Tabancının sürgüsü önce geri sonra ileriye doğru haraket etmesiyle beraber Tuna'nın koluna yapışmam aynı anda oluyor. Namlunun yön şaşmasıyla kaçmak için süre avantajı kazanırken Tuna'yı çekiyorum. Size buranın bir oyun olmadığını söylemiştim.
Kolundan tutmamla kim olduğumu anlayıp idrak etmesi için yüzüme bir saniyeden daha kısa bir zaman diliminde şaşkınlıkla bakıyor.
Çıkışlara avın kaçmaması için adamlar koyduklarına adım kadar eminken geriye tek bir çıkış yolu kalıyor. Yolumuza tezgahın arkasındaki gizle çıkışa doğru yön veriyorum.
Ona başımla hadi derken arkamda aynı anda koşarak bar taburelerinin önündeki tezgahın arkasına atlıyoruz. Tüm olaylar bir kaç saniye içerisinde olurken arka fonda kurşun sesleri yükseliyor.
Gizli çıkış yoluna doğru ilerlerken beni takip eden Tuna'ya yara almış mı diye kafamı çevirip bakıyorum. Bana göz kırpıyor. Tuna'ya bakarken arkadaki haraketlilik odağıma giriyor ve peşimize çoktan 2 siyah takım elbiseli, beni tek elleriyle boğabilecek kadar güçlü olan adamların takıldığını görüyorum.
Uzun zamandır kullanılmamakla beraber sıkışmış kapıya gücüm yetmediğinden açması için Tuna'ya bırakıyorum.
Tuna kapıya tüm gücüyle asılırken ortamdaki tek ses birbirine girmiş hızlı nefes alışverişlerimiz ve bulunduğumuz konuma doğru yükselen seri adım sesleri oluyor. Ayak sesleri hızlanırken kapının açıldığına dair bir ses yükseliyor ve akıbetinde getirdiği tozlar havada uçuşurken tüm dikkatim dağılıyor.
Kafam geriye dönük, açılmasıyla bana kalkan olan kapıya gelen birkaç kurşuna bakıyorum. Mermi seslerini neden idrak edemediğimi düşünürken kapının açılma sesiyle aynı anda olduğu için duymadığımızı anlıyorum.
Tuna'nın elimi tutup bacaklarımın benden izinsiz koşmasıyla Gorgan'dan dışarıya çıkıyoruz.
Sadece bir kaç saniyeyle vücudum delik deşik olabilecekken kurtuluyorum. Ne büyük şanssızlık ama!
Kumsala çıkan yola doğru koşarken Tuna'nın eli hâlâ elimi sıkı sıkıya sarıyor. Adamların göremeyeceği şekilde bir evin 3 basamaklı ve girişi yeterince büyük olan merdivenlerine çıkıyoruz. Sağ ve sol ev merdivenleri kapatırken yüzümüzün görünmemesi için klasik taktiği kullanıyoruz.
Tuna dudaklarıma doğru eğilirken vucudumu iyice kremit duvarlara yaslıyorum. Nefeslerimiz birbirine karışırken ela gözlerinin kahverengiden yeşile döndüğünü görüyorum.
Ayak seslerini duymaya başladığımızda "Nerede bu kahrolasıcalar!" diyerek yeterince boş olan sokağı inletiyor siyah takımlı adamlar.
Onlara göre normal olan konuşma sesi bize fısıltıyla gelirken hangisi olduğunu bilmediğim ruh emicinin nefes alış verişlerini duyacak kadar yakınımıza yaklaştığını farkediyorum.
Duvardan destek alan sağ eliyle ritmik bir melodi tutuyor Tuna. Tahminimce solda kalan evin önündeydi. Nefes alış verişleri tamamiyle gün yüzüne çıkıp adamın silahlı sol elini gördüğümizde Tuna dudaklarıma yapışıyor. Seni piç kurusu! Götlek.
Tuna dudaklarımı emerken göz ucuyla adama bakıyorum. Bir kaç saniye bize baktıktan sonra kafasını sağa çevirmiş ayıplar bir şekilde ağzından "Çık, çık, çık." nidaları dökülüyor.
"Gidin ne yapacaksınız evinizde yapın." demesiyle diğer adam "Temiz." diye bağırıyor.
Adam yanımızdan ayrılırken Tuna'yı göğsünden ittiriyorum. Adamlar Gorgon'un dönüş yoluna doğru ilerlerken "Seni öldüreceğim, ama önce gittiklerinden emin olmam istiyorum." diyorum dudaklarımı silerken. Tuna ise bu halime gülüyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARYAS
Teen Fictionİnsanların beni anlamasını istiyordum. İçimdeki bu kurtlanmış yaraları benim hissettiğim gibi bütün sıcaklığı ile hissetmelerini istiyordum. Ben bu karanlığın içerisine düştüğüm zaman onların da bu cehennemin içerisine düşmelerini istiyordum. Ama o...