1.0

1.3K 99 141
                                    


Herkese merhaba!!! Sonbahar'ın Wattpad'e dönüşüyle beraber yeniden Genç Kız Edebiyatı kategorisinde 1. olmasının şerefine uzun zamandır beklettiğim bu bölümü sizlerle paylaşıyoruum. Çokça öpüldünüüüz!

Not: Bölümler 14 Temmuz'dan itibaren haftada 2 olarak gelecektir <3

❤❤❤

Artık Yabancı Olmayan Yabancı

"Aşk; yüzü gülümseten tesadüflerde saklıdır."

Derin bir nefes aldım ve elimde tutuğum çatalı parmaklarımın arasında gezdirmeye devam ettim. Yanımdan geçip giden garsonların, düğüne gider gibi giyinmiş bir kadının neden böylesine basit bir restorana geldiğini merak ettiğini hissedebiliyordum. Nitekim hiç çekinmeden gözlerini üzerime dikmeleri bunu açıkça ortaya koyuyordu.

Sorun yalnızca kıyafetlerim ve mekânın uyumsuzluğu değildi. Sorun, neredeyse bir buçuk saattir bir kadeh şarap dışında hiçbir şey sipariş etmeden oturuyor oluşumdu. Üstelik o kadehi de bitmemesi için on beş dakika bir yudum alarak içiyordum. Youtube'a koyacak saçma bir tepki videosu çekmiyordum elbette. Gerçi bunu yapıyor olsaydım çok daha az utanırdım çünkü mekâna girdiğim andan itibaren birini bekliyor olduğumu sayıklayıp durmuştum. Bu da bütün garsonların ve yan masalarda oturan insanların benim ekildiğimi bilmesini sağlamıştı.

Kör randevularda oldum olası şanssızdım. Bu yüzden tanışacağımı sandığım kişinin gelmeyişi beni hayal kırıklığına uğratmıyordu. Hatta eğer ayıp olmayacağını düşünseydim sözleştiğimiz saatte gelmediği anda kalkıp eve gider, en büyüğünden bir pizza sipariş eder keyfime bakardım. Fakat sürekli "Belki şimdi gelir. Birazdan gelebilir." gibi telkinlerle oturduğum sandalyeye, fast-foodlarla şişirdiğim popomu çivilemiştim. Ayrıca şimdi düşününce, sanırım hesabımda yalnızca bir kadeh şarabı ödeyebilecek kadar param kalmıştı. Ay sonunda bana kör randevu ayarlamaması için Mine'yi daha kaç defa uyarmam gerekiyordu!

"Bayan..."

Garsonun biraz çekingen biraz da tahammülsüz sesiyle bana seslendiğini fark edince bakışlarımı çataldan alıp ona döndüm.

"Kusura bakmayın ama bir şey sipariş etmeyecekseniz masayı bekleyen başka bir çifte vereceğiz."

Bir buçuk saattir beklediğim o an gelmişti. Evet, evet! Kovuluyordum! Hem de gerekirse bütün gün bankta oturmayı tercih edeceğim bir mekândan!

Suratımı mümkün olduğunda ifadesiz tutmaya çalışarak, "Kadehimin bitmesini bekleyebilir misiniz?" diye sordum.

Garson, "Valla..." deyip başını arkasına çevirerek diğer çalışanlara bakarken bu isteğimin de kabul edilmeyeceğini anlamıştım.

"Peki öyleyse." dedim kadehi tek seferde bitirip, masaya bırakırken. Ardından elbisemin eteklerini düzelterek ayağa kalktım. Çantama uzanırken, "Hesabı öğrenebilir miyim?" diye sordum.

"180 TL."

Bakışlarım minik çantamın içinde duran bir ellilik bir de yirmiliğe takılıp kalmıştı. Kalbim göğüs kafesimi delercesine çarpıyordu. Vücudumdaki bütün kanın çekilerek suratıma hücum etmemesi için dua ediyordum fakat bedenim genelde beni hiç dinlemezdi. Kırıldığı belli olmasın diye yara bandıyla örttüğüm tırnağımı çantanın içine uzattım ve iki kâğıt paranın arasında duran bir kredi kartına dokundum. Kartı iki parmağımın ucuyla tutup usulca çıkartırken, "Pos cihazı getirebilir misiniz?" diye sordum. Ses tonum giderek içine çekiliyor gibiydi fakat bir Nisan Tan asla başını eğmezdi!

Romandan Aşk | Kitap OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin