Bakugou Katsuki: part 3
Çok ileri gittim. Hayır, o olayda ikimiz de çok ileri gittik.
"Meyve Suyu olayı" işte böyle isimlendirildi. Yine de çoğu kişi "o olay" veya "malum olay" demeyi daha çok tercih ediyor. Ve nedeni de malesef insanların bu olayı ciddiye almaması değil.
Bence bir ismi dahi hak etmeyen gereksiz, saçma sapan bir kavgaydı işte. Hatta kavga demek bile çok abartı kaçıyor. Tabii okuldaki insanı deliye çevirecek kadar abartılmış dedikodular sayesinde bayağı ünlendi. Bir adı olmaması daha şaşırtıcı olurdu galiba.
İsmi olmasına rağmen kullanılmaması da ayrı bir komik. Sanki sesli bir şekilde bahsederlerse lanetleneceklermiş gibi...
Daha önce kavga görmediniz mi, saf tavuklar?!
Evet, ileri gittiğimiz söyledim ama o vasat okulda dönen acınası saçmalıklarla karşılaştırıldığında hiçbir şeydi.
Ve- Ben de aslında o anlamda söylememiştim zaten. Ayrıca beni öyle kışkırttığı için kendisinin suçuydu.Neyse işte, zaten şu an hayallerini yaşıyordur eminim. Yine beni rahat bırakmıyor. Ölene kadar hayatıma dahil mi olacak o inek. Kurtulamıyorum resmen!
.
Bakugou Katsuki: part 1Defterini almaya geleceğini hiç düşünmemiştim. Ya onun için cidden değerli ya da tahmin ettiğim gibi yeterince dalga geçememişim.
İki taraf da donup kalmıştı. Ama anlaşılan benim şaşkınlığım onunkinin yanında bir hiçti. Deku ayaklarını geriye sürüyerek yavaşça kaçmaya yeltendi. Yüzünde aptal bir gülümseme vardı.
"Kacchan burada ne yapıyorsun? Ben de tam gidiyordum."
"Nereye? Bir şey unutmuyor musun?" diye alaylı bir şekilde bağırıp arkama döndüm. Defteri incelemek için almış olan Kahve Kafa'ya doğru yürüdüm. Ne olacağını bildiği defteri umursamaz bir ifadeyle bana uzatmıştı. Islak olmasına rağmen tek elimle kavradım. Deku çoktan bize doğru yürümeye başlamıştı.
"Teşekkürler, defterimi alabilir miyim?"
Dediklerine kendinin de inanmadığı ses tonundan belliydi. Olduğum yerde defteri ona uzattım. Üç adımlık mesafeme kadar gelerek anlam veremeden defteri iki eliyle aldı. Kaşlarını çattı ve olanları kafasında tartmak istermiş gibi ilk önce deftere sonra da bana baktı."Ben gidiyorum o zaman?" diyerek onay almaya çalıştı. Kafası bunlara dışardan tanık olan ikiliden (ve senden) daha karışıktı.
"Hey Katsuki, buraya boşuna mı geldik. O defter de ne? Ders için değil herhalde." dedi Saçaklı elindeki bir perçemlik bilgiyi birleştirerek.
"Üstünde 'Geleceğe Yönelik Kahraman Analizleri' yazıyordu." diye biraz açıklık getirdi Kahve Kafa.
Deku o sırada ayrılmaya yeltendi ve arkasını döndü. Ama omzunda bir el hissetmeden önce daha bir kaç adım bile atamamıştı.
"Eee Deku, kimmiş o gerizekalı?" Söylediğim cümlenin alaycı yapısına karşın ses tonum bir ölüm tehtidi niteliğindeydi.
Formasının bir kere daha yanmasından korkarak aniden arkasını döndü ve bir kaç adım geriledi.
"Hangi gerizekalı? Ne?"Kaşlarımı daha da çattım ve çantamı yere bıraktım. Deku'yu bir kaç metre arkasındaki duvarla arama alacak şekilde yan tarafa doğru yürüdüm. Defteri fark etmeden göğsüne bastırıyordu, korumak istermişçesine. Cevabımın gecikmesiyle yutkundu.
"Daha az önce söyledin, aptalı mı oynuyorsun?!"
Ona doğru hızlı adımlarla yürüdüm, Deku resmen olduğu yere çivilenmişti."Kaccha-"
Ani bir şekilde yakasından tutup kaldırdım. O da refleks olarak bir eliyle yüzümü tutmuş itmeye çalışıyordu. Bileğinden tutup elini çekmeye çalışarak
"Benim hakkımda konuşuyordun değil mi?!" diye sordum. (Çok bir soru sayılmazdı aslında) Ses tonum bağırırken çatlıyordu."Ha-hayır, gerçekten." Deku bir şeyler zırvalarken Kahve Kafa yanıma gelmişti.
"Bakugou çok zorlama ya, sonra meyve suyu olayına dönmesin."
Saçaklı da gülerek geldi ve
"Onu daha çok kızdırmaya mı çalışıyorsun" dedi.
"Hayır, diyorum ki vaktimizi burada harcamayalım, oyun salonu kalabalıklaşmadan gidelim."Deku yakası yırtılmasın diye hala parmak ucundaydı ve bir elinde hala No.13 isimli defteri vardı. Bileğini tuttuğum elimi bıraktım ve defteri kaptığım gibi de yakasını tuttuğum elimle Deku'yu geriye savurdum. Bir kaç adım duvara sendeledi ama dengesini korudu.
"Düşündüm de belki de hala böyle bir deftere sahip olduğun için kendinden bahsetmişsindir."
Defteri açıp sayfalarını karıştırmaya başladım. Fark etmeden yine o balıklı havuzun yanı başına gelmiştim. Başka bir çantanın yere çarpma sesini duydum."Kacchan defterimi..."
Deku sinirli bir şekilde bana doğru yürürken kahve saçlı kolundan tutup onu engelledi.
"Midoriya kavga mı çıkartmaya çalışıyorsun?"
Saçaklı bir kahkaha patlattı.
"Katsuki, şu defteri görebilir miyim?"Deftere dalmıştım. Çünkü hiç göreceğimi düşünmediğim bir sayfaya denk gelmiştim.
"Deku, bu ne?"
Ne tepki vereceğimden emin olamadan yazanları okumaya başladım. (Fark etmeden sırıtıyordum.)"Dur!"
Deku onu tutan elden kurtulup bana doğru koştu. Birkaç adım kala elimi sanki onu patlatacakmış gibi öne uzatınca sendeleyerek durdu. Ama bir saniyelik tereddütten sonra deftere doğru atıldı.
"Ver şunu dedim!""Hey! Dursana gerizekalı."
Bir anda saldırmasını hiç beklemiyordum, tehtidimden korkup öylece bekleyeceğini düşünmüştüm. Bu durumda ani bir refleksle defteri tek elimle uzaklaştırmaya çalıştım ama elimden savrulup uçtu. Defterin olduğu elime ulaşmaya çalışan Deku'dan da.
"Ha-" diye bir ciyaklama duydum.Defter normalden daha yavaş bir şekilde hala bizi umursamadan yüzmekte olan balıkların olduğu havuza düştü. Ama bu sefer açık bir şekilde. Deku hayretle havuza bakarken boş bulundu. Ben de arkasına geçip onu tekmeleyiverdim. Dengesini kaybedip havuza yüzüstü düştü.
"Bu çok acımasızcaydı, Katsuki." dedi Saçaklı yanıma gelerek.
"Artık gidebilir miyiz?" diye söylendi Kahve Kafa.Defter Deku'nun da kendisine katılmasıyla havuzun yarısının üstünü kapatan ızgaraların altına doğru sürüklenmiş gibi görünüyordu.
Üzücü diye düşündüm. Onu almak için vücudunun yarısını suya sokması gerekecekti. Suyun diz hizasına geldiğini düşünürsek eğer yetişemezse kafasını da sokması gerekebilirdi."Tamam gidelim." dedim çantamı yerden alarak. Diğerleri de omuz silkerek onayladılar.
Deku iç çekti, sırıl sıklamdı. Yavaşça doğrularak "Yine ıslandım." dedi, göz ucuyla bana bakıyordu. Hala tamamen suyun içindeydi.
"Ne dedin sen?" Sinirim geçmemişti ve bu söz yeniden tepemin atmasına sebep olacaktı. Izgaradan destek alarak hiç acele etmeden ayağa kalktı ve hiç duygu belirtmeden,
"Beni yine ıslattın Kacchan." dedi. Yüzünde soğuk bir ifade vardı.Saçaklı gülmeye başladı ama hemen eliyle ağzını kapattı. Kim bilir aklından neler geçiyordu. Kahve Kafa da ona anlamaz bir bakış attı. Kısık bir sesle "Neye gülüyorsun?" dedi.
Deku'nun bunları derken neye gönderme yaptığını sadece ben değil büyük ihtimalle bu okulda okuyan her bir öğrenci anlayabilirdi. Sonuçta çok ünlü bir olaydı ve sırf bu gerçek bile benim küplere binmeme sebep oluyordu.
"Kasıtlı mı yapıyorsun?" diye sordum ama cevap beklemeden
"Yüzüne bir tekme mi yemek istiyorsun yoksa, seni fanboy bozuntusu?" diye devam ettim.Uzun bir sessizlikten sonra "Pardon." diye geri adım attı.
"Ve bir daha ne o defteri ne de seni etrafımda görmicem! Sadece yüzüne bakmak bile beni sinirlendiriyor."
Üstüne hiç kimse bir şey demedi.Yine bana bakmıyordu, yine bana bakmıyordu işte. Kaşları çatık da olsa kocaman olan gözleri, defterine sabitlenmişti.
Sabırsız bir iç çektim ve sonunda okul arazisinin dışına çıkacak yolu tuttum. İkili de beni takip etti."Midoriya eve gitmeden önce kıyafetlerini değiştirmeyi unutma!" diye bağırdı Kahve Kafa. Saçaklı da gaza gelerek
"Görüşürüz!" dedi.
Alay edip etmediklerini anlayamamıştım ama ben ciddiydim ve Deku'nun da böyle algılamasını istiyordum. O yüzden
"Hadisenize!" diye bağırdım ikisine.Bugün daha uzun olamazdı...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zayıf ?!
Fanfiction"Ne zamandan beri aynı seviyede yarışıyoruz?" Spoiler: Başından beri :) . ((((!!!DİKKAT!!!: BU KİTAP DAHA TAMAMLANMAMIŞTIR!!!)))) Nedenini en altta açıkladım. Bu kitap ilk zamanlarında başka bir yolda ilerlerken şimdi yönünü değiştirmiş durumda. Yıl...