Hyunjin sabah biraz erken uyandı ve Jisung'un yardımıyla hazırlandı. Prens Jeongin onu şehire gezmeye götürecekti. Fazlasıyla heyecanlıydı.
Bulunduğu odanın kapısı çalındığında Hyunjin boğazını temizledikten sonra içeri girmeleri için izin verdi. Hizmetli kadın önce saygıyla eğildi ardından da Veliaht Jeongin'in hazır olduğunu ve kendisini beklediğini söyledi.
"Görüşürüz Prens'im umarım gününüz iyi geçer." Jisung'a güzelce gülümsedikten sonra sakin olmaya çalışarak hizmetli kadını takip etti.
"Günaydın Veliaht." Hyunjin neşeli sesiyle Jeongin'e selam verdi. Veliaht onun bu heyecanlı hallerine gülümsemeden edemedi.
"Günaydın Hyunjin." Veliaht, müstakbel eşinin beline elini koyduktan sonra atlara doğru ilerlediler.
"Eğer istersen at arabasıyla gidebiliriz, ne dersin?"
"Benim için fark etmez ama ata binmek daha çok hoşuma gider." Jeongin gülümsedikten sonra atların bulunduğu yere geldiler.
"Senin atın yolculuk öncesi dinlensin, istersen kendi atlarımdan birisini alabilirsin..." atları işaret ettikten sonra aklına daha iyi bir fikir geldiği için hyunjin'e döndü. "ya da tek bir atta gitmeye ne dersin?" hyunjin gözlerini kırpıştırdı ardından yavaşça kafasını salladı.
"At için zor olmaz mı?"
"Güçlü atlarımdan birisi ile gideceğiz, işte burada." Önlerindeki bembeyaz ata hayranlıkla baktı Hyunjin. Gerçekten çok güzel ve heybetli bir attı.
Jeongin beyaz atın sırtına bindikten sonra Hyunjin'e elini uzattı. Prens Elini tutarak hemen Jeongin'in arkasına oturdu. Dudaklarını birbirine bastırarak ellerini Jeongin'in beline koydu. Emaneten tuttuğu için Jeongin gülerek ellerini Hyunjin'in elinin üstüne koydu ve beline iyice sarılmasını sağladı.
"Sıkı tutun, düşmeni istemiyorum." Prens sıkıca tutunurken kalbi çok hızlı atıyordu. Kafasını Jeongin'in sırtına yasladı.
Asker Changbin olası herhangi bir an olması durumunda onların yanında gelmek için atına bindi.
At hızla ilerlerken Hyunjin yaslandığı sırtta gözlerini kapatmış ve huzurla dolmuştu. Uzun saçları rüzgarda uçuşuyordu.
Şehir içine girdiklerinde at yavaşladı ve daha sakin adımlarla ilerledi. Hyunjin kafasını Jeongin'in sırtından kaldırmış etrafı inceliyordu. Tek elini Jeongin'in belinden çekip yüzüne gelen perçemlerini düzeltti. Veliaht düşmemesi için tek eliyle Hyunjin'in belinde duran elini tuttu.
"Dikkat et."
"Ah şey saçım yüzüme geldi de o yüzden." Tekrar sıkıca Jeongin'e tutundu. Etrafta ilerlerken halktan insanlar veliahta selam veriyorlardı. Ayrıca veliahlarını prens hyunjin ile birlikte gördükleri için çoktan dedikoduları yapılmaya başlamıştı.
"Şehir çok güzelmiş..." Jeongin atını durdurdu. Kendisi attan indi ardından gülümseyerek Hyunjin'e elini uzattı. Prens Elini tutup attan atladı.
Hyunjin rahatlayarak neredeyse düşmek üzere olan tokasını saçından çıkardı. Önce elleriyle saçını hafifçe düzeltti ardından saçını toplamaya başladı. Veliahtın ona olan bakışlarını hissederek kafasını kaldırıp gözlerine baktı. Saçını toplarken kendisini bu kadar dikkatli izlemesi onu utandırırken hızlıca işini halledip etrafa bakındı.
Changbin kendi atın ve beyaz atın yanında kalırken Prens ve Veliaht çarşı içinde dolaşmaya başladı.
Veliaht her zamanki gibi elini hyunjin'in beline koymuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kingdom, hyunin. ✓
Fanfic★ Veliaht Prens Jeongin ve güzel Prens Hyunjin. [Seme Jeongin!] 01082022 28102022