ay cok zor yazmak beynim calismiyor
~~~~
Bayan Connell: Pam uyan hadi kahvaltı hazır!
Annemin sesi ile gözlerimi aralıyıp büyük bir of çekmiştim. En nefret ettiğim şey sabahları erken kalkmaktı ve sırf bu yüzden okuldan ölesiye nefret ediyordum.
Sıcak yatağımdan kalkıp koşar adımlarla lavaboya girip işlerimi hallettikten sonra odama geçip ne giyeceğime karar vermeye çalışıtım. İç geçirip dolabımdan rastgele bir pantolon ve tişört seçtikten sonra giyinip, hava serin olduğundan dolayı son anda ceket giymeye karar vererek aynada kendime baktım. Eh, göz zevkime hitap ediyordum en azından. Annemi daha fazla bekletip, kızdırmamak adında çantamı alıp hızlıca aşağıya indim. Masada oturan annemi görünce istemeyerek olsada onu üzmemek için yanına oturdum ve gülümseyerek anneme baktım.
Bayan Connell: Günaydın, seviyorsun diye sana pankek yaptım. Bu yüzden bunların hepsi bitecek.
Bunların hepsi bitecek dediği pankek tabağını bakınca istemedende olsa göz devirdim. Orada üç kişiye yetecek kadar pankek vardı. Tam bir şeyler söylemek için dudaklarımı aralamışken ağzıma tıkılan pankeklere susmak zorunda kaldım ve anneme boyun eğerek pankekleri yemeye başladım. Kısa bir süre sonra annem kendine çay koymak için kalktığında bunu fırsat bilip, masadan kalkarak anahtarımı alıp kapıyı açtım.
Pam: Görüşürüz anneciğim seni seviyorum.
Annemin bir şey demesini beklemeden kapıyı ardımdan kapatarak bisikletime binip okula doğru sürmeye başladım.
Sabahları bisiklet sürmek iyi geliyordu. Çünkü uyuşuk bedenimi anca bu şekilde harakete geçirebiliyordum. Okula varmaya yakın mide bulantımın başlamasıyla tanrıya dua ettim. Okula varmadan önce midem bulunmaya başlasaydı kendimi tutamayıp büyük ihtimalle herkesin içinde kusmak zorunda kalacaktım. Ve bu hayatımda en son isteyeceğim şey bile değil.
Okula vardığımda bisikletimi bırakıp hızlıca tuvalete doğru ilerledim. Kalabalığın içinden geçerek tuvalete vardığımda derin bir nefes alıp kendimi boş bir kabine attım. Kendimi ne kadar zorlasamda bir türlü kusamıyordum. İç çekerek parmaklarımı boğazıma götürdüm ve birkaç öğürmeden sonra nihayet içimdekileri çıkarabilmiştim.
Nefes alış-verişlerimi düzene soktuktan sonra kabinden çıkıp ellerimi ve ağzımı çalkalayıp ferahlamak için yüzüme birkaç defa su çarptım. Kafamı kaldırıp aynaya baktığımda arkamda Max'i görmemle irkilsemde bozuntuya vermeyerek arkamı dönüp gülümsedim.
Max: Korkutmak istememiştim. Sen iyi misin? Yüzün biraz solgun gözüküyor.
Elini alnıma götürüp ateşimin olup olmadığını kontrol ederken gülümsemeye devam edip elini tuttum ve alnımdan çekerek konuşmaya başladım.
Pam: Hasta değilim Max endişelenmene gerek yok. Sabah bulantısı işte.
Max kaşlarını çatıp bana bakmaya başladığında ne yaptığımı fark ettiğini anlamam uzun sürmemişti. Çalan zil ile birlikte Max'in yanağına ufak bir öpücük kondurarak kapıya doğru ilerlemiştim.
Pam: Sonra görüşürüz Max kaçtım ben.
Bir şey söylemesine fırsat vermeden tuvaletten çıkarak biyoloji sınıfına doğru ilerledim. Eğer tuvalette biraz daha dursaydım Max beni kesin bir güzel haşlayacaktı. Onun için en iyisi kaçmak.
Salak gibi önüme bakmadan yürüdüğüm için sertçe birisine çarpmamla kafamı kaldırıp çarptığım kişinin yüzüne baktım.
Pam: Özür dilerim, görmedim seni. Canın acıdı mı?
??: Sorun değil asıl senin acıdı mı?
Yüzüme bakıp, elini omzuma koyarak tanımadığım çocuk konuşmaya devam etti.
??: Sen iyi misin? Yüzün solgun gözüküyor.
Gülümseyerek hafifçe geriye çekilip elinin omzundan düşmesine sebep oldum.
Pam: Canım acımadı ve sorduğun için teşekkür ederim iyiyim sadece sabah bulantısı işte. Her neyse görüşürüz derse yetişmem gerek.
??: Pekala görüşürüz.
Karşımdaki çocukta bana gülümsedikten sonra neden o kadar uzun bir açıklama yaptığımı düşündüm. Ne gerek vardı yani. Ayrıca yüzüm o kadar mı kötü herkes fark ediyor. İç çekerek sınıfa girip öğretmenin daha gelmemiş olmasının sevinciyle rastgele bir masaya oturdum ve camdan dışarıyı seyretmeye başladım.
~~
Ay uzatmayacagim ogle arasina girerler iste.
~~Zilin sesi ile yerimden kalkıp çantamı alarak yemekhaneye doğru ilerledim. Umarim bugün güzel yemekler çıkmıştır. Gerçi çıkmasada benim için fark etmezdi.
Yemekhaneye vardığımda sıraya geçip tabağıma koyulan yemekle birlikte tabağıma ve kadına bakıp göz devirerek boş masa aramaya başladım. Yemek dedikleri buysa lütfen bir daha yemek çıkarmasınlar.Kalabalığın içinde adamı duymakla beraber etrafıma bakınıp bana doğru gelen Dustin ve Mike'ı görmemle gülümseyerek yanlarına gittim.
Mike: Pam yemekhanenin ortasında neden öylece dikiliyorsun?
Pam: Sana da merhaba Mike ve oturacak yer arıyorum fakat görünüşe göre geç kalmışım.
Dustin: İstersen bizimle birlikte oturabilirsin. Bir kerelikten bir zarar geleceğini düşünmüyorum.
Mike: Ama Dustin Ed-
Dustin: Mike kapa çeneni. Takip et beni Pam.
Dustin'in yanımdan geçip yürümeye başlamasıyla peşinden yürümeye başladı. Hellfire diye bir oyun kulübünde olduklarını biliyordum fakat dalgınlığım yüzünden arkadaşlarına bir türlü dikkat etmemiştim.
Dustin ve Mike'ın bir masaya oturmasıyla, masadikelere bakıp gözümün tanıdık simaya takılmasıyla biraz rahatlamıştım. Yine de çekinerek masaya oturup derin bir nefes almıştım.
Dustin: Eddie umarım bugünlük Pam'in bize eşlik etmesinde bir sıkıntı yoktur.
Sabah çarpıştığım çocuğun adının Eddie olduğunu öğrenmemle içimden kendime küfür etmiştim. Salak gibi çocuğun adını öğrenmemiştim.
Eddie: Sabaha göre daha iyisin sanırsam Pam öyle değil mi?
Pam: Teşekkürler daha iyiyim ve oturmama izin verdiğiniz içinde teşekkür ederim.
Son cümlemi masadaki diğer çocuklar bakarak söylemiştim. Demek ki Dustin'in sürekli bahsettiği muhteşem Eddie bu çocuktu.
ayol cok sıkıcı ilerliuor neyse sonraki bölümlere renk katacagim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eddie Munson
FanfictionBaşlangıç tarihi {06.07.22} Eddie: Neden çirkef karılar gibi duruyorsun? Pam: Bence çok güzel duruyorum. Kaldır o koca götünü aklıma güzel bir plan geldi. YENI YAZDIGIM EDDIE KITABINA KOSUUN