Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
888
Genç kaptan sakince yürürken Trost bölgesinin en meşhur kafesine gidiyordu. Uzun zamandır oranın devamlı müşterisiydi. Normalde dışarı çıkıp pek bir şeyler yemezdi genç adam ama o içtiği mükemmel çaylar ve çörekler için değerdi. Yani kaptan böyle düşünüyordu. Belki de başkası için normal bir lezzetteydi ama o çörekleri yapan h/c saçlı kadın olunca Levi için vazgeçilmez oluyordu.
Nihayet Kaptan Levi kafenin önüne geldiğinde giymiş olduğu her zamanki takımının yakalarını ve saçlarının düzgün olduğuna karar verdikten sonra içeriye girdi.
İçeri girmesiyle kapının üstünden bir zil sesi yükseldi.
O zil sesi iki kalbin birbiri için atmasına sebep oldu. Fakat o iki kalp birbirinden habersizdi.
H/c saçlı adı y/n olan kadın al al olan yanaklarıyla meşhur kaptana gülümsedi.
"Merhaba kaptan! Hemen getiriyorum çayını ve bugün çilekli bir çörek yaptım! Yemezsen küserim."
Kaptan kendi içinde genç kadının bu tatlı hâline gülümsedi. Aralarında bir resmiyet yoktu ve y/n bu sayede rahatça kaptanla konuşabiliyordu.
Levi sessizce her zamanki yerine -cam kenarı ferah bir yere- geçti. Bu sefer genç kadını karşısına oturmak için davet edecekti.
Evet Kaptan için inanması güç bir şeydi başkasına olan bu tarif edilemez duyguları. İlk başta anlayamamıştı. Yakın arkadaşı olan Hange'ye bahsetti bu konudan. İçini döktükten sonra karşısında aptalca sırıtan ve kıpkırmızı bir adet Hange gördü. İşte o an anlamıştı Levi Ackerman.
Aşık olmuştu. Hemde fazlasıyla.
Genç kadının elinde dolu bir tepsiyle geldiğini gördü Levi.
Önüne düşen h/c saçlarını üfleyerek ittirmeye çalıştı al yanaklı kadın.
Çok tatlı.
Servisini düzgünce yaptıktan sonra ellerini beline yerleştirdi gururlanarak.
"Başka bir isteğin var mı kaptan?"
Söylemek için doğru bir zamandı. Y/n ile yakınlaşmak için tam zamanıydı.
"Var, kendine de bir çay kat ve bana eşlik et?"
Y/n bir an şaşırdı çünkü Kaptan Levi genelde yalnız içmeyi severdi çayını, sakince kitabını okurdu köşede. Birkaç kere ayaküstü sohbetleri olsa da hiç eşlik etmemişti kuzgun saçlı adama.
Tabii ki de Kaptan'ı reddedemezdi. Daha doğrusu etmeyecekti. Onun için de bir fırsattı. Bu iki kalp daha ilk andan anlamıştı birbirlerine ait olduklarını.
