Çünkü odaya giren eski sevgilim Cenk ti.
Cenk ile 3 yıl önce 6 aylık bir ilişkimiz vardı. Evlenmek istediği için ondan ayrılmıştım.Odaya girer girmez;
-Yağmur!senin ne işin var burada. İş bakmaya falan mı geldin.?
-aa yok daha neler benim ne işim olacak burada. Ben doktorum ya.
Yankı araya girdi ;
-tanışıyorsunuz galiba.
Odadan çıkmak istiyordum.
-ee şey siz tanışın benim acil lavaboya gitmem lazım.
Odadan çıktım.
Benim hakkimda konuşacaklarından emindim. Cenkin bilerrk bu ortaklığı kabul edeceöinden de eminim.
Yaklaşık 15 dakika sonra odaya tekrar girdim. Oturur oturmaz Cenk sorular yağdırmaya başlamıştı.- Ne guzel bir evlilik olmuş öyle Yankı Bey anlattı.
- Ya evet çok guzel.
- Bazılarının yaşamak isteyipte yaşamadığı bir evlilik gibi...
Kısa sessizliğin ardından yine soru sormuştu.
-kilo almışsın görüşmeyeli. Noldu o ince narin kıza?
- 3 aylık hamileyim.
Şoka uğradı ama Yankının yanında ne diyebilecekti ki sadece 'hayırlı olsun' diyebildi.
Ortaklığı kabul ettiler. Artık onu sık sık görecektim. Cenk gitmişti Yankı ile odada yalnız kalmıştık.
-Eski sevgilin fena değilmiş ya iyi çocuk.
- evet ya iyidir Cenk. İyidir.
Akşam oldu eve gittik. Yankı yine şaşırmadı ve uçuruma gitti. Butun gece onu duşundum. Onu hayata bağlamak istiyordum. Acılarını dindirmek istiyordum. Ertesi gun kahvaltı ederken aniden kapı çaldı. Kapıyı Yankı açmıştı. Cenkten çiçek gelmişti...
Yankının sinirleneceğini düşünmüştüm ama aksine çok normal algılayıp çiçeği bana verdi. Ama yuzume de bakmıyordu. Yankı işine gitti bende hazırlanıp çalıştığım hastaneye gittim. Çok özlemiştim. Herkeste beni özlemişti. Çıkışta Yankı beni almaya gelmişti. Kalbimde bir yük vardı çekip atmak istiyordum onu parçalamak istiyordum ama yapamıyorum. Giderken Yankıya onunla birlikte uçuruma gelmek istediğimi soyledim o da ;- Ne kadar hayır desemde geleceksin.
- Ne guzel tanımışsın beni.
Sırıtarak ;
- Seni tanıyanlarla ortak olunca öğreniyoruz birşeyler.
Beni sinir etmek istiyordu ama buna izin vermicektim.
-Ya ne güzel takılıyorsunuz öyle ortak ortağa.
Güldü.
Eve geçtik bilgisayarı ile ilgileniyordu. Bende yemek yiyordum.
Ardından uçurumun kenarına gittik. O hala dertli dertli içiyordu. Ben sadece ona bakıyordum. Tek manzaram oydu.
Başımı omzuna yasladım.
Aniden aklıma bir fikir gelmişti onunla hemen paylaşmak istiyordum.
- Başka çocuklarında senin gibi paramparça olmasını, kalbinde yıllarca geçmeyecek olan yaraları açmak ister misin?
- Tabiki hayır.
- belki diyeceklerim senin için bir önemi yok ama sen boyle hergün buraya gelip hayatını mahfediyorsun ya sen sadece kendini değil annenide mahfediyorsun aileni de. Onun seni görmediğini mi sanıyorsun?
-B.. BAŞKA ÇAREM YOK.
Gözyaşlarına boğuldu.
- Peki sen bu uçurumun kenarına hergün oturmak yerine annenin seni duyabileceği bir yere neden gitmiyorsun. Mezarlığına mesela?
-çünkü ben annemi,ruhumu burada kaybettim.
- Başka bir çocuğunda senin gibi ruhunu kaybetmemesi için uçurumun kenarına demir taktırıp hergün kaldığın yerde annenin en sevdiği gülleri dikebilirsin. Hem başka insanların hayatını da kurtarırsın hemde çocukların ruhunu...
Uzun uzun baktıktan sonra 'hayır yapamam. Çok zor ' dedi.
Sustum. Hiçbir şey söyleyemedim.
Eve erken dönmüştüm çünkü uykusuz kalmak beni etkiliyordu. 3 hafta boyunca o uçurumun kenarına gitti. Soylediklerim boşa gitmişti. Bir gen yanima gelip sana bir suprizim var dedi ve hözumu kapatıp arabaya bindirdi. Yoluda göremiyordum.
Beni uçurumun kenarına getirdi.
Söylediklerimin aynısını yaptırmıştı. Kenarlara çok kuvvetli,dayanıklı demir. Etrafa da kırmızı güller dikmişti. Görünce çok mutlu oldum ve hemen ona sarıldım. O da bana sarılmıştı.
Uçurumun etrafından yuruyorduk. Ben düşecekken beni belimden tutmuştu. Eli karnıma gelmişti. İlk defa karnıma dokunmuştu. İlk defa çocuğuna dokunmuştu. Çok hoşuma gitmişti. Ona "birdaha elini karnıam koyar mısın" dedim.
O da beni kırmayıp koydu. Eli çok sıcaktı... Uzun sure koyfuktan sonra bebeğim hareket etti... Sanki babasını hissetmişti. Hareket etmeside gayet normaldi çünkü 4 aylıktı. Ona bebeğin hareket ettiğini soyler soylemez elini çekip gitmek istedi. Uzulmuştum çünkü bebeğimin daha doğmadan ondan nefret eden bir babası vardı.Yabkı artək o uçurumun kenarına değil Annesinin mezarına gidiyordu. Orada huzur buluyordu. Ama göz altları hala mosmordu. İzin verse hemen iyileştirecektim.
Ertesi gün şirkete onunla beraber gittim. Partiye sadece iki gün vardı çok heyecanlıydım. Şarkılar seçilmişti. Toplantı biter bitmez Cenk beni kolumdan tutup hiçkimsenin bizi görmeyeceği bir yere götürdü ve herşeyden haberi olduğunu soyledi. Evlilikten, yanlış hamileliğimden. Bana bağırıp çağırdı. En sonunda Yankı yanimiza gelmişti. Yankıyı görmezden gelip;
- Yağmur ben sana hala çok aşığım.
Dedi.
Ardından ben
- Saçmalama Cenk farkindaysan ben evliyim, benim kocam var, ben seni sevmiyorum seni kalbimden yıllar önce silip attım. Lütfen benden uzak dur.
Yankı araya girdi.
- Neden reddediyorsun ya gül gibi adam işte senide çok seviyor. Mutlu olmak istiyorsan kaçırma. Belliki gerçekleri biliyor. Ben seni mutlu edemem.
Hafiften gülümseyip arkasına bakmadan gitmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zifiri Karanlık
Teen Fiction17 yaşını yeni tamamlamış Yankı ailesiyle çıktığı gezide trafik kazası sonucunda annesini, kız kardeşini ve abisini kaybeder. 2 ay sonrasında komadan çıkan Yankı için hayat daha da zor olmuştur. Duygusuz, bitkin ve her zaman ölmek isteyen biri olm...