiştim. Telefonum için tekrar özür dilemişti ve büyük cüzdanının içinden bir çek defteri çıkarmıştı. Cüzdanı babamın cüzdanına benziyordu. Tabi daha pahalı ve kaliteliydi. Elindeki kağıda bir şeyler karalayıp komodinimin üzerine bırakmıştı ve nazikçe gülümsemişti. Cevap vermemiş, sadece onu izlemiştim.

Çek nasıl bozdurulur bilmiyordum bile.

Sonrasında gidip odanın içindeki banyoda duşa girmişti ve o duş alırken yaptığım tek şey onun güzel bedenine çarpıp yere düşen suyun sesini dinlemek olmuştu.

Sunghoon banyodan belinde sadece bir havluyla çıkmıştı ve onu öyle görmek kasıklarımı hiç olmadığı kadar sızlatmıştı. Sonrasında benden hiç çekinmeden havlusunu indirmişti ve ben kendimden hiç beklenmeyecek bir şey yapıp gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatmıştım. Açtığımda altına boxerını giymişti ve üstünde de ince bir tişört vardı. Çıplak uzun bacaklarını süzmüştüm ve onun vücudu üzerimdeyken uzun bacaklarının bacaklarıma nasıl dolanacağını hayal etmiştim. Bu son noktam olmuştu. Önümdeki kabarıklığı ona belli etmeden yataktan kalkmış ve duşa girmiştim. Kendime dokunurken düşündüğüm tek şey oydu. Çıktıktan sonra Sunghoon'un uyuduğunu görmüştüm.

Sporcuydu. Her gün çok yoruluyor olmalıydı.

Saatlerdir yatağın üzerinde oturuyordum. Sabaha az kalmıştı. Dün odaya geldiğim gibi uyuduğum için mi yoksa beni dehşet derecede etkileyen çocuk hemen yan yatağımda altında sadece boxerle uyuduğu için mi bilmiyordum ama tüm gece uyuyamamıştım.

Tekrar ona baktım. Şu an tek istediğim o siktiğimin siyah boxerını çıkarıp Sunghoon'u ağzıma almaktı. Bu düşünceyle tekrardan erekte olacağımı hissettim. Siktir. Bu çocukla seks yapsam defalarca boşalırdım. Gözlerimi kapatıp eşofmanımın üzerinden kendime dokunmaya başladım. Gözlerimi kapatıp başımı geriye attım.

Ses çıkarmamak için ayrı bir özen gösterirken bir anda bir el eşofmanımın üzerindeki elimi kavradı ve korkuyla gözlerimi açtım.

Hassiktir!

"Cık cık cık." dedi uykulu sesiyle. Gözleriyle yüzümü süzüyordu. "Bu yaptığın taciz değil mi?"

Bir an utançtan konuşamayacağımı hissetsem de uzun sürmedi. Her zaman arsız olmak daha işime geliyordu.

"Öyle mi?" dedim tek kaşımı kaldırıp yüzüne alaycı bir bakış atarak. "Sadece mastürbasyon yapıyorum. Sana bir zararım yok."

Rahat ifademi görünce bir anlık şaşırsa da belli etmemeye çalıştı. Üzerimde bir korku otoritesi kurduğunu düşünüyordu ve bunu bozmak istemiyordu. Birkaç saniye için evet, beni korkutmuştu ama bu yakalanmamın korkusu değildi.

Reflections | SunSunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin