Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çarklı kilidi bir kaç defa çevirdi, doğru sayıları ayarladığında dolabı açıldı. Bir kaç kitap yerleştirdi; o parıldayan, cilalı, siyah okul ayakkabılarını dolabına yerleştirdikten sonra okuldan çıkmaya hazırdı.
"Hey, sen."
Genç kız gözlerini kilitlemek üzere olduğu dolabından, tok sesin geldiği yöne sakince çevirdi. Tanıdık simayı fark etmesiyle dudakları aralandı, epey şaşkındı.
"İtoshi... Rin?" Anımsamaya çalışır gibi söyledi ona seslenen, gece gibi karanlık saçları biçimli sivri yüzünün bir kısmını örten oğlanın.
Rin o kaskatı soğukluğunu korurken kıza yaklaştı, aralarında bir kaç adım mesafe bırakarak sırtını sıralı dolaplardan birine dayadı.
"Senden bir şey isteyeceğim." Ciddiydi, ciddi bir meseleye girmek üzereydi belli ki.
Genç kız duruşundan ödün vermeden, yüzünde ki belli belirsiz hoşnut gülümseyi saklama telaşına girmeden Rin'e baktı.
"Bu gerçekten ilginç... Ne olmuş olabilir de meşhur İtoshi Rin'in benimle bir işi olabilir?"
"Direk konuya giriyorum. Senin ingilizcen iyi. Okul sıralamasında İngilizcede birincisin. Bana takıldığım bir kaç konuda yardım etmen gerekiyor."
"Ha...? iyi de... İngilizce'den önce düzeltmen gereken başka derslerin yok mu senin..."
"Diğerleri umrumda değil! Konuyu dağıtma. İngilizce çalışmama yardım et."
"Bu kızlarla konuşmak için pek kibar bi dil değil..."
Genç kız, Rin'in sesini yükseltmesiyle kaşlarını çattı, suratını buruşturdu. Bir kaç saniyesini sessizce düşünmeye ayırdı, bu sırada dolabını kilitledi, dışarıda çiseleyen yağmuru görünce şemsiyesini eline aldı ve bir karara ulaşmışcasına Rin'e geri döndü.
"Reddediyorum. Senin gibi bir baş belasıyla uğraşmayacağım."
Rin'in turkuaz gözleri beklenmedik bu cevap karşısında kocaman açıldılar fakat bu ifade yerini saniyeler içerisinde sinirle gerdiği yüz kaslarının kırışıklıklarına bıraktı.
"Tch." Göz temasını bozduktan sonra red yediği kızın yanından sert adımlarla geçip gitti, okul binasının çıkışında bu adımlar istemsizce durdu. Sunduranın altında gri gökyüzüne kaldırdı çaresizliğini saklamaya çalışan bakışlarını, giderek hızlanan yağmura içinden bir kaç kötü söz mırıldandıktan sonra yanında hissettiği silüetle irkildi. Genç kız sessizce gelmiş, şeffaf şemsiyesini Rin'in ve kendisinin üstünde siper etmişti.
"Şakaydı." Yumuşak bakışlarını oğlanın bir kaç santim uzağındaki çehresinde sabitlemişken içten bir tebessüm geziniyordu dudaklarında.
"İngilizce futbol kariyerin için lazım değil mi? Seninle pek konuşmuşluğumuz olmasa da bunun senin için ne kadar önemli olduğunu anlayabiliyorum. Sanırım sana yardım edeceğim."
