"SOHBET"

6 1 0
                                    


Öyle ki saçlarım her savrulduğunda gökyüzünün şekli tıpkı Van Gogh'un tablolarına benziyordu. Semadaki tüm sıcak renkler birbirine karışıyor ve bir uçtan diğer uca savruluyordu. Tüm bunların yanında havada öyle bir koku vardı ki, sanki birisi avuç-avuç pudrayı, durmaksızın şehrin üzerine serpiştiriyordu. Lakin insanlar ne bu muhteşem kokuyu hissediyor ne de kafalarını kaldırıp gökyüzüne bakıyordu. Her zamanki gibi hayat telaşesinde yaşayıp gidiyorlardı. Körüklü otobüslerin dumanını yutarak durakta bekleyenler, sıcak ekmek almak için fırın kuyruğuna girenler, sonbaharı mana ederek birbirine sarılan âşıklar, belediye banklarında istirahat eden ihtiyarlar...

Böylesi manzaralarla ruhum mest olurken, ansızın kuvvetli bir rüzgâr esti. Öyle ki beni olduğum yerden iki adım ileri sendeletmişti. Sonrasında bu sert esinti, ayaklarımın altında yatan şehre yayıldı. Hedefinde kentin yorgun ağaçları vardı. Kısa süre içinde her birinin yapraklarını çalarak gökyüzüne savurdu ve dev bir yorgan misali şehrin üzerini örttü. Çok geçmeden, sarıdan kahverengiye uzanan bu yaprak topluluğu şekil değiştirmeye başladı. Önce püsküllü bir kadın eteğine dönüştü ardından devasa bir turna kuşu şeklini aldı ve en son yelkenli bir gemi olarak üzerime doğru gelmeye başladı. Öyle heybetli ve gerçekçiydi ki. Halatlarından, dümenine kadar her ayrıntısı tamdı.

Üzerime gelen bu gemi şeklindeki devasa yaprak topluluğu beni heyecanlandırmıştı. Korkuya yakın bir duygu yaşadığımı hatırlıyorum. Ancak her şeye rağmen olduğum yerde bekledim. Gökyüzünde yüzen yapraktan gemi, yanıma yaklaştığı sırada yönünü değiştirdi ve burun kısmını çevirip sanki bir limanmış gibi bulunduğum tepeye yanaştı. Daha sonra yapraktan bir merdiven ayakucuma kadar uzandı. Başımı kaldırıp şöyle bir gemiyi süzdüm ve ardından adım-adım merdivenlerden tırmandım. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi, adımlarım yumuşak yaprak dokusuyla huzur bulurken, manzaram daha da genişlemişti. Gemiye bindim ve gökyüzünde tatlı bir sefere çıktım. Koca şehir göz alabildiğine ayaklarımın altındaydı. Dağların ardından uzaklaşan güneşten kalan tek hatıra, gökyüzünün bağrında parlayan kırmızı renklerdi. Böylesi bir manzarada hava kararana kadar milyonlarca ağaç yaprağıyla semayı turladık ve nihayet akşam olduğunda seferimiz sona erdi. Tekrar liman görevi gören tepeliğe yaklaştık ve yavaşça gemiden indim. Ayağımı toprağa basar basmaz kuvvetli bir rüzgâr daha çıktı ve yapraklar havaya savrulup şehrin üzerine yağmaya başladı. Daha sonra ellerimi usulca ceketimin ceplerine soktum ve oradan uzaklaştım."

Selim Amca'nın rüyası tüm yolcuları mest etmişti. Herkes parlayan gözlerle uzaklara dalıp gitmişken, hikâye sonlanmıştı. Ardından yavaş-yavaş topluluk dağıldı ve tıpkı yıkılmak üzere olan sarhoşlar gibi, her biri vagonun ayrı bir köşesine tünedi.

Ayağa kalkıp hamamın su buharından gövdesini gezmeye başladım. Her yer sabun tozuna bulanmışçasına kaygan ve ıslaktı. Altın çeşmeleri sarmalayan mermerler, usta bir sanatçının elinden çıkma Osmanlı motifleriyle süslenmişti. Öyle ki bu mermerlere, birbirinden güzel lale, sümbül ve kuş işlemeleri kazınmıştı. İnsan ruhunu okşayan böylesi oymacılık sanatı, vagonun yüksek tavanında da devam ediyordu. Sanki rölyef eserlerin sergilendiği bir müzede gibiydik. Kubbe tarzı tavanda, yan duvarda, havuz kenarlarında, giriş ve çıkış kapısının sert yüzeyinde binbir türlü su canlısı, mermerden bozma bedenlerini büyük bir zevkle sergiliyordu.

İçerisi hayli garip bir yapıdaydı, öyle ki insanın mekân algısı sekteye uğruyordu. Zira dışarıdan görüldüğü gibi kare bir yapı içerisinde değildik. Bunun yanı sıra hamam, her hangi bir tren vagonunun içine sığdırılamayacak kadar büyüktü.

Beni ilk vagonda karşılayan ihtiyarın da söz ettiği gibi zaman ve mekân algısı burada değişkendi. Kaldı ki vagona biner binmez vücut saatim dahi bana bir öngörüde bulunamaz olmuştu. Gece ile gündüz kavramı adeta bünyemi terk etmişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 06, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HAYALET TRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin