6.Bölüm:Kayıp

63 10 46
                                    

  Hepimiz çığlık sesiyle irkildik. Koşarak sınıfa döndük. Korktuğumuz başımıza gelmişti. Evet Yağmur ve Zeynep sınıfta değildi. Sorunumuz şu ki sınıfa herhangi biri, bir varlık girse görebilirdik, ama tek duyduğumuz bir çığlık sesiydi.

  Herkes bir yere dalmıştı. Sessizliği bozmam gerektiğini anladım.

"Biliyorum hepiniz korkuyorsunuz ve napacağımızı düşünüyorsunuz. Şu anda en mantıklısı uyuyup onları sabah aramak" dedim.

"Onları sabah arayacağız da o zamana kadar ölürlerse? Dedi İpek.

"Madem istiyorsun git o zaman, hadi ne duruyorsun git" dedim sinirle.

"Kavga etmenin bir anlamı yok sabah aramamız daha mantıklı" dedi Berra.

"Evet karanlıkta hiçbirşey bulamayız" diye ekledi Belinay.

"O zaman artık yatalım" dedi Buğra.

"Buğra şimdi ananı hoplatcam sus artık git yat kıvrıl bir köşeye amk" dedim.

"Tamam yatıyom AA" dedi ve bir sıranın üzerinde keko pozisyonuna geçti ve bağarmaya başladı.

"DERDİNE DERMAN SPİDERMANDA DERDİNE DERMAN SPİDERMAN" diye anırmaya başladı.

  Hepimiz gülmeye başladık. Kısa bir eşşeklikten sonra herkes biyere yattı. Annemler çok merak etmişlerdir. Telefon çekseydi biri bizi kurtarırdı. Bu düşüncelerle yastık yaptığım çantama kafamı koydum. Anında uyumuşum.

.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.

*𝗦𝗔𝗕𝗔𝗛*
  Buğra kalkmış telefondan foto çekiliyordu gerizekalı. Keşke onun kadar rahat olabilsem. Aklıma bir fikir geldi. Evet evet aslında mantıklıydı. Herkesin telefonu yanındaydı. Etrafın fotoğrafını çekicektik. Neden diye sorarsanız hızlıca heryer in fotoğrafını çekip gözümüze batan yerleri arayacağız, bu şekilde zaman kazanırız. Buğra'nın ensesine yapıştırıp.

"HELAL LAN ASLAN PARÇASI" dedim.

"ENSEMİ SAL ARTIK AMK KIZI" dedi anırarak.

  Diğerleri de uyanmıştı. Hepsinin karşısına badaş kurup hızlıca düşündüğüm şeyi anlattım. Hepsi onaylayınca çantamdan patates salatasını çıkardım.

"Hepimiz iki kaşık yiyelim. Burada daha ne kadar kalacağımızı bilmiyoruz" dedim. Hepsi onayladı.

"Herkes yanına bir şişe su alsın ve üstüne adınızı yazın. Eğer birimiz kaybolursa su şişesi orda düşer büyük ihtimalle. O şekilde de tahminen kaybolan kişinin nerde olabileceğine fikir yürütebiliriz" dedi Belinay.

  Çantamdan kalem, kağıt ve bant çıkardım. Herkese farklı renk verdim. Herkes adını verdiğim kağıda farklı renklerle yazdı. Berra'nın rengi mor, benimki turuncu, İpek'in mavi, Belinay'ın siyah ve Buğra'nın rengi ise kırmızıydı. Herkes telefonlarını aldı ve etrafa dağıldık. Her yerin fotoğrafını hızlıca çektim. İşim bitince sınıfa doğru yürümeye basladim. Koridorda Berra'yı gördüm. Kol kola girip yürümeye devam ettik.

  Böyle bir olayda bile yanımda sevdiğim insanların olması bana huzur veriyordu. İleride Buğra'ya gördük. Ama normal bir şekilde değil. Kısaca şöyle, örümceğin önünde twerk atıyordu. Her neyse yanına kadar gittik fakat bizi fark etmedi. Götüne bir tekme geçirdim bir anda anırmaya başladı. Aslında çok sert vurmamıştım ama.

  Bana sinirle bakmaya başladı. Şimdi sıçtığım belliydi. "HASSİKTİR" diye bağırarak koşmaya başladım. Arkamdan deli gibi geliyordu. Bu kadar olayın ortasında hala çok relaxdı. Tabi bende ona bulaşıp sinirlerini bozuyordum, çünkü ben bunun için varım. Kovalamacaya devam ederken karşıma bir anda Belinay ve İpek çıktı öyle bir frenledim ki Buğra götünün üstüne düştü. (Buğra lütfen sövme kardesim) Neyse artık twerk atamıcaktı.

  Biraz şamatadan sonra Belinay ve İpek'in bakışlarından birşey olduğunu anladım. Yanlarına yaklaştım.

"Ne oldu hayalet görmüş gibisiniz" dedim. O sırada Buğra ve Berra da yanıma geldi.

"Nasıl söylenir bilmiyorum ama" dedi İpek. Devam et anlamında kafamı salladım.

"Ben fotoğrafları çekerken kendi fotoğrafımı da çekmeye karar verdim. Ama fotoğrafta bir gariplik var" dedi.

"Fotoğrafı silmediysen göster" dedi Buğra.

  İpek fotoğrafı açıp telefonu elime verdi. Ağzımız açık bir şekilde telefona baka kaldık..

Ölümlü Okul (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin