görüşelim o zaman

93 7 0
                                    

Beren oldukça soğukkanlı bir şekilde bize bakıyordu. Miray'ın hareketlerinden bizi ele vereceğini az çok anlayabiliyordum. O yüzden her şeyi kendim açıklamaya karar verdim.

"Miray seni ziyarete gelmiş canım kardeşim." dedim olabildiğince az imalı bir şekilde. Fakat Beren'i yakında siz de tanıyacaksınız. O mesajı almış üstüne abartmıştır bile. Sanki savaş alarmı veriyorum ben burada. "Sabahın bu vaktinde neden beni ziyaret etmek istedin?" Şimdi ise dik dik Miray'a bakıyordu. Zavallım Miray ise ne diyeceğini bilemiyordu tabii. Yardım isteyen bakışlarla bana döndü. Ben ki iyilerin dostu, kötülerin düşmanı -yani Beren'in- olduğum için hemen yardıma koştum.

"Gece kabus görmüş sen de varmışsın. İnan nasıl sakinleştireceğimi bilemedim." 

"Bu kızın dili yok mu? Sen neden karışıyorsun Ceren?" Ağzının ortasına bir tane geçirmek istesem de sustum. Nasıl bir ilişkileri varsa Miray, Beren'in yüzüne bakmaya bile korkuyordu. Benim de içinde bulunduğum durumdan dolayı Miray'ı kurtarmam lazımdı tabii. "İyi karışmıyorum ben ama tüm gece eve gelmeyip de soğuk soğuk konuşursan beni de tam burada Miray'ın yanında bulursun."

"Seninle sonra görüşeceğiz." dedi ve Miray'ın elini tuttuğu gibi odasına götürdü. Kapıyı da üstüne kilitleyince öylece ortada kaldım. Umarım Miray açık vermezdi de Beren ile uğraşmak zorunda kalmazdım. Haklı olarak bize kızacaktı ama ben de bile isteye neden onu karşıma alayım ki? Zaten hep karşımda orası ayrı konu. Miray'a zarar vermesinden de korktum. Sevgililerine nasıl davrandığı hakkında pek bir fikrim yoktu ama çok iyi davranmadığı da kesindi.

Onları düşünmemeye çalışarak odama gittim. İtiraf ediyorum, olur da bir şey duyarım diye hiç ses çıkarmadan durdum odada. Bunlar da sanki devlet meselesi konuşuyormuş gibi sessizdi. Acaba Miray'a bir şey mi yaptı? Saçmalama diye mırıldandım kendi kendime. İnsan sevgilisini sabah evinde gördü diye öldürür müydü hiç? Beren öldürür. Valla öldürür. 

Bir süre bilgisayarda boş boş şeylerle takıldıktan sonra yan odadan bir şeyin sertçe düşme sesini duydum. Korku ve merakla ne olduğunu anlamaya çalışırken kulağıma gelen inleme sesleri beni garip hissettirmişti doğrusu. Demek Miray sabah söylediği şeylerin o kadar da arkasında değildi. Düşündükçe sesler daha da yükseliyordu sanki. Kulaklığımı taktım ve bası en fazla olan şarkılardan birini açtım. Birkaç el oyun oynadıktan sonra dayanamayıp kulaklığı çıkardım. Bu sefer ses gelmiyordu. İşleri bitmiş olmalıydı. Her ihtimale karşı küçük bir not kağıdına numaramı yazdım ve odadan çıktım. Mutfağa yemek yeme bahanesiyle girdikten birkaç dakika sonra Beren'in odasının kapısı açıldı ve saçı başı dağınık bir şekilde Miray yanında Beren belirdi. 

"Hoşçakal Ceren." dedi mavi gözlerini oldukça ifadesiz tutarak Miray. Ayağa kalktım ve onlara kapıya kadar eşlik ettim. Beren'in bakışları beni delip geçiyordu sanki. Bu siniri neydi en ufak bir fikrim bile yoktu. 

"Hoşçakal Miray. Yine bekleriz." dedim gülümseyerek ve Beren'e çaktırmadan kağıdı eline tutuşturdum. Umarım yine görüşürdük çünkü her ne kadar aptallığına doyum olmasa da Miray ilgi çekici bir kızdı. Ne yalan söyleyeyim birkaç saniyeliğine de olsa Beren'in yerinde olmayı hayal ettim. Düşüncelerim hiç sağlıklı ve akla mantığa uygun şeyler değildi. Vicdanım izin verse ben yapacağımı biliyordum oysaki. Bana düşmanıymış gibi davransa da Beren kardeşimdi ve öyle de kalacaktı.

Miray sadece gülümsedi ve Beren'e doğru el salladı. Merdivenden kaybolana dek ona baktıktan sonra kapıyı kapattım. Beren tam karşımda bana bakıyordu.

"Sevgilime böyle bakma cüretini nereden bulduğunu sorabilir miyim?"

"Soramazsın." Evet Soramazsın'ın yeni bölümünde Ceren ile birlikteyiz. Ceren bir şerefsiz.

"Son zamanlarda seni çok fazla alttan aldığımın farkında mısın?"

"Boyun kısa ya ondandır." Gülmemek için kendimi zor tutuyordum yoksa dayağı yiyecektim. Haksız da değildim şimdi. Üç santimetre de olsa kısaydı benden. "Babamla konuşma vaktim geldi demek ki."

"Ne zaman büyüyeceksin?" diye sordum sinirle. "Ne zaman dünyanın senin etrafında dönmediğinin farkına varacaksın?" diye devam ettim. Kendini böylesine eşsiz ve dokunulmaz görmesinin nedeni neydi acaba? Babamın yanında kalan tek kızı olması mı?

Annem ve babam yıllar önce ayrılmıştı. O zamanlar kendi kararımızı kendimizin verme şansı yoktu. Böyle olunca ben annemle, Beren ise babamla yaşamaya başlamıştı. Aramıza ister istemez mesafe ve soğukluk girmişti. Şimdi ise babamın evinde babamın parasını yiyerek yaşamam Beren'e dokunuyordu. Sanki bu hayatı ben seçmişim gibi davranıyordu. Babasının yanında prensesler gibi büyümüş olabilirdi ama ben de bir kül kedisi değildim. Hiçbir zaman da kendimi bu ego canavarına yem etmeyecektim.

"Ceren çok ve boş konuşuyorsun. Farkında değilim sanki Miray'a nasıl baktığının." Farkında olmadığın çok şey vardı sevgili ikizim. Herkesin ilk tercihi olamazsın. 

"Çok ve boş konuşuyorsam benimle muhatap olma. Ayrıca senin sevgilin benim bakacağım son insan olur. Kendine gelsen iyi edersin. Babamın yanına böyle saçma bir sebepten gitmeni istemem." Söyleyeceğimi söyledikten sonra mutfağa dönüp sabahtan beri zil çalan karnımı doyurmak için bir şeyler hazırladım. Beren evde çok nadir yemek yediğinden mutfak da biraz benim özel alanıma giriyordu. Onun bu evi otel gibi kullanmasından anlamışsınızdır zaten.

Yemek yedikten sonra birkaç saat finallerim için ders çalışmaya karar verdim. Zaman kontrolümü kaybetmemle masanın başından kalkmam neredeyse gece yarısında olmuştu. Kimseye nasip olmayan bir yetenekti benimki de. 

Ne var ne yok diye telefonumu kontrol ettiğimde yabancı numaradan bir saat önce gelmiş bir mesaj gördüm. Miray olduğunu anlamam uzun sürmedi.

miray: neden bana numaranı verdin?

ceren: sen beyin hücrelerini mi aldırdın?

ceren: olur da bana ihtiyacın olur diye verdim numaramı

ceren: ikizime pek güvenmiyorum ve zarar görmeni de istemem

miray: teşekkür ederim ama sana ihtiyacım yok

ceren: şimdi bir şey derdim de neyse

ceren: odada umarım bir şey çaktırmamışsındır

miray: yok bir şey çaktırmadım

miray: zaten çok üstüne düşmedi

ceren: neyin üstüne düştüğü belli :)

miray: ne demek istiyorsun

ceren: ha yok bir şey demiyorum boş boş konuşuyorum öyle

ceren: sen yine de dikkatli ol biraz saf bir şeye benziyorsun

miray: ya sus be kızım sabahtan beri gömüyorsun beni

miray: biraz aptal gibi davranmış olabilirim ama benim de kafam pek ayınık değildi dün gece

miray: hem sen de evde tek başına ne kadar içmiş olabilirsin ki

miray: bal gibi hatırlıyorsundur dün geceyi

ceren: hatırlamıyorum dedim ya

ceren: dün ne yediğimi unutuyorum ben

miray: tamam neyse teşekkür ederim her şey için

ceren: ne yaptım ki

ceren: dikkat et kendine

miray: görüşürüz o zaman

ceren: görüşelim o zaman

sevgilim nerdeydin | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin