8

194 26 39
                                    

Will'in ağzından

Mike ile El sevgili olmuştu. Neredeyse yaklaşık iki haftadır çıkıyorlardı. Abimle konsere giderken arka koltukta Mike ile Eleven oturuyordu. Gülüşüp flörtleşiyorlar, el ele tutuşup ara sıra öpüşüyorlardı. Dikiz aynasından onlara baktığımda, birbirlerine, birbirlerini ne kadar sevdiklerini söylüyorlardı. Boğazıma derin bir yumru oturdu ve gözlerim dolmaya başladı. "İyi misin?" Abime baktığımda gülümseyerek onayladım. O da aynı şekilde dikiz aynasından onlara baktı. "Mike'ı gerçekten seviyorsun sanırım." Sessiz bir ton da konuşuyordu. Zaten o kadar birbirlerine kapılmışlardı ki bağıra bağıra konuşsak duymayacaklardı. "Sen de biliyorsun. Ne zamandan beri?"

"Oda da yastığını yumrukladığın günden beri."

"Dinledin mi!" Güldü. "Dinlemesem bile duymamak imkansızdı." Utanmıştım. "Merak etme, diğerleri duymamıştır."

"Bunda kötü bir şey yok değil mi?"

"Neyde?"

"Mike'ı sevmemde. Sonuçta o bir erkek. Ve okuldakiler bundan dolayı beni zorbalıyor. Herkes biliyor ama tek Mike bilmiyor."

"Hayır! Tabii ki bunda kötü bir şey yok! Farklı olman bir şeyi değiştirmiyor."

"Farklı olmak bazen hataymış gibi hissettiriyor." Gözlerim dolmaya başladığında güçlükle engellemeye çalıştım. "Belki de ben şimdi böyle olmasaydım ve sadece kızlardan hoşlansaydım böyle olmazdı."

"Sorun değil, sadece Mike olmayacak." Cama döndüm ve göz yaşlarımı kimsenin görmemesi için bıraktım. "Ama sadece Mike'ı istiyorum. O Eleven'ı isterken." Abimin elini omzumda hissettim. Biraz sıvazladı. "Bana bak Will." Ağladığımı görmemesi için sessizliğimle reddettim. "Bak dedim." Burnumu çekerek ona döndüm. "Sadece o olmayacak. Ama ben hep burdayım, ne olursa olsun, bana anlatabilirsin." Dolu gözlerimle onayladım ve yanaklarımı sildim. "Teşekkürler." Gülümsedi. "Şimdi konserin tadını çıkaralım." Arabayı parketti ve indik. Mike kolunu Eleven'ın omzuna atarak önden ilerlemeye başladı. Durarak arkalarından onlara baktım. Aynı şekilde abim omzuma kolunu attı ve ilerlemeye başladık. Mike eskisi gibi değildi. En azından benimle eskisi kadar yakın değildi. Bazenleri benimle arkadaşlığını sırf Eleven ile sevgili olmak için kurduğunu düşünüyordum. Artık yüzüme bile tam tamına bakamıyordu. Bu beni üzüyordu. Eleven'a karşı bir öfkem ya da kinim yoktu ama Mike'a çok kızgındım. Eskisi kadar D&D oynamaya gelmez, beni zorbalardan korumaz ve bizimle pek vakit geçirmezdi. Kısaca söylemek gerekirse, El sayesinde kör oldu. Bahar tatili yaklaşıyordu ve bizim Mike ile bir sürü planımız vardı. Artık hepsi uçup gitmişti... Dürüst olmak gerekirse, konser çok güzeldi fakat hiç eğlenmemiştim. Dustin gelip omzumu tuttu ve bana baktı. "İçecek bir şeyler getirmemi ister misin senin için?" Gülümsedim. "Teşekkürler ama gerek yok."

"Peki o zaman." Biraz ötem de ki öpüşen Mike ile Eleven'ı gördüm. Mike Eleven'ın belini kavrayıp kendisine doğru çekmiş, Eleven da kollarını onun boynuna sarmıştı. Dustin'in bana baktığını hissedebiliyordum. "Gel buraya." Omzumda ki koluyla beni çekiştirdi ve bir içecek standında götürdü. O da biliyordu sanırım. "Ne var? Niye öyle bakıyorsun bana?"

"Nasıl bakıyormuşum?"

"Sanki kalbim kırılmışta, on şişe alkol, beş paket sigara içmem gerekiyormuş gibi."

"Kırılmadı mı?" Yutkundum. "Kes sesini Dustin." Önüme döndüm ve bir içecek istedim. İçeceği başıma diktiğimde ona baktım. "Alkol mü almalıyım sence?"

"Hayır Will. Hayır."

"Morelim bozuk."

"Olabilir, alkol içmeyeceksin. Onun yerine gel bana sarıl." Kollarını iki yana açtı ve dişlerini göstererek gülümsedi. Hızla sarılarak yüzüm omzuna gömüldü. Ağlamaya başladığımda sırtımı sıvazlayıp patpatladı. "Ne kadar sulu gözsün." Burnumu çektim ve üzerine sildim. "Will!" Gülerek geri çekildim. "Neee!!!"

ree // byler (1986)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin