5. "YOU DIED"

33 2 0
                                    

Bakugou Katsuki: part 1

"Aptal fanboy bozuntusu... Gerizekalı inek."

"Katsuki, niye söyleniyorsun?"
Saçaklı bunu o kadar umursamazca ve uzatarak söylemişti ki kimse gerçekten de bir soru sorduğunu düşünmezdi.

Okuldan daha yeni çıkabilmiştik ve her zamanki gibi oyun salonunun yolunu tutmuştuk. Hala sinirliydim, hayır, okuldan uzaklaştıkça daha da tepem atıyordu. Düşüncelerime de öyle derin dalmıştım ki ne Saçaklı'nın dediğini duyabiliyordum ne de nereye doğru gittiğimizi hatırlıyordum.

Söylenmeye devam ettim:
"Defterinde neler saklıyormuş öyle, o iğrenç, sinirbozucu..."

"Katsuki, beni duyuyor musun?"

"Ne istiyorsun, pis Saçaklı?" Bir beni rahat bıraksalar ne kadar mutlu olacağım.
Bilerek yapıyorlar, Deku da bilerek yapıyordu. Bir anlaşma yapmıştık. En azından ben öyle zannetmiştim. Cidden umrunda değil miydi yani? Hem o defterdeki de neydi öyle? Resmen benden gizlemek için bana kafa tuttu. Gerizekalı, sakince yerinde dursaydı defterini geri verecektim. Belki tek parça halinde değil ama...

"Diyorum ki Midoriya gerçekten sinirliydi bugün. Sana saldıracağı kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi." Ağzında bir şey varmış gibi konuşurken adımlarını hızlandırıp yanıma geldi. Kahve Kafa da diğer yanıma geçerek cevap verdi.
"O kadar da değil ya. Ben malum olaydan sonra böyle bir şey beklerdim aslında." Nahoş bir koku üfledi.

Keskin kokuyu alınca hızla başımı kaldırdım.
"Hey! Ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Hala okuldan yeterince uzaklaşmadık. Yakalanırsak başım ne kadar yanar haberiniz var mı?"
Kahve Kafa zaten neredeyse bitmiş olan sigarasını çantasının içinde bir şeyle söndürdü. Saçaklı ise "Hadi ama Katsuki..." diye söylenirken sigarasını elinden kaptım. Yere atıp ezdim.

"Sizin yüzünüzden benim başım derde girecek gerizekalılar!"
UA'e girmek için sicilimin tertemiz olması gerekliydi. Geçenki olayda bu bakımdan kendimi çok büyük tehlikeye atmıştım ve bir şekilde uzaklaştırma almaktan kurtulabilmiştim. O yüzden daha tedbirli davranmam lazımdı.

"Ama Bakugou sen de içsen hepimiz rahatlardık bence. Özellikle Midoriya." dedi ve gülümsedi Kahve Kafa.

Derin bir iç geçirdim. Ve avuç içimi göstererek gayet ciddi bir şekilde "Şakasını bile yapma." dedim.
"Tamam, tamam" diye bir cevap aldım. En azından dikkatim dağılmıştı. Kaşlarımın gevşediğini hissettim. Ve sıkılmış gözlerle gökyüzüne baktım.

Ortama bir sessizlik çöktü ve yolun geri kalanında da devam etti. Ne kadar şehrin gürültüleri buna izin vermeyecek olsa da dalıp gitmiştim sonuçta. Ve nedense bir hüzün havası hakimdi galiba. Sebepsiz yere, rastgele bir anda, alakasız bir sokakta...

.
Bakugou Katsuki: part 1

"Bakugou, o olayda..."

"Şu konuyu açma dedim sana!"
Oyun salonuna gelmiştik ve Saçaklı'nın sırasıydı. Gerçi zaten birazdan "game over" gelirdi. Birinci şahıs nişancı oyunlarında berbattı kendisi.

Kahve Kafa bakışlarını ekrandan bana çevirdi.
"Ama! Okulda o kadar çok dedikodu var ki gerçeği ayırt edemiyorum. Ayrıca dedikoduların bazıları kontrolden çıkmış durumda, senin için düzeltmemi istemez misin?"

Bense ona bakmamakta kararlıydım. Gözlerimi devirerek
"Hayır, umurumda değil. Karışma, ayrıca sen de orada değil miydin?" dedim. Kollarımı göğsümün üstünde bağlamıştım.

Kahve Kafa'nın ısrarcı ses tonu pes etmişcesine yumuşadı.
"Ben sona yetiştim, unuttun mu?"

Tam ağzımı açmıştım ki, Saçaklı bağırarak sözümü kesti.
"Aaaaaah! Hile, hile var ki. Beni duvarın arkasından nasıl gördü? Hileci pislik bot."

Zayıf ?!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin