1.Bölüm:Defter

193 15 66
                                    

"Hay sıçayım!" yine telefonun sesiyle uyanmıştım. Bizimkiler gruptan yazışıyordu yine. Uyanmak istemiyordum, yorganın altına girdim. Tam o sırada gruptan aradılar.

"Kocacım yeni mi uyandın?" dedi Berra. Bana kocacım demesini seviyordum, bende ona karım diyordum.

"Yok siz arayın diye nöbet tutuyordum canım." biraz sitem etmiştim. Ama uyandırdılar ben napayım?

"Sabah sabah ne aradınız gerçekten." dedi aramayı daha yeni açan Belinay kocam.

"Sizde ne uykucusunuz anacım." dedi sabahın 5.30'un da uyanan Goril İpek.

  Telefonu kapatmam gerekiyordu. Zaten geç kalkmıştım, okula geç kalmak istemiyordum. Kızlara hazırlanacağımı söyleyip telefonumu kapattım. Ayağım yere deydiği anda acıyla bağardım "AĞAAĞAĞ!". Dün akşam gelen misafirler Barbie bebeklerimle oynamışlardı.

  Ayağımın acısını boş verip lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadım. Gözlerimin altı mosmordu. "Uyuyamamaktan nefret ediyorum." dedim. Koridorda beliren annem cevap verdi "Biliyorum canım.Hadi kahvaltıya gel seni bekliyoruz".

  Çok oyalanmadan mutfağa gittim. Hızlıca kahvaltı yapıp okul kıyafetlerimi giymeye çıktım. Giyindikten sonra saçımı topladım ve Yağmur'dan çaldığım kapatıcıyı göz altlarıma sürüp çantamın derinliklerine fırlattım. Kitaplarımı çantama yerleştirirken çalışma masamın üzerinde duran siyah deri kaplı defter gözüme çarptı. Merak ettim ama geç kaldığım için sonra kurcalarım diye düşündüm. Onun yanında duran Kimya kitabını da çantama yerleştirdikten sonra çantamı kapattım.

  Annemin yanağına bir öpücük kondurup kapıya doğru koştum. Hemen gri ayakkabılarımı giyip kapıyı kapattım. Yine klasik bir gündü, okula son 30 dk kala evden çıkmıştım. Zaten yürümem 15dk'ydı.

  Okula vardım ve boş bulduğum arka sıraya Berra karımın yanına oturdum. Önümüzde oturan Yağmur kapatıcısını arıyordu.

"Ya nerde bu?" diye bağırıyordu.

"Ne arıyorsun gerizekalı."diyerek Yağmur'un yanına oturdu Belinay Kocam.

"Kapatıcımı arıyorum cicim dünden beri yok ortada".

  Onlar konuşurken gülmemek için zor duruyordum. Berra bunu fark etmiş olacak ki kahkahayı bastı.

"Ay Ela birşeyi de çalma be."dedi. O sırada bana sinirle bakan Yağmur'u fark ettim. Artık burdan siktir olmam gerektiğini anladım.

" Hassiktir"diyerek sıraların üstünden zıplaya zıplaya sınıftan çıktım. Yağmur'da peşimden "Gel lan şerefsiz piç." diye bağırıyordu. İzimi kaybettirdikten sonra sınıfa geri geldim. Kapı da olan Buğra'ya çarptım. "Aslan parçası sende kapı kuşu gibi dolaşma ortada." dedim. Vs atmadık Allah'a şükür. Daha sonra Yağmur da geldi ama peşinden öğretmen geldiği için kapatıcısı hala bendeydi.

  Ders Kimya'ydı. Kimya kitabımı çıkarmak için çantama eğildim ama Kimya kitabının yerine çantamda siyah deri kaplı o defter vardı. Hızlı çıktığım için yanlışlıkla bu defteri koydum diye düşündüm. Bizim Mustafa Hoca da çok sert biri değildi. Kızmazdı herhalde, yani umarım.

  Dediğim sırada kafamın üstünde Mustafa hoca belirdi. "Kızım kendini de unutsay-" diyeceği sıra da hemen cevap verdim. "O bende yok hocam." böyle anlamsız çıkışlarım herkesi susturuyordu, her zamanki gibi yine öyle oldu.

  Çıkışta kızlarla vedalaştıktan sonra okuldan çıktım. Önümde yürüyen Buğra'nın ensesine bir şaplak geçirdim. "Noluyo amk" diye bağardı manyak. "Anan Buğra anırsaydın" dedim. Ondan sonra sohbet muhabbet derken bizim evin önüne geldik. Buğra'yla da vedalaştıktan sonra eve girdim. Annem markete gitmişti sanırım. Çünkü kapıyı açmadı.

  Çantamdan anahtarımı çıkardım ve kapıyı açtım. Kapının önünde gördüğüm manzarayla büyük bir şok geçirdim...

Ölümlü Okul (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin